Bildirideki istek cümle

ANKARA
CEMİL Çiçek, hükümet bildirisini, Başbakan-Genelkurmay Başkanı telefon görüşmesinden birkaç saat sonra okudu.

Bildirideki, "Bazı iyi niyetli olmayanların hükümetimiz ile Türk Silahlı Kuvvetlerimizi karşı karşıya getirme çabalarını da boşa çıkarmalıyız" vurgusu dikkatimi çekti.

Araştırdım, bu cümle metne telefon görüşmesinden sonra askerin isteğiyle konulmuş.

AKP, "iyi niyetli olmayanlar" eşkáliyle CHP’yi işaret ediyor olabilir.

Ama askere göre aynı robot resim, örneğin Bülent Arınç ile bazı bürokratlara da uyuyor.

Yoksa AKP, arka bahçesinde mıntıka temizliğini mi kabul ediyor?

Düğmeye basan varmış

"Düğmeye basan mı var?" başlığını kullandık, merakımız aynı günün gece yarısı giderildi.

Zaten siyasette rüzgárın son 48 saatte değiştiği, AKP’nin 367 hüsranından belliydi. Ve doğaldır ki Genelkurmay bildirisinden sonra akla gelen yine kritik 367 eşiği oldu. Acaba AKP ilk turda 367 oyu sağlayıp Abdullah Gül’ü seçtirseydi, ne olacaktı?

Muhtemelen bugün çok daha farklı bir Türkiye’de uyanacaktık.

(Ne kadar farklı, açıkçası tahmin yürütmek bile işime gelmiyor.)

O yüzden tabir yerindeyse, "Topun Erkan Mumcu’ya çarpıp çıkması" en hayırlısıydı.

Algı ve aldatma süreci

Genelkurmay 12 Nisan’da konuştu, 19 Nisan’da Paşa’ya yine fikri soruldu.

Dedi ki, "Mesajımı toplum aldı, alamayanın algılama sorunu vardır".

Peki Genelkurmay mesajın alındığından neden bu kadar emindi?

Bana göre askerin, Çankaya konusundaki ihtimal hesabı çok açıktı.

AKP’den ya Tayyip Erdoğan’ın veya Vecdi Gönül’ün aday çıkacağını düşündüler.

Tayyip Erdoğan’ın adaylıktan vazgeçme eğilimi güçlendikçe Gönül’ü beklediler.

Nitekim Erdoğan, Abdullah Gül ve Paşa’nın buluştuğu 23 Nisan kokteylini hatırlayın. Paşa’nın "Adayı biliyorum" şakasını düşünün ve rahatlığını gözünüzün önüne getirin. Acaba yetkili bir ağız, Paşa’ya "AKP’nin adayı Vecdi Gönül" demiş olabilir mi?

Eğer öyleyse ve aynı gece ibre Abdullah Gül’e döndüyse...

"Sözde değil özde" vurgusuyla başlayıp bildiriyle noktalanan süreçte...

Sadece algılama değil istemeden de olsa aldatma sorunu da var demektir.

AB’siz oyunun kuralı

AKP, AB çapasını bırakınca sürükleniyor, başı beladan kurtulmuyor.

Şimdi de siyasi manevra alanı çok sınırlı. Abdullah Gül’de adaylıktan çekilme havası yok. Dolayısıyla seçime giden kapıyı muhtemelen Anayasa Mahkemesi açacak.

Seçime gidilirken oyunun kurallarının değişeceğini beklemek de yanlış olmaz.

Aksi halde seçim 27 Nisan sürecinin rövanşına dönüşür.
Yazarın Tüm Yazıları