Paylaş
BAŞLIKTAKİ rakam ne İMKB-100 endeksinde korkulan rakamdır, ne de Telekom'un yarısının satışından elde edilecek gelir tahminidir. 4422, Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası'nın numarasıdır.
4422, 30 Temmuz 1999 tarihinde çıktı. Yürürlükte kaldığı birbuçuk yıllık sürede kamuoyunun gündemini belirledi. Çete operasyonları, banka hortumları, hatta Beyaz Enerji davası hep bu yasaya göre yürüdü.
Yerleşik düzeni rahatsız etmesi kaçınılmazdı.
Nitekim Yargıtay Başsavcılığı tarafından hazırlanan taslağı hükümetin yangından mal kaçırırcasına sahiplenmesi boşuna değildir. Çünkü taslak, çete davalarının açılması konusunda yetkiyi başsavcılığa bırakıyor.
* * *
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Kanadoğlu'nun hazırladığı yasa taslağı hakkında şu bilgiyi veriyor:
Taslağa göre, 4422 sayılı yasa kapsamına giren suçlarda durum Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirilecek.
Yargıtay Başsavcılığı soruşturmaya veya davaya hangi DGM Savcılığı'nın yetkili olduğuna, soruşturmanın hangi DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nda birleştirilmesi gerektiğine karar verecek.
Davalar yine DGM'lerde, DGM cumhuriyet savcılarınca açılacak.
* * *
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı zaten son derece yetkili bir makam. Görevleri arasında, siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin dava açmak, Yüce Divan'da iddia makamında bulunmak ve bazı üst düzey memurlar hakkında soruşturma yürütmek de bulunuyor.
Dolayısıyla çetelerle mücadelede eşgüdümü bu makama bırakırken güven bunalımına düşmek yersiz olur.
Ne var ki teknik düzenlemenin zamanlaması tartışmaya açıktır.
Çünkü rutin bir rüşvet-yolsuzluk soruşturmasının iktidar ortağı partinin geleceğini tehdit edecek boyuta ulaştığı ortadadır. Hazretlerin Ankara DGM'de savcı seçtiği-beğenmediği, basın yoluyla alenen yargıya hakaret ettiği günlerde bu yetki devri acaba nasıl anlaşılır dersiniz?
* * *
Kişi karşısındakini kendisi gibi bilir. Yerleşik düzenin siyaseti, bürokrasiyi siyasallaştırdı, denetimi siyaset yoluyla engelledi.
Geriye kolluk güçleri ile yargı kaldı. Soruşturmaları ve iddianameleri iktidarlarına muhalefet saymaları hep bu yüzden.
Yoksa İstanbul Jandarma'nın son üç operasyonuna bakın: Beyaz Benzin, yani akaryakıt kaçakçılığı, Beyaz Ev, yani göçmen konutları yolsuzluğu ve Esenyurt Belediyesi operasyonu.
Elinizi vicdanınıza koyun da söyleyin, hangisi siyasi amaçlı?
Demek ki sadece yarası olan siyaseten gocunuyor.
Tıpkı Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un tarif ettiği gibi: ‘‘Ne zaman ki yargı siyasetin hoşlanmadığı bir karar verirse, yargıyla oynanmaya başlanır. Yargıya politika girdiği zaman adalet kirlenir...’’
Dileriz 4422 değişikliği tepki eseri değildir.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Sayın Derviş'i kimse tanımazken şu anda Türkiye'yi kendisine emanet ettik. Verdiği beyanatlar ki bunların çoğu siyasi iradenin de sonradan öğrendiği konular olmak üzere herkesi şaşırttı. Örneğin, 15 yasanın 15 günde çıkması veya bu şans kullanılamazsa Türkiye'nin bu günleri arayacağı gibi... Buradan benim çıkardığım sonuç şu: Sayın Derviş'i iktidar çağırmadı. IMF ve Dünya Bankası, Türkiye'ye yardım etmek istiyor fakat siyasilere güvenemediği için yardımı sağlamakta tereddüt ediyordu. Ekonominin başına Cottarelli getirilse Türkiye'de yer yerinden oynayacağı için ellerinin altında bulunan ve Türkiye'ye gönderildiğinde IMF ve Dünya Bankası adına görev yaptığı ileri sürülemeyecek ve Türklerin de bağımsızlıklarını koruduklarını hissettirecek olan bir kişi bulundu. Bu kişi Sayın Derviş'ti.’’ (Abdullah ŞENYURT, Antalya)
Paylaş