Paylaş
İran-Irak savaşında Türkiye'nin resmi politikası ‘‘aktif tarafsızlık’’ diye özetlendi. Bu politikanın ‘‘tarafsızlık’’ kısmı açıktı.
‘‘Aktif’’ sözcüğü ise savaşan tarafların, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını gözetmesi gerektiğini hatırlatmak amacıyla kullanıldı.
Türkiye böylece iki komşusunun savaşına ağırlığını serbestçe koyma imkânını buldu. Kimi zaman Irak'ı, bazen İran'ı aktif olarak destekledi.
* * *
Ama tarafsızlık politikasının üstadı İsviçre'dir. İki büyük dünya savaşını burnu kanamadan atlatan İsviçre'nin eline kimse su dökemez.
Aslında dökse fena olmazdı.
Belki ellerindeki Musevi kanını yıkama fırsatını bulurlardı.
Çünkü geçenlerde ABD'de açıklanan rapora göre, İsviçre Merkez Bankası, İkinci Dünya Savaşı süresince -hatta sonrasında- Nazi altınlarına yataklık etti. Üstelik bu altınların bir bölümünün toplama kamplarındaki zavallı Museviler'in sökülen dişlerinden geldiğini bile bile...
İsviçre Merkez Bankası, bugünkü değeri 2.6 milyar dolar olarak hesaplanan Nazi altınlarını Portekiz, İspanya, İsveç ve Türkiye'den yapılan silah alımlarının ödemesi amacıyla kullandı.
Tarafsız geçinen İsviçre, sadece Naziler'in başka ülkelerden silah alımlarına aracılık etmekle kalmadı.
Alman tank, savaş gemisi ve uçakları için hassas navigasyon aletleri üretti. Savaşan Almanya'ya yılda 2 milyar kwh elektrik enerjisi verdi. Naziler'in İsviçre demiryolu şebekesini asker sevkıyatı için kullanmasına göz yumdu. İsviçre'nin Almanlar'la işbirliği öyle gelişti ki, Müttefik Kuvvetler Başkomutanlığı 1943 sonlarında bu ülkeyi bombalamayı düşündü.
* * *
Savaştan sonra Nazi toplama kamplarında ölenlerin mirasçı ve yakınları, aile servetlerinin izini İsviçre bankalarında buldu... Ama ne çare ki o ünlü bankalar, üstüne yattıkları paraları geri ödemeye yanaşmadı.
1962 yılında tepkileri azaltmak için çok düşük bir ödeme yapıldı. Ardından mesele hukuk savaşına döndü.
Demokrat geçinen İsviçre, Musevi servetleriyle ilgili belgeleri ortadan kaldırmak isteyen bankasını polise ve Musevi cemaatine ihbar eden banka çalışanını önce işten attı, sonra sürgüne yolladı.
Bankacı, Musevi lobisinin çok etkili olduğu ABD Senatosu'nda özel bir komisyonda ifade verdi, ‘‘Schindler'in Listesi filmini izledikten sonra bu yolsuzluğa göz yumamazdım’’ dedi. ABD'de İsviçre mallarına boykot çağrısı yapıldı.
* * *
Gazetelerde okudunuz, İsviçre, Türkiye'nin bu ülkede imzalanan Lozan Anlaşması'nın yıldönümünde törene izin vermedi.
Türkiye'nin Zürih Başkonsolosluğu taşınacak bina bulamıyor.
İsviçre hükümeti yine tarafsız...
Bina sahipleri ile konsolosluk arasında tarafsızlık belki anlaşılır...
Ama ya terör örgütleri ile Türkiye arasında tarafsızlığa ne demeli?.. Çünkü İsviçre, Lozan törenine, ‘‘Kürt ve Ermeni tepkisini önleyemem’’ gerekçesiyle izin vermeyerek hangi tarafı tuttuğunu gösteriyor.
Uyuşturucu paralarını aklayan, Nazi altınına yataklık eden İsviçre...
Tarafsız İsviçre...
Türkiye aleyhine tarafsızlık için kimden kaç para alıyor acaba?
Fiyatını bilelim, belki aramızda para toplarız.
Paylaş