ANKARAÇANKAYA Savaşı’nın ikinci cephesi MHP’nin Cumhurbaşkanlığı ziyaretiyle açıldı.
Hemen herkes erken seçim önerisini tartıştı. Ama "baraj düşürülsün" talebi ciddiye alınmadı. Oysa kuraldaki değişiklik seçim sonucu üzerinde tarihten çok daha etkili olur. (İnanmayan varsa, merhum Turgut Özal’ın her seçim öncesinde yaptığı Ali Cengiz oyunlarını hatırlatalım.)
* * *
Anlaşılan o ki, Cumhurbaşkanı ve müttefikleri seçim barajını düşürmek isteğiyle kalmıyor. Kafalarında yeni barajla ilgili rakam da var: Yüzde 7 veya 8’lik bir baraj isteniyor. Hatta Cumhurbaşkanı daha düşük barajın, örneğin yüzde 5’in sakıncalı olacağı kanısında.
Yani yüzde 10 ile yüzde 7-8 arasındaki 2-3 puanlık farkın yaratacağı sonuç arzu ediliyor. Ama yüzde 7-8 ile yüzde 5 arasındaki 2-3 puanlık indirimden korkuluyor.
Bu ilginç siyasi denklemi ancak seçim anketleriyle birlikte anlamak mümkün.
Özellikle iktidara yakın anketlerde MHP ve DYP barajın hemen altında gözüküyor. Demek ki Cumhurbaşkanı ve müttefikleri asgari dört, (Anavatan da girerse) beş partili Meclis arzuluyor. Ama barajı çok düşürüp, anketlerde 5-6 puanda gözüken DTP’yi Meclis’e sokmak istemiyor.
* * *
Barajın düşürülmesi siyasette temsil adaletine hizmet eder, orası kesin.
Ama hemen aklıma gelen soruları/sakıncaları sıralayayım:
Sadece Kürt partisini dışlamak amacıyla konulan seçim barajı siyasi ahlaka uygun mu?
Ayrıca baraj indirimi Kürt siyasetini, "hedefe sadece iki puan kaldı" diye cesaretlendirir mi?
Kürt partisi, Ak Parti’yi kuşatma planının yan etkisi olarak sineye çekilir mi?
* * *
Siyasi gerçekçilik bu Meclis’ten baraj indirimi beklemenin hayal olduğunu söylüyor. Hatta bırakın Ak Parti ile CHP’yi, MHP ve DYP bile bugünkü koşullarda barajı savunur.
Dolayısıyla diğerlerini bilmeyiz ama Kürt partisinin barajı aşması mümkün olmaz. Bölgede ikinci konumdaki Ak Parti bedavadan 20-30 sandalye daha kazanır.
* * *
Her Çankaya seçimi öncesinde siyasi gerginlik artar. Ama siyasete dış müdahalenin başarılı sonuç verdiğini hiç görmedim. 12 Eylül’ün siyasi várisi bugün adı bile anılmayan Turgut Sunalp ile partisi MDP idi. 28 Şubat’ı siyasi zemine taşıması beklenen Mesut Yılmaz, malum Yüce Divan’ı boyladı.
Sadece bu örneklere baksak bile... Siyasete müdahale veya ayar beklemekten vazgeçme zamanı gelmedi mi?