Paylaş
BAŞLIĞA bakıp da yine Ekonomik Mesih Kemal Derviş'ten söz ettiğimizi sanmayın sakın...Merak etmeyin sayın bakan Ankara'da yalnız kalsa da derviş misali kendisini yollara vurur, yaban ellerde arkadaş bulur...
Ankara'da tek başına bırakılan isim Yener Dinçmen'dir.
Yener Bey'i tanıyan zaten bilir, ama sadece ismini duyanlar için tek cümle ile özetlemek gerekirse...Yener Dinçmen devletin aydınlık yüzüdür.
Ama başına gelenlere bakın:
Türkbank skandalı nedeniyle Hazine Müsteşarlığı'ndan istifa etti...Etibank satışındaki imzası yüzünden hakkında soruşturma açıldı.
Türkbank pazarlığı Başbakanlık Konutu'nda yapıldı. Zaten skandal patlak verince Hazine Bakanı ile Başbakan düşürüldü, hükümet değişti.
Etibank satışına gelince...Bankayı satın alan iki işadamı da içeride, dahası hiyerarşi açısından Yener Bey'in amiri 6 siyasi, memuru altı bürokratın imzası var.
Ama Yener Bey Ankara'da tek başına...
* * *
Yener Bey neler gördü, geçirdi, bu badireyi de atlatır, suçu varsa cezasına katlanır...
Çünkü imzadan kaçmaz, imzasını savunmayı da bilir.
Ne var ki hükümetin tercihi bu değil. Önce ‘‘Bürokrat imza atmaktan korkuyor’’ diye propaganda yaptılar, ardından Meclis'ten memurların yargılamasını zorlaştıran yasa geçirdiler...
Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nu isyan ettirdiler:
‘‘Yüksek bürokratların imzadan kaçınmaları bu değişikliğe gerekçe olmaz. Bu kaçınma görevi ihmal suçunu oluşturur. Suç işleyenlerin korunması kabul edilemez. Türkiye'ye gerekli olan imzasını atan bu imzanın hesabını her zeminde verebilen bürokrattır.’’
Oysa imzasından korkan memura koruma...İmzasını savunan duayene soruşturma yolu açıldı. Helal olsun Ankara usulü adalete.
Zaten biliyorduk ama bir kez daha kanıtlandı ki; Devlete hizmet cezasız kalmaz.
* * *
Söze Kemal Derviş ile başladık, öyle nokta koyalım.
Yener Dinçmen'e ön soruşturma izni veren Kemal Derviş acaba Yenal Ansen'le ilgili imzasını neden geciktiriyor?
Korktuğu birisi mi var yoksa...
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Maalesef ekonomiye aylardır çekidüzen veremeyen, doların değeri tam oturmamış, üretim hepten unutan bir ülkede bir muhalefet (kapatılma davası her zaman başlarında bir kılıç gibi sallanan) partiyi kapatıp dikkatleri başka yöne kaydırsanız ne çıkar. Çare midir? Türkiye'nin dünyadaki konumunun ne hale geldiğine bakmazlar mı hiç?’’
(Cengiz CANER)
‘‘Sanırım A.B.D. bize sadece Kemal Derviş'i değil onunla birlikte kendi sistemini de ihraç etti. İki partili sistem: bir tarafta Kemal Derviş etrafında toplanan liberal sol, diğer tarafta Recep Tayyip Erdoğan etrafında toplanan liberal sağ. Sonuçlarının iyi mi kötü olacağını bilemiyorum ama bilmek istediğim şey bu halkın ne zaman dışarıdan herhangi bir müdahale olmadan kendi iradesiyle kendi kaderinde söz sahibi olabileceği, bu potansiyeli ne zaman harekete geçireceği.’’
(Emrah RAH ZARİFOĞLU)
‘‘Bazı siyasi ve aydınların söyledikleri doğrudur: ‘Parti kapatmak, demokrasi ayıbıdır.' Ancak ülkemizde kapanan, siyasi parti değildir; Anayasa Mahkemesi, suç örgütünün son halkasına kapama vermiştir. Yerinde, doğru ve gerekli bir karardır. Vatandaş olarak destekliyorum. Demokrasiyi araç yapıp, serpilip geliştikten sonra da ortadan kaldırmayı amaçlayan örgüt, bu amacından dolayı 'suç' işlemiştir ve haklı olarak 'suç örgütü' tanımlamasını almıştır. Çare ve çözüm: Demokrasinin vampirleri olan bu ve bu gibi suç örgütlerinin, ta başlarda, siyasi parti görünümünde ortaya çıkmalarına olanak tanımamaktır.’’
(A.Baki KARAKAOL)
Paylaş