Paylaş
YÜKSEK tansiyon sadece sokağa veya döviz piyasasına sıçramakla kalmıyor... ‘‘Madem ki kaybeden var, o zaman mutlaka bu krizden kazanan da çıkmıştır’’ mantığı giderek topluma egemen kılınıyor.
Odalar Birliği Başkanı Fuat Miras'ın ‘‘hükümete istifa çağrısı’’ nedeniyle gölgede kalan iki mesajı da zaten bu kuşkuyu yansıtıyor...
Fuat Miras öncelikle ‘‘bazı çıkar gruplarının programı önceden haber alıp, buna göre pozisyon oluşturduklarını’’ ileri sürdü ki bu iddiayı ilk kez duyuyoruz. Ama hemen ardından dile getirdiği diğer ve çarpıcı iddia var ki, haftalardır başkent ve iş dünyası kulislerinde dolaşıyor. Kanaatimizce ciddiye alınması ve araştırılması gerekiyor.
* * *
Fuat Miras'ın ‘‘dedikodu’’ olarak aktardığı bu iddia, 21 Şubat tarihli Hazine ihalesi ve 22 Şubat devalüasyon takvimine dayanıyor.
Miras'a göre bu takvim şöyle işliyor:
1) 21 Şubat günü ‘‘birileri’’ Hazine ihalesine katılıyor ve iç borç senedi satın alıyor.
2) Uygulamaya göre ‘‘birileri’’ satın aldıkları bonoların parasını ertesi gün yani 22 Şubat günü ödemek zorunda.
3) Ama ‘‘birileri’’, döviz çapasından vazgeçilip kurun dalgalanmaya bırakıldığı 22 Şubat günü aniden fikir değiştiriyor.
4) Yatırdıkları yüzde bir tutarındaki teminatı yakıp bonodan vazgeçen ‘‘birileri’’ Merkez Bankası'ndan bir milyar dolar satın alıyor.
5) Böylece ‘‘birileri’’ 23 Şubat gününe çok mutlu giriyor. Çünkü hem bono zararından kurtuluyor (faizler tırmanınca fiyatlar düştüğü için) hem de ucuz döviz sayesinde ciddi kár ediyor.
Fuat Miras, bu iddiayı aktardıktan sonra ‘‘Merkez Bankası'ndan devalüasyon günü kime, hangi kurdan, ne kadar döviz satıldığının açıklanmasını’’ talep ediyor.
Ve böylece yollarımız ayrılıyor. Çünkü belki hatırlayan çıkar, benzer bir tartışma 1994 yılındaki devalüasyondan sonra da gündeme geldi. Merkez Bankası, devalüasyon günü hangi bankaya, ne kadar döviz sattığını tam liste halinde açıklamak zorunda kaldı.
Peki açıkladı da ne oldu? Listeden sonuç çıkarmak mümkün değildi.
Olay kapandı gitti, Merkez Bankası ile bankalar arasında gizlilik esasına dayalı ilişkilerde güven bunalımı yaratıldığıyla kalındı.
* * *
Sayın Fuat Miras da, biz de -hatta sağır sultan bile duymuştur- hangi bankadan, kimlerden söz ettiğimizi gayet iyi biliyoruz.
Söz konusu bankanın devalüasyon günü satın aldığı döviz miktarı da bellidir: 300 milyon dolar... Bu rakam, bankanın boyuna, işlem hacmine göre yüksek olduğu için ‘‘önceden bilgi aldı’’ kuşkusu yaratıyor.
Ama sadece o banka ve yalnızca kuşku nedeniyle Merkez Bankası'nın sırlarının ikinci kez işportaya düşmesine karşıyız.
Bu ülkede BDDK var, Cumhurbaşkanlığı'na bağlı Devlet Denetleme Kurulu var. O banka da dahil devalüasyon arifesinde Merkez Bankası'ndan döviz alan bankaların işlemlerine bakılır, iddia edildiği gibi ‘‘içeriden bilgi’’ ve buna bağlı vurgun söz konusu ise gereği yapılır. Eğer varsa suçlu yakalanır, ama normal iktisadi faaliyetin tarafları mağdur edilmez.
* * *
Birkaç gündür bu köşede dolar kurunda 1 milyon 300 bin liralık dirençten söz ediyoruz. Aslında bilimsel hiçbir temeli olmayan bu rakamın aşılmaması konusunda hem piyasanın, hem de Merkez Bankası'nın ısrarı dün açıkça izlendi. Bu arada dün bir ekonomi kurmayından, son 50 günün döviz stratejisi hakkında ayrıntılı bilgi aldık. Programın açıklanmasının ardından sizlerle paylaşacağız.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Esnaf eylemleriyle ilgili, SSK'lı çalışan olarak ben de bir iki laf söyleme gereği hissettim. 1- Senelerdir, memur ve işçi sokaklarda yürürken, gıkını çıkarmayan kim? Esnaf. 2- Ben bile tek maaşla, senede 2.5 milyar peşin gelir vergisi verirken, vergi kaçırmayı marifet sayan kim? Esnaf. 3- Halk Bankası'ndan kredi kullanıp, kullandığı krediyi işinde değerlendirmeyerek daha yüksek faizle değerlendiren kim? Esnaf. 4- Bu kredilerle görev zararları oluşturan ve bu zararların yine bizim sırtımızdan alınmasını sağlayan kim? Esnaf. 5- Sigortasız işçi çalıştıran kim? Esnaf. 6- Üretici yüzde 2-5 kár marjına razı olurken en az yüzde 25 kárla çalışan kim? Esnaf. 7- Senelerdir stokçuluk yapıp, durduğu yerden para kazanan kim? Esnaf. 8- Ucuz mal satan süpermarketleri, şehir dışına çıkartmaya uğraşıp, sözde halkı düşündüğünü söyleyen kim? Esnaf. 9- Satılan mal geri alınmaz mantığı ile ben sattım oldu diyen kim? Esnaf. 10- Hükümeti istifaya çağırıp, seçim ekonomisi getirmek maksadıyla enflasyonu körüklemek isteyen kim? Esnaf. 11- Enflasyonsuz yaşama baştan karşı çıkıp, tatlı kárlarından vazgeçmek istemeyen kim? Esnaf.
Ancak şunu da belirtmek isterim: Hayat standardı mantığıyla kazanan esnaf ile kazanmayanı aynı kefeye koyan anlayışa da karşıyım.’’
(Ertuğrul AŞÇI)
Paylaş