TÜRKİYE, Avrupa çıpasına (ipine?) kuşkusuz ki her zamankinden daha fazla muhtaç.
Yeniden hortlayan terörle mücadelede Susurluk üslup ve formatına dönmek istemiyorsak,
Medya-siyaset-ticaret fare kapanına kısılıp kalmaktan korkuyorsak,
ABD’nin Birinci Dünya Savaşı öncesi dengeleri anımsatan, acemi fantezilerinde piyonluğu kabul etmiyorsak, yıl sonunda AB liderlerinden müzakere kararı almak için elimizden geleni, hatta belki de fazlasını yapmalıyız. Ama inat ve kararlılık, işine geleni duyup hakarete kulak tıkamak değildir. Hele kendimizi kandırmak ve/veya topluma yalan söylemek hiç değildir.
* * *
CHIRAC NE DEDİ?
NATO Zirvesi kulislerinde ABD ve Avrupa liderleri arasında patlak veren Türkiye’nin AB üyeliği tartışması çok önemlidir. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chrirac, ‘Türkiye AB’ye girmeli’ diyen ABD Başkanı George Bush’a şu sözlerle karşı çıktı: ‘ABD Başkanı Bush bunu söylediyse çok ileri gitmiş olabilir. Yetki alanının dışına çıktığı anlamına gelir. Bu konuda Avrupa Birliği’ne bir yön göstermek ABD’ye pek düşmez. Meksika-ABD ilişkileri konusunda benim görüş belirtmem gibi olabilir.’
LE FIGARO’NUN BENZER HABERİ
İlginçtir, Chirac’ın bu açıklamayı yaptığı günün sabahı Fransa’da yayımlanan sağ eğilimli Le Figaro Gazetesi’nde Bush’un sözleri yine aynı açıdan eleştirildi: ‘Hayal etsenize, California’yı ziyaret eden AB’li bir devlet ya da hükümet başkanı, açıkça Meksika’nın ABD’ye katılmasını önerse ne olurdu?’ Yani Fransız siyasetçisi ve aydınlarının ‘ABD-Meksika’ ile ‘Türkiye-AB’ kıyaslamasına dayanan çarpık denklemi pek öyle basit rastlantı eseri veya dil sürçmesi sayılmazdı.
ESKİ BAŞKAN DA AYNI GÖRÜŞTE
Zaten çok değil daha 10 ay önce Avrupa Konvansiyonu Başkanı, eski Fransa Cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing, AB’nin Türkiye ilişkisinin, ABD-Meksika örneğinden esinlenmesi gerektiğini açıkça söylemedi mi? Hatırlayalım: ‘Türkiye’yi üye yapma girişimlerinin sonuç vereceğine inanmıyorum. Biz bunun yerine Ankara ile özel bir ilişkiyi savunuyoruz. Meksika Devlet Başkanı Vicente Fox’a, ‘Siz ABD ile komşusunuz. Meksika’yı günün birinde ABD’nin bir parçası olarak hayal edebiliyor musunuz?’ diye sordum, ‘Kesinlikle hayır’ yanıtını verdi. AB’nin de Türkiye’yle ABD ile Meksika arasındaki derin ilişkilere benzer bir ilişkisi olabilir.’ (Strasbourg/4 Eylül 2003)
4 YIL ÖNCE DE FARKLI DEĞİLDİ
Üstelik Valery Giscard d’Estaing’in görüşleri yıllardır değişmiyor. Türkiye’nin AB adaylığının teyit edildiği Helsinki Zirvesi’nden dört ay sonra bakın ne diyordu: ‘Amerikalılar, Avrupa Birliği sürecinin hızlandırılması için girişimde bulunuyorlar. Bu onların görevi değildir. Onların Türkiye lehine girişimlerine bakarak biz de, mesela Meksika’nın veya Kanada’nın Amerika Birleşik Devletleri’ne dahil olması için çaba sarf etsek nasıl olurdu? Amerika’nın yaptığı mantıksızlıktır!’ (Geopolitik Dergisi, Nisan 2000)
* * *
Avrupa’nın siyasi bilinçaltında yatan Meksika örneğinin iki şifresi de açıktır:
ABD’ye yakınlık: Avrupa’nın yaşlı liderleri, Türkiye’yi ABD’nin Truva atı olarak görüyor.
Yoksul akraba: Ailenin yoksul ve çok nüfuslu akrabası gibi algılıyor.
Sakın yanlış anlamayın, bu fobiler Türkiye ile müzakere kararını engellemeyebilir.
Ama yine aynı algılama değişmeden müzakere zor biter, tam üyelik çok ama çok gecikir.