Paylaş
Kasım krizini takip eden günlerde yabancı banka raporları, gazete makaleleri Türkiye'de yakın gelecekte muhtemel devalüasyon tehlikesini haber verdi. İnanmadık, itiraz ettik, hatta kavga-gürültü çıkardık ama sonuç değişmedi; haklıydılar... Artık müzmin muhalefetin dayanılmaz hafifliği mi dersiniz yoksa akvaryumu dışarıdan izlemenin lüksü mü bilemeyiz... Ama hazretlerin bu kez de ‘‘Sosyal patlama olabilir mi?’’ diye yola düşmelerini hayra yormamamız bu yüzden...
* * *
Sahi nedir sosyal patlama?
Her coğrafyada illa ki tıpatıp aynı mı olmalı... Süpermarket yağmaları, çocuk fahişeler, sokak çeteleri, uyuşturucu bağımlılığında belirgin artış...
Eğer öncü gösterge serisi bu kadarsa müjdeler olsun, gözümüz aydın... Çünkü Türkiye -özelinde İstanbul- suç istatistiklerinde dünya ortalamasının ve sanayi ülkelerinin çok altında yer alıyor.
Ama eğer kafanızdaki hazır formatı kırmayı becerirseniz... Sendika, iş dünyası lobisi ve benzeri örgütlü muhalefetin dışında gelişen sosyal patlamaları da fark edebilirsiniz...
* * *
Mesela Batman'da ölen kadınlar...
Dünya istatistiklerine meydan okuyor.
Başka her coğrafyada erkek intiharları karşı cinse göre üç kat daha yüksek iken Batman'da kurbanların üçte ikisi genç kız ve kadınlar...
Gazeteci Müjgan Halis'in Batman'da Kadınlar Ölüyor (Metis Yayınları, 2001) isimli kitabında Batman Barosu'nun kentteki intihar salgınıyla ilgili raporundan alıntı yapılıyor: ‘‘Batman'da 1999-2000 yıllarında toplam 135 intihar ve intihar girişimi yaşandı. Bunların 42'si ölümle sonuçlandı, 93'ü teşebbüs düzeyinde kaldı. Ölenlerin yüzde 64.3'ünü kadınlar, yüzde 35.7'sini erkekler oluşturdu. (...) Oysa intiharlarla ilgili dünya istatistiklerinde kadınlar vakaların yüzde 25'ini oluşturmaktadır...’’
Petrol kenti, Kanlı Nevruz kenti, satırlı cinayetler kenti...
Barış zamanında kadın intiharlarında dünya şampiyonu Batman...
Sosyal patlama mı demiştiniz?
* * *
Bu ülke gerçekten yorgun... Askeri darbeler serisi, iç savaşlar, din kavgaları, gönüllü/zorunlu göçler, ekonomik istikrar paketleri gücünü tüketti. Kadrolarını kırdı geçirdi...
Yerleşik düzen sonunda iflasını ilan etti...
Kemal Derviş'in iki ayda ülkeyi teslim alması rastlantı değildir...
Önümüzdeki yaz kurulacak yeni siyasi partiler de öyle...
Ne var ki yeni olmaları işlerini kolaylaştırmayacak.
Toplumu siyaseten ikna süreci her zamankinden zor. Eskilere duyulan kinin yenilere yazılan priminin erken hasadı tamamlandı bile...
Bu ülkede kestirme çözümler kalmadı, tükendi artık.
Siyasi ömrü yeterse Derviş de anlayacak.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Verdiğim duygusal ama samimi tepkiyi köşenizde yayınlamışsınız. Pek çok insan, aile dostlarımız dahil, neden böyle bir tepki verdiğimi düşüneceklerdir. Kemal Derviş mükemmel bir insan olmayabilir. Belki erken karar verdim, yanlış tahmin ediyor olabilirim. Milliyetçiliği ırkçılıkla karıştıran bazı ilkeller, adama hemen yüklendiler. ‘Gavur analı', ‘Mason', ayıp bazı yakıştırmaları belirtmekten kaçınmadılar. Biz melezleri neden kabul edemiyorlar, anlamıyorum? Bir insanın ülkesini ön plana alması için ille de ‘saf', ‘temiz' olması mı lazım? Tek ölçü ‘kan duruluğu' ise onlar ne yapmışlar, söylesinler bilelim. Olaylara biraz da vatandaşlık perspektifinden bakarlarsa fena olmaz.’’ (Mete ERTUNGA)
‘‘Karamsar biri değilim ancak Türkiye'deki siyaset tarzının, üslubunun tepeden inme değişebileceğini sanmıyorum. Yaklaşık bir yıl önce bir kooperatif toplantısında bulundum ve gözlerime inanamadım. 1500 paylık bir kooperatifin yönetim kurulu seçimlerinde gelişen rant kavgasını ve kavganın biçimini ayrıntılı anlatmama gerek yok. Bir sonraki cümlemi okuduğunuzda zaten ne tarzda olduğunu da açıkça hissedeceksiniz; zihnim birden aydınlanıverdi, Meclis gerçekten bizim insanımızı temsil ediyordu, ama gerçekten de Derviş'e benzer yasam tarzı, düşünme sistemi olanlar bu ülkede ne yazık ki azınlık durumundadırlar. Bu nedenle ülkemde siyaset yapma tarzının, eğitim, hukuk ve aile reformları (neden aile reformu diye sorarsanız uzun uzun anlatırım) gerçekleştirilmeden değişebileceğine pek olasılık tanımıyorum ve hukuk reformu (o da yeterli değişim getirmiyor) dışında diğer ikisi için bir şans görünmüyor.’’ (Dr. Cumhur BORATAV)
Paylaş