ANKARA HATIRLARSINIZ, Başbakan Prag-Bakü yolunda ne okuduğu sorulduğunda, "Yakın tarih, cumhuriyetin ilk yılları" yanıtını verdi.
Merak ettim, okuduğu son kitabın peşine düştüm. Başbakan’ın yakın bir kurmayı, "Son birkaç haftadır zorunlu olarak sadece raporlara zaman ayırıyor" dedi ve ardından ekledi: "Yaz başı gibi ’Bir Tatlı Huzur’ isimli kitabı okuyordu."
Bu kitabın hem öyküsü hem de yazarı, en az konu aldığı ünlü müzik adamı kadar ilginç.
Ayşe Kulin daha "Adı Aylin" isimli kitabı yayınlanmadığı için pek tanınmamış bir yazar.
1996 yılında Sel Yayınları’nın siparişiyle 100 sayfalık Münir Nureddin Selçuk biyografisi kaleme aldı.
Kitap, dönemin ruhunu yansıtan fotoğraflarla süslendi.
Yayınevi 2 bin adet bastığı kitabın ikinci baskısını yapmadı.
Ta ki Everest Yayınları 10 yıl sonra basana kadar kitap piyasadan silindi, gitti.
Peki Başbakan bu tür kitaplarda ne arıyor; tabii ki okuma zevkinden başka...
Aktarıldığına göre, Başbakan bu kitaplarda dönemin tarihinin ve sosyal dokusunun izlerini yakalıyor.
Doğrudur, çoğu biyografi merkezindeki kişi kadar dönemin önemli aktörleri hakkında da bilgi verir.
Tıpkı genç Münir Nureddin ile Gazi arasında geçen dramatik barışma sahnesinde olduğu gibi.
Fahrettin Altay’ın anlatımına göre Mustafa Kemal bir gece rakı sofrasında Selçuk’tan İstiklal Marşı’nı okumasını ister.
Selçuk ise "Rakılı ağzıma bu kutsal marş yakışmaz" diye itiraz eder.
İkilinin arasındaki soğukluk Bursa Çelik Palas’taki içki masasında yaşanan olayla sona erer.
Gazi Paşa o gece arka cebinden bir tabanca çıkarıp uzakta oturan Selçuk’a doğrultur.
Münir Nureddin Selçuk, hiç tereddütsüz elindeki içki bardağını başının üstüne tutar ve bekler.
Mustafa Kemal tabancasıyla nişan alırken herkes şaka yaptığını sanır ama aniden silah sesi duyulur.
Atatürk, Münir Nureddin’in yanı başındaki direğe ateş etmiştir.
Selçuk bardağındaki içkiyi başına diker, sonra Gazi’nin yanına giderek elini öper.
Mustafa Kemal de "Sesin gibi zeká ve cesaretinin de mükemmel olduğunu ispat ettin" der.
Münir Nureddin, Gazi’nin çok sevdiği "Şahane Gözler" şarkısını söyler, ikili bir daha hiç küsmez.
Bu sahneyi okurken çok merak ettim. Acaba Başbakan, çevresinden bu ölçüde sadakat bekliyor mu? Yoksa tiryakisi olduğu Klasik Türk Müziği’ne frak giydiren adam olarak anılan Münir Nureddin’in hayatındaki bu ilginç bir anı sadece okuyup geçiyor mu?
Sanırım bu ve benzer soruların yanıtı için Yalçın Akdoğan’ın kitabını beklememiz gerekiyor.
Son engel de kalktı
DÜN gazetelere yansıyan haberle sınır ötesi operasyon için son engelin de kalktığı anlaşıldı. Mesud Barzani üç şartla operasyona "yeşil ışık" yaktı: 1) Kalıcı işgal olmasın, 2) Mümkünse hava ve topçu operasyonu ile sınırlı kalsın, 3) Sivillere zarar gelmesin.
Bu şartlar, Ankara’nın baştan beri söylediklerinden hiç farklı değil.
Türkiye, operasyonun hedefinin "sadece PKK" olduğunu defalarca ilan etti.
ABD ile anlık istihbarat alışverişi ve kırmızı telefon trafiğiyle sivil hasar önlenecek.
Türkiye, ABD’den sonra Kuzey Irak’ı da ikna ettiğine göre artık operasyon an meselesidir.