Dolayısıyla ben de tezime örneği Nakşi Cemaati’yle sınırlı tuttum, başka bir sebep aramayın.
Batman’da bu yılın 30 Ocak günü öldürülen Zilan Şeyhi Süleyman Bağdu’yu hatırlayalım.
Lüks cipinde kırmızı ışıkta beklerken üç araçtan açılan çapraz ateşle 26 kurşunun hedefi oldu.
Beşiri İlçesi Örmegözü’ndeki Zilan Türbesi’ndeki cenaze namazına binlerce müridi katıldı.
Siirt-Batman karayolunda 2 kilometrelik araç kuyruğu oluştu.
Buraya kadarki bilgiler gazete haberi... Ama dün önemli bir ayrıntı öğrendim.
İlginçtir, Bağdu ailesi suikasttan haftalar sonra bile adalete başvurup şikáyetçi olmadı.
Soranlara, "Bizde taziye merasimi uzun sürer, fırsat olmadı" diye garip bir gerekçe sunuldu.
* * *
Batman polisinin elindeki tek ipucu, şeyhin ölmeden bir gün önce İstanbul’da yaşayan kardeşi İsmail’e yaptığı ileri sürülen "Türbedeki gerginliği biliyorsun, sakın yalnız gezme" uyarısıydı.
Neydi bu gerginlik ve türbenin önemi... Anlamak için şeyhin aile hikáyesini bilmek gerekiyor.
Aile büyükleri Şeyh Halit ile Şeyh Kasım, önce 1925’te Manisa’ya, 1937’de Giresun’a ve son olarak da 1945 yılında yine Manisa’ya sürgüne yollandı. Aile bu sürgün yıllarında Trakya’dan Karadeniz’e kadar uzanan binlerce mürit (toplamının 200 bin olduğu tahmin ediliyor) kazandı.
Bağdu Ailesi, Örmegözü’ne dönünce müritleri de yılda bir kez mayıs ayında toplu ziyaret geleneği başlattı. Uzunluğu bir kilometreyi bulan yer sofraları kuruldu, şenlikler düzenlendi.
1975 yılında yani daha 24 yaşında babasının yerine posta oturan Şeyh Süleyman Bağdu’nun döneminde Zilan Türbesi, medya haberleriyle daha da ünlendi.
* * *
Cinayet, cemaatte iktidarın güç merkezi konumundaki türbeye defin izni yüzünden işlendi.
Süleyman Bağdu’nun amca oğlu Doktor Yavuz Tüzün, ocak ayının son haftasında ninesini kaybetti ve türbeye defnetmek istedi. Ancak Şeyh Bağdu kendisinden izin alınmadığı için itiraz etti.
Gerginlik arttı, şeyhin yakınları Doktor Tüzün’ü hırpaladı.
Batman polisi kentin ileri gelen isimlerinden, 23 ortaklı Özel Batman Hastanesi’nin ve turizm şirketinin sahibi doktorun dövülmesine kayıtsız kalmadı. Ama kimse polise yardım etmedi.
Israrlı sorular, "Bilmiyoruz, tanımıyoruz" diye geçiştirildi.
Ama birkaç gün sonra şeyhe pusu kuruldu, öldürüldü.
Bir süre sonra üç zanlı yakalandı, ardından Doktor Yavuz Tüzün bir köy evinde saklanırken ele geçti. Azmettirici olduğu iddiasıyla cezaevine konuldu.
* * *
Vuran da, vurulan da, polisle, savcıyla, hákimle işi olsun istemiyor.
Tarikat dediğin zaten tanımı gereği "alt kimlik", bir de alternatif adalete sığınılırsa. Korkarım hukukun üstünlüğü rafa kalkar, yalnızca üstünlerin yani şeyhlerin hukuku işler.