Büyük Oyun’un yeni süvarileri

ANKARA
GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ABD’de dedi ki:

"Çok büyük bir oyun başlamak üzere. Belki ilk defa söylüyorum. Sahnenin perdeleri kapalı. Sahneyi açacak oyuncular ipleri elinde tutuyor. Perde açılmak üzere. Önemli olan oyunu iyi okumak."

Bu ifadedeki "Büyük Oyun" vurgusunu işitince, "Acaba Paşa da hafıza mı tazeliyor" diye düşündüm.

Çünkü Ortadoğu’yu sarsan her fay hattı hep Büyük Oyun denklemiyle izah edilir.

Asya’da iki asır süren Hindistan odaklı İngiliz-Rus rekabeti, üç ülkeyi öne çıkardı.

Osmanlı (Türkiye), Afganistan ve İran. (Irak o tarihte Osmanlı toprağıydı.)

Tıpkı fay hattı gibi bu ülkelerden birindeki kırık diğerlerini de tetikledi.

İran İslam Devrimi (1979), Afganistan’ın Ruslar tarafından işgali (1979), Türkiye’de 12 Eylül darbesi (1980), Irak’ın İran’a savaş açması (1980).

Hepsinin sıraya girmesi sadece rastlantıdan mı ibaret?

Elbette ki değil. Ve Afganistan işgalini (2001), Irak’ın (2003) takip etmesi, İran’a muhtemel askeri operasyon için geri sayılması, yeni seride sıranın yine Türkiye’ye geldiğini gösteriyor.

* * *

Türkiye,
Büyük Oyun denklemine iki parametreyle katılıyor.

PKK ile mücadele için Kuzey Irak yönetiminin üstündeki baskı artıyor. Türkiye, merkezi hükümeti muhatap alması nedeniyle bölge yönetimiyle doğrudan temas yanlısı değil. Ama bu politika, KDP veya KYB temsilcileriyle parti yöneticisi sıfatıyla görüşmeye engel sayılmıyor.

Ankara’nın sınıra 450 km uzaklıktaki Kerkük’e askeri müdahale hayali bulunmuyor. Ama Kerkük referandumunun ertelenmesi uğruna Kuzey Irak politikasında esneme bekleyen de yanılır. Türkiye’nin referandumu 5 ila 10 yıl erteletme amacı zaten genel kabul gören bir öneri.

Ankara’nın bu iki eksenli politikasındaki riskleri de sayarsak;

PKK’nın tek taraflı ateşkesi çatışma riskini azalttı. Ama baharla birlikte terörist faaliyetin artması Türkiye’yi sınır ötesi operasyona bile zorlayabilir.

Sözde Ermeni soykırım yasasının ABD Kongresi’nde ele alınması, Genelkurmay ile Pentagon arasında yeniden canlanan ilişkiyi kopma noktasına getirebilir.

Kürt ve Ermeni ipoteğine giren Türkiye-ABD ilişkilerinde İran dosyası sahipsiz kalabilir. Koordinasyon eksikliği sadece ABD değil Türkiye açısından da faturayı büyütebilir.

* * *

Yüzbaşı
Arthur Conolly’nin kısa yaşamı, doğduğu topraklardan çok uzaklarda, Buhara’da 1842 yılında noktalandı. Yol arkadaşı Albay Charles Stoddart ile birlikte aylarca Buhara Emiri’nin zindanında çile çeken iki subaya önce kendi mezarları kazdırıldı, ardından törenle kafaları uçuruldu.

Ama bugün bile Conolly’yi anımsamamız, feci akıbetinden çok şahsi notlarında kullandığı "Büyük Oyun" ifadesi yüzündendir. Conolly, Hindistan’ı kaybetmek istemeyen İngiltere ile Rusya’nın Asya için verdikleri yüzyıllık strateji savaşını "Büyük Oyun" diye tarif ediyordu. Daha sonra ünlü yazar Rudyard Kipling, "Kim" (1901) isimli kitabında bu tanımı kullanarak geniş kitlelere mal etti.

Büyük Oyun, 150 yıl sonra yeniden sahneye konuluyor.

Bakalım yeni rol dağılımı nasıl olacak?
Yazarın Tüm Yazıları