ANKARATABİİ ki bu cennet ülkenin sayısız sorunu var...
Ama başat giden iki tanesi akut hal aldı: Siyasi İslam ve siyasi ayrılıkçılık. (Mevcut durumda Kürtçülük.)
Diyelim ki Anayasa Mahkemesi AKP’yi kapattı, Başbakan’a siyasi yasak geldi.
Tayyip Erdoğan ve partisi Türkiye’nin siyasi haritasından silindi, gitti.
Siyasi İslam ve siyasi ayrılıkçı hareketlerin gücü artar mı, yoksa azalır mı?
Korkarım her iki soruya da tahmini yanıtım aynı: "Artar, aşırı uçlar güçlenir."
* * *
Refah Partisi nasıl çok hukukluysa... AKP de o ölçüde çok kutuplu siyaset izledi.
Büyük kentlerde çevreden merkeze yürüyen siyasetin öncülüğünü üstlendi. Siyaseten uçlarda yer alan talepleri sahipsiz bırakmadı ama ve lakin törpüledi.
Güneydoğu’da ise tam aksini gerçekleştirdi; merkezin ağırlığını siyasetin terk ettiği topraklara taşıdı.
Haydi, AKP’yi bu denklemden silelim...
Kışın kömür, erzak, sonbaharda oğluna sünnet bekleyen varoşlar hangi partiye emanet edilecek? Tokla açın bitişik atış mesafesinde yaşadığı İstanbul’un asayişi nasıl sağlanacak?
Diyarbakır’da 2009 yerel seçiminde DTP’nin karşısına hangi parti çıkacak?
CHP mi, yoksa MHP mi?
* * *
Demekki ortak akıl asla AKP’nin kapanmasını değil, ıslah olmasını bekliyor.
Ama bugüne kadar yaptıkları (Anayasa Mahkemesi’nin oybirliği ile kabul ettiği iddianamede sayılanlar) bir yana... Eğer "AKP’yi kapatmanın kesin yolu nedir?" diye sual ederseniz.
AKP’nin seçim sonrası MHP ile girdiği ittifaktan rahatsızlık duyanlar, TCK 301’in nihayet değişeceği müjdesini 2 nedenle hayra yordu:
1) Avrupa ile yakınlaşma. 2) MHP ile yol ayrımı ihtimali.
Gidişattan cesaret bulanlar, Almanya’daki "Büyük Koalisyon" tarzı umuda kapıldı. "AKP ile CHP el ele versinler, parti kapatma krizi önlensin" isteği dile düştü.
Deniz Baykal’ın haklı olarak "romantik talep" dediği bu önerinin içi daha iyi doldurulmalı.
Eğer kasıt yaklaşan ekonomik krizi durdurmaksa, çabaları nafile... Yok gerilimi düşürerek krizin şiddetini azaltmaksa sorumluluk muhalefetten çok iktidar partisine düşüyor. Ve AKP de krize körükle gitmenin partiye faturasının, kapatmadan bile yüksek olduğunu anladı.
* * *
Belki kafanız karıştı. Çünkü hem, "Aman AKP kapatılmasın"... Hem de, "Sakın Anayasa değişikliği ile kurtarmaya kalkmayın" karşıt tezlerini aynı yazıya sığdırmak zordu ama zorunluydu.
Peki önerdiğim sentez ne? Daha önce de yazdım:
Belli ki Anayasa Mahkemesi’nin türban değişikliği kararı (olumlu veya olumsuz) ülkenin kimyasını yine bozacak...(AKP’nin mutedil tonuna parazit karışacak mı?)
Ezcümle AKP kurtulmak istiyorsa, AKP’yi kurtarmayı isteyen varsa... Türban zemininde parlamento içi/dışı uzlaşma aramak şarttır. Anayasa Mahkemesi kararı ne çıkarsa çıksın... AKP türbanda bugüne kadar olan biteni yok saymalı. Diğer partiler de belirli bir takvim çerçevesinde türban sorununa çözüm sözü vermeli. Gerisinin "hayırlara vesile olacağını" düşünüyorum.