ANKARA HAFTA sonunun en önemli haberi Slovenya’nın Bordo kenti mahreçliydi. AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, "AKP kapanırsa müzakereler durabilir" uyarısını yaptı.
1980 darbesinde sesi çıkmayan, Refah’ın kapatılmasına onay veren Avrupa’nın Türkiye için koyduğu demokrasi çıtasını yükseltmesi doğal. Ne de olsa, işler eskisinden farklı. Farkı yaratan, 8 başlığı askıda olsa da, kör topal ilerleyen müzakere süreci.
Ama sanırım bu süreçte en çok Dışişleri Bakanı Ali Babacan zorlanacak.
Parti rozetiyle kapatma davasından müşteki, Dışişleri Bakanı sıfatıyla soruların muhatabı, AB Başmüzakereci şapkasıyla sürecin mağduru.
* * *
Ali Babacan’ın bölünmüş ruh halinin son tanığı, Akşam Gazetesi’nin genç ve başarılı Ankara Temsilcisi İsmail Küçükkaya oldu.
Küçükkaya, Bakan Babacan’a Slovenya gezisinde eşlik etti, izlenimlerini köşesine aktardı:
"...Dışişleri Bakanı Ali Babacan’la birlikte Avrupa Birliği Gayriresmi Dışişleri Bakanları toplantısı için AB Dönem Başkanı Slovenya’nın Bordo şehrine gittik. Çok yoğun diplomasi trafiğinin yaşandığı, 24 saatlik bir ziyaret oldu. Slovenya’ya varır varmaz Bakan Babacan, AB Komiseri Olli Rehn’le Ankara’dan hareketinden hemen önce kararlaştırılan bir randevu gerçekleştirdi. Babacan ve Rehn iki saatlik bir görüşme yaptılar. Bu görüşme AB zirvesi üzerinde de belirleyici oldu. Dönüş yolunda sohbetimizde Babacan, ’Zirvenin yüzde 60’lık bölümünde Türkiye konuşuldu’ dedi."
* * *
AB’nin temel itirazı ne? Yanıtı İsmail Küçükkaya’nın köşesinde mevcut:
"Bakan, ’Kapatma davası açılmasını değil, işin kapatmaya gitmesini Kopenhag Kriterleri’ne aykırı görüyorlar’ diye özellikle vurguladı."
"...Avrupa’nın temel değerleri arasında hukukun üstünlüğü ilkesi de var, güçler ayrılığı ilkesi de. Kapatma davasını salt hukuki bir konu gibi görüp anlatanlar var. Bazı Avrupalılar böyle görüyor. Ama herkese, işin aslının siyasi olduğunu anlatmak gerekiyor."
Demek ki kapatma davası Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’na sorulursa... O da partili rozetiyle "Mesele hukuki değil siyasi" derse Avrupalı inanıyor, kınıyor.
İyi de AB Başmüzakerecisi neden olan bitene üzülüp gözyaşı döküyor?
(Dipnot: Gördüğünüz gibi bugünkü köşeyi aslında İsmail yazdı. O yüzden telifini takdime hazır olduğumu alenen ilan ederim.)
Erdoğan-Gül dengesi
ANAYASA Mahkemesi’nin AKP’yi kapatma davasına ilişkin iddianameyi kabul oylaması, "şeytan ayrıntıda gizlidir" deyişini hatırlattı. İleri birkaç yorum isterseniz;
1) İddianamenin Abdullah Gül’le ilgili bölümü hariç oybirliği ile kabulü heyette genel görüş birliği oluştuğuna işaret sayılabilir. Yani AKP’nin işi zor.
2) Abdullah Gül’ün iddianame dışında kalması gerektiğini düşünenler kritik 7-4 dengesini kurdu. Diyelim ki Gül’e siyasi yasak çıktı, zaten Çankaya görevine engel değil.
3) Ama ya 7-4 dengesi Gül’ün lehine değişir ve Tayyip Erdoğan’a yasak gelirken Cumhurbaşkanı bu süreci hasarsız atlatırsa... O zaman AKP’de 2003 öncesi siyasi dengeye yeniden döneceğiz.
Erdoğan’ın yasaklı, Gül’ün yasaksız olduğu Türkiye çok farklı olur.