ANKARA BAŞBAKAN’ın on günlük ABD gezisinde çok sayıda ikili temas yapıldı, onlarca kritik dosyanın kapağı açıldı. Dolayısıyla toptancı yaklaşım yerine dosya özelinde analiz daha sağlıklı bilanço verir.
PKK, Irak’ta söz hakkı için elimizdeki tek kart
ÖNCE Başbakan ABD’de iken Irak ve PKK konusunda hangi gelişmeler yaşandı hatırlayalım.
Madde 1) ABD Kongresi, Irak’ın üçe (Kürt, Arap ve Şii olarak) bölünmesine yeşil ışık yakan tasarıyı kabul etti. Bu tasarı tabii ki bağlayıcı değil ama trendi yansıtıyor.
Madde 2) Başbakan’ın katıldığı uluslararası panelde Bill Clinton, Güneydoğu’yu "Kürt Bölgesi" diye etiketledi. Kuzey Irak ve Türkiye arasındaki sınır en azından zihinlerde kalktı.
Madde 3) Ankara’da Türkiye ve Irak arasında varılan "PKK’ya sıcak takip" uzlaşması Kürt vetosuna takıldı. Yani Bağdat’ın Kuzey Irak topraklarına karışamadığı kanıtlandı.
Madde 4) Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un ABD’ye dönük PKK sitemi bu ülkede yankı bulmadı. ABD’nin terörle ilgili özel temsilcisinden neredeyse aylardır ses çıkmıyor.
Başbakan Washington’da iken yönlendirici/belirleyici olamadığı başlıklara tekrar bakarsak;
1) ABD’nin Irak politikalarında Ankara’yı hiç umursamadığı anlaşılıyor.
2) Türkiye’nin "Irak’ın içişlerine karışıyorsunuz" ithamına uğramadan söz hakkı kullanabileceği tek konu, PKK teröründen ibaret kaldı.
Demek ki terör örgütü yaklaşan kışı fırsat bilerek sözde ateşkes ilan ederse, eylemi keserse... Türkiye’nin ABD başkanlık seçimi yılı gibi kritik süreçte Irak’taki son kartı da elden gidecek. Kısaca Irak ve PKK dosyalarında bilanço kayba işaret ediyor.
Musevi lobisi sadece soykırımın adını koymadı
TÜRKİYE sözde Ermeni soykırım tasarısına karşı her zaman Musevi lobisinden destek aldı. Ancak son birkaç aydır Musevi lobisinden farklı sesler duyuluyor. New York’ta Türkevi’nde Başbakan Tayyip Erdoğan ile buluşan Musevi cemaatinin yeni pozisyonu Türk tarafında şöyle algılandı:
Anadolu Ermenilerine karşı yakın tarihte soykırım uygulandı.
Ancak Türkiye-İsrail-ABD ilişkileri bunu söylememize şimdilik engel.
Demek ki bu dosyada da bilanço kazançtan çok kayba yakın.
Bilanço dışı
Sarkozy ile "anlaşamadığımızda anlaştık". Merkel’le işler daha iyi gitti.
ABD resti İran’la doğalgaz anlaşmasını durdurmaya yetmedi.
Kyoto Anlaşması’na ancak özel koşullarla imza konulacağı belli oldu.
Küresel krize karşın Türkiye’ye ekonomik güvenin şimdilik sürdüğü gözlendi.