Dört aydan kısa bir süre içinde Hakkári il sınırlarında patlayan 16 bombadan sonuncusunun hikáyesini, Şemdinli rezaletinin perde arkasını Hürriyet’in deneyimli habercileri Gülden Aydın ve Levent Arslan’dan öğrendiniz zaten.
Ama gözüken o ki, kimsenin gerçeğe merakı kalmadı.
Yeter ki ezber bozulmasın, propaganda malzemesi eksilmesin.
Devlet gölgesinde yolunu bulan çeteler, vatan-millet-Sakarya nutku attı.
Olan yine garip yöre halkına oldu.
* * *
Biliyoruz bu coğrafyada kimsenin hesaba, kitaba ve dahi rakama güveni yoktur. Ama yine de terörün gerçek hedefinin nasıl ıskalandığını sayısal analizle anlatmayı deneyelim:
15 Temmuz 2005 ile 8 Kasım 2005 tarihleri arasında Hakkári il sınırları içinde patlayan 16 bombanın 6’sı devlet binalarını ve güvenlik güçlerini hedef aldı.
Sadece bir tanesi örgüt propagandası olarak yorumlanabilecek bir eylem yerinin yakınında patladı. Kalan tam 9 patlamada siviller öldü, yaralandı, maddi zarar gördü.
Devlet 6 bombayla yılmaz, Hakkári’den kaçmaz.
PKK da tek bombayla terbiye edilemez, malum.
Peki halka kim neden zulmediyor, ne umuyor?
Dün öğle saatlerinde Hürriyet’i ziyaret eden Mehmet Ağar’ın tespiti önemli:
- Terör örgütü Hakkári’yi kurtarılmış bölge ilan etmeye çalışıyor. Böylece ileride uluslararası askeri müdahaleye zemin oluşturma niyetinde.
* * *
Güneydoğu’da gerçek zaten soğan gibi kat kat kabuğun altındadır.
Ama özellikle Hakkári kan ile rantın harman edildiği yerdir.
Bombaların sivil hedeflerinin dökümüne göz atalım:
Aynı işmerkezine iki bomba.
Bir diğer işmerkezine bomba.
Bir otobüse bomba.
Bir lokantaya bomba...
Akçeli işler söz konusu olunca failin eşkáli hakkında tahmin muhtelif olur.
Ne demek istediğimizi yedi yıl önce Yüksekova kitabının önsözüne yazdık:
‘...Kitabın adı, ‘Kod adı Yüksekova’ olarak seçildi. Çünkü Yüksekova aslında Susurluk’un anasıdır. Çeteler, korucular, itirafçılar Yüksekova’nın yüksek rantlı suç ilişkileri yüzünden doğdu, PKK bu coğrafyada boy attı, mali destek buldu. Devlet örgütü Yüksekova kahramanları ile tanışan, zorunlu olarak birlikte çalışan ve bazen baştan çıkan personeli nedeniyle kirlendi. İtiraf edeyim ki, bazen Türkiye haritasına bakarken sadece Güneydoğu’dan ibaret olduğu kábusuna kapılıyorum.’
* * *
Güneydoğu savaşı durdu, yine başladı.
Çetelerin kökü kurur gibi oldu, sonra yeniden hortladı.
O yüzden hükümet boşuna ‘Şemdinli’yi aydınlattık’ diye övünmesin.
Bataklık kurutulmadan sivrisinek mücadelesinin yararı yoktur.
Savaşın siyasi sorumluluğundan kaçmak mümkün değildir.