ANKARA YALNIZCA başlığa bakıp aldanmayın. Niyetim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’den dönüş yolunda ortaya koyduğu, "Gelin irtica değil aşırılık diyelim" açılımına peşinen itiraz veya bu öneriyi küçümsemek asla değil.
Zaten aksine, asker-sivil gerilimini azaltacak her türlü çabanın mutlaka ciddiye alınması gerektiğini düşünürüm.
Erdoğan’ın manşetlere taşınan sözlerini dört başlıkta özetlersek;
1) İrticayı 83 yıllık Cumhuriyet birikiminin tamamen kaybı saydığı ve böyle bir yakın/açık tehlikeyi, tehdidi mümkün görmediği,
2) Buna karşılık her toplumda olduğu gibi marjinal sayılabilecek bazı aşırılıklara Türkiye’de de rastlandığına inandığı,
3) Aşırılıklarla ilgili yasa ve uygulamaların yetersiz kaldığının ortaya çıkması halinde, eksiklikleri gidereceği,
3) Aşırılıkların sorumlusu kişilerin de "çevreden merkeze kucaklama" yoluyla kazanılmasının daha iyi sonuç vereceğini düşündüğü, anlaşılıyor.
* * *
Kendi varsayımları çerçevesinde tutarlı bir söylem olduğu kesin.
Çünkü irtica yerine aşırılık tabirinin kullanılması, mütedeyyin AKP seçmeni ile köktendincileri ayrıştıracak. Yaptırım uygulanması kolaylaşacak.
Ama káğıt üzerinde parlak gözüken tanı ve reçetenin hukuka tercümesi çok zor.
İnanmazsanız, gelin 97 yıllık irtica sözcüğünün siyasi evrimine bakalım.
Evet, 1909 yılında ünlenen irtica kavramı Cumhuriyet’ten eski.
31 Mart isyanının amacı meşrutiyetin kaldırılmasıydı.
Dolayısıyla mevcut rejimin yıkılıp, eskiye dönülmesi tehdidi vardı.
İrtica yani eski dille "eskiye dönüş isteği" bu isyanın haklı etiketi oldu.
Demek ki irticanın rejim sorunu sayılması, Cumhuriyet’in icadı değil.
Aksine Cumhuriyet rejimi, irticanın hukuki altyapısını kurdu.
8 adet inkılap (devrim) yasası çıkartıp, 50 yıldır anayasal güvenceye aldı.
Bu yasalara aykırı eylemler irticadır!
Tarif aslında bu kadar basit.
Ama irticayı sözlük anlamıyla kullanırsak... Mesela demokratik süreci aksatan askeri darbeler irtica sayılmaz mı veya generale paşa demek. Ya da devlet dairelerindeki mesaiyi iftar saatine uydurmak mürtecilik değil mi?
83 yıldır tartıştığımız irtica üzerinde fikir birliği sağlayamazken aşırılık gibi torba tarif yaratmak hangi akla hizmettir, bilinmez.
Bana göre her akşam içmek aşırılıktır, kimine göre akşamcılık.
Kürt’e "Kürt sorunu var" demek aşırılık gelir mi hiç, ama ya size?
Ezcümle yeni bir fikri labirente dalmak üzereyiz.
Üstelik Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in de farklı düşündüğünü sanmıyorum.
Çünkü Başbakan Ankara’ya indiği gün Çiçek yurtdışına uçtu.
Çiçek dün döndü, Başbakan bugün ve yarın Cidde’de.
Yani Erdoğan’ın istediği suç ve cezanın ilk randevusu pazartesiye kaldı.
Ama biz şimdiden tartışmaya başladık, öyle değil mi?
* * *
Kaçınız Anayasa’yı okudu bilemem... Ama inkılap yasalarını aşağıya sıralıyorum. Okuyun, kendiniz karar verin. Bu yasalara aykırı gidiş var mı, irtica yükseliyor mu? İşte yasalar:
1. Tevhidi Tedrisat Kanunu; 2. Şapka İktisásı Hakkında Kanun; 3. Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun; 4. Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikáh esası ile aynı kanunun 110’uncu maddesi hükmü; 5. Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun; 6. Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun; 7. Efendi, Bey, Paşa Gibi Lákap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun; 8. Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun.