ANKARA 1999 yılı Şubat’ında bir sabah saat 05.00’te ABD’nin Atina Büyükelçiliği’nin telefonu çaldı.
Büyükelçiyi acilen telefona isteyen Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos çok kızgındı.
Kenya’daki Yunanistan Büyükelçiliği’nde kalan Abdullah Öcalan’ı paketleyip Türklere teslim eden ABD’ye tepkiliydi. Ne var ki ABD Büyükelçisi hiç alttan almadı, "Bu adam uluslararası bir suçlu. Yakalanmasından dolayı mutlu ve gururluyuz" dedi.
ABD’nin o tarihteki Atina Büyükelçisi, bugün Dışişleri Bakanlığı’nda üçüncü isim.
Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşar Nicholas Burns’e Ankara ziyaretinde o günü hatırlattık, güldü:
"O öfkeli telefonu unutmadım. Ama bugün Yunanistan’da farklı yönetim var ve çok iyi müttefikiz."
* * *
ABD-Türkiye ilişkisinin PKK ipoteğine girmesini somut nedenlerle izah mümkün.
Ama 7 yıl önceki paketi ve o sürece katkıda bulunan aktörleri/dostları unutmamak koşuluyla.
Nitekim Nicholas Burns de Başbakan’la görüşmesinde ilk gündem maddesinin PKK olduğunu saklamıyor.
Burns, "PKK sorununu çözmeliyiz, Türkiye’ye yardımcı olmalıyız. Türkiye bizden yardım istedi, bu isteği ciddiye almak zorundayız" diyor ve ekliyor: "ABD, Türkiye ve Irak birlikte çalışmalı."
Ya Irak tarafı koordinasyonda isteksiz davranırsa, sınır ötesi operasyon kaçınılmaz olur mu?
Burns önce "Varsayıma dayalı sorulara yanıt vermem" diyor, ardından, "Bölgede yeni askeri anlaşmazlıklara gerek bırakmayacak etkin işbirliği sağlanmalı" demekle yetiniyor.
Bu sözler belki de Kuzey Irak’a dönük baskının artacağı şeklinde yorumlanabilir.
Ankara açısından hayati gündem maddesi PKK, peki ya ABD’nin öncelikleri.
Burns sıralıyor: 1) Irak, 2) İran, 3) Lübnan, 4) İsrail-Filistin.
Ardından, "Hepsinde stratejik ortağımız Türkiye" diye ekliyor.
Kişisel kariyerinden yola çıkarak Türkiye’nin kritik önemini tarif ediyor: "Soğuk Savaş döneminde ABD’nin önceliği Avrupa idi. Bugünse kendi kariyerlerimizden de takip edebildiğimiz gibi ABD’nin ilgisi Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya yöneldi. Türkiye’nin önemi azalmadı, arttı."
Burns, Ankara’daki ikinci gününde zamanının neredeyse tamamını İran dosyasına ayırdı.
"Bakan Rice beni Türkiye’nin bölgesel tecrübelerini dinlemeye yolladı" dedi, ama şahsi İran analizini de esirgemedi: "Sanılanın aksine İran’da işler iyi gitmiyor. Ekonomi kötü, akaryakıt bile bulunmuyor. Üstüne bir de BM yaptırımları gelecek."
* * *
Başbakan’ın ABD’ye dönük sitemleri kimilerine göre iç politika malzemesi.
Peki ABD heyeti, Başbakan’ı ikili görüşmelerde nasıl buldu?
Burns, "Çok iyi bir görüşmeydi, defalarca stratejik ortaklığa vurgu yapıldı" diyor.
Ve son olarak Kerkük; saatli bombanın pimini çekecek referandum ertelenecek mi?
Yanıtı Burns’ün heyetinden, Ortadoğu ve Irak’tan sorumlu isim Jim Jeffries’ten geliyor.
Jeffries, ABD yönetiminin "Referandum anayasaya göre bu yıl" söylemini yineliyor.
Ama, "Bu karar için sabır ve zamana ihtiyaç var" cümlesi dikkatimizi çekiyor.