Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır gezisi, "Kürt Sorunu" açılımıyla geçen ağustos ayına rastlayan ziyaretten çok daha başarılı geçti.
Bu ilginin sebebini Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın kıdemli başkanı Kutbettin Arzu’ya sordum, yanıtladı:
- Bu ziyaret neden daha başarılıydı?
- Geçen sefer habersiz ve hazırlıksız gelindi, birden çok program vardı, ahali bölündü. İkinci olarak halk şiddetten gerçekten bıktı. Üçüncüsü, barış mesajları veren Başbakan’a ilgi arttı.
- Stadyumdaki kongrede 20 bin kişi var mıydı?
- O statta sadece tribünler 20 bin kişi alır, sahadakilerle birlikte izleyici sayısının daha fazla olduğunu sanıyorum.
- Peki sadece partililer mi ilgi gösterdi?
- Hayır, alandan kente gelişte Başbakan’ın otobüsündeydim. Balkonlarına çıkmış, pencerelerinden bakan çok sayıda vatandaş da Erdoğan’ı selamladı.
- Beklediğiniz ekonomik teşvikleri açıkladı mı Başbakan?
- Ankara’da konuştuğumuz gibi çalışmanın sürdüğünü aktardı.
- Siz Başbakan’a neden teşekkür ettiniz?
- Çünkü orada da söylediğim gibi bizler bölge halkının barış ve kardeşlikten yana olduğunu biliyorduk, Başbakan’ın gezisiyle yaratılan görüntü bunu tescil etti. Artık ekonomik hayat normale döner umudundayız.
15 yıl sonra yeniden Ankara
İstanbul gazetecisiyim; ama çeyrek asırlık meslek yaşantımın 7 yılı başkentte geçti. Bugün itibarıyla ve 15 yıl sonra yine ve yeniden Ankara’ya dönüyorum. (Gidiyorum değil, dönüyorum vurgusuna özel dikkat lütfen!)
Bu köşenin sayısı da Ankara’daki iş yüküne endeksli olarak arttı. Artık sizlerle pazarın yanı sıra salı ve cumartesi günleri de buluşacağız.
Cazibe merkezi askerle korunmaz
Başbakan, Diyarbakır’da barış güvercinleri uçururken Kuzey Irak’taki iki lider de tek hükümet konusunda anlaşmaya vardı. Erbil’deki yerel parlamentoda oybirliğiyle alınan karar gereği kurulacak hükümette Barzani ve Talabani’nin 11’er bakanı olacak, başbakanlığı Neçirvan Barzani üstlenecek.
Güneydoğu Anadolu’yu bölgesel "cazibe merkezi" yapmamız zorunluluğu bu denklemde daha iyi anlaşılıyor. Çünkü Kuzey Irak’taki Kürt oluşumu, adı her ne konulursa konulsun, demokratik ve büyüyen Türkiye’ye alternatif olamaz. Yeter ki demokrasi ve refahın adil paylaşımı patikasına ilerleyelim. İşte o zaman cazibe merkezini yüz binlerce askerle korumak zorunda kalmayız.