MEMLEKETİN kanaat önderleri, işadamları AKP’ye tabanından, daha doğrusu arka bahçesinden yükselen isyanı tartışıyor. Siyaseti kaynama noktasına getiren alevlerin çıktığı ocak imam hatipler. Çünkü türban veya katsayı, en hassas sorunlar için tek ve mecburi adres orası.
İmam Hatip Mezunları Mensuplar Derneği (ÖNDER) hafta sonunda 600 kişilik kurultay topladı. Dernek Başkanı Yusuf Ziyaeddin Sula (49), Başbakan’ın performansından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin türban kararına kadar geniş yelpazede konuştu. İstanbul İmam Hatip mezunu ve halen ticaretle uğraşan Sula ile dün görüştük, kurultay konuşmasındaki başlıkları biraz daha açtı.
Kurultay konuşmanız Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a eleştiri olarak algılandı.
- Mezunlarımızdan hepsine sahip çıkma niyetindeyiz. Siyasi çekişmelere girmeyiz. Mesela Başbakan bizim mensubumuzdur. Onun başarısı bizim için çok önemli. Ancak bizimle ilgili bazı şeyler elde edemiyorsa, yapamıyorsa, şikáyetlerimizi dile getirmekten geri durmayız. Ama ona sahip çıkmadığımız anlamına gelmez.
Sizinle, isteklerinizle ilgili neden bir şey elde edilemiyor?
- Konuşmamda onu da anlattım. Bu ülkede seçim yapılıyor, halk iradesi ortaya konuluyor ama yüzde 49 aşılamıyor, yüzde 51 değişmiyor.
Din subaylığı öneriniz var.
- Bu konudaki raporumuzu Genelkurmay’a da ileteceğiz. Dünyanın bütün ordularında muvazzaf din subayları var, generalliğe kadar yükseliyorlar. Askerlikte dini inanç önemli. Mesela, "ölünce şehit olacağım" derse gözü kara kendisini kurşunun önüne atabilir. Ayrıca yine batıdaki gibi hastanede terapi amaçlı din görevlisi öneriyoruz.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını da eleştirdiniz.
- AİHM kararını eleştirmenin ötesinde bu mahkemenin başka bir kararına değindim. Söz konusu AİHM türban kararı olunca "mesele kapanmıştır" diyenler, örneğin homoseksüellerin askerlik yapmayacakları kararı için "bizi bağlamaz, uymayacağız" açıklaması yapıyor. Bu çelişkiye dikkati çekmek istedim.
7’nci koltuk
TÜRKİYE’nin İran denklemindeki pozisyonu giderek güçleniyor.
Öyle ki BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesiyle geçen hafta Viyana’da buluşan, Tahran’a olası yaptırımlar paketini tartışan Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeir’ın toplantıya Türkiye’nin de davet edilmesini önerdiği bilgisi Ankara’ya ulaştı. Küresel dalgalanmadan fazlasıyla etkilenen Türkiye’nin yeniden batının ve -bu kez Irak olayından farklı olarak- İran’ın da güvendiği bir müttefik sıfatıyla anılmasının ekonomik sonuçları da takip edecektir inancındayız.
İstihbarat savaşları bitmedi
SUSURLUK’un en kötü mirası askeri/sivil istihbarat birimleri arasındaki kan davasıdır. Son olaylar gösterdi ki, aynı devlete çalışan bu birimler arasındaki çekişme kimi zaman siyasi otoriteyi yanıltacak ölçüde yoğun kirli bilgi kampanyalarına kadar tırmanabiliyor.
Daha da vahimi, siyasi otorite henüz bu gerçeği tam anlamıyla algılamadığı için oyunun sonu gelmiyor. Eğer korkularımızda haklıysak, önümüzdeki günlerde yeni perde açılabilir!