SON bir haftada Washington-Ankara mektup trafiği hızlandı.
Önce Başbakan Abdullah Gül, ABD Başkanı'na mektup yazdı. Yanıtı gecikmeden ve Abdullah Gül-Recep Tayyip Erdoğan ikilisi ile ABD Dışişleri Bakanı Powell'ın buluştuğu Davos Zirvesi öncesinde Ankara'ya ulaştı.
Mektupların ilginç zamanlaması belki içeriğe de ışık tutabilir.
Örneğin, Ankara'nın ABD'ye tanıdığı üslerde ve limanlarda 10 günlük keşif (site survey) izninin süresi 23 Ocak akşamı sona erdi. Başkan Bush'un ‘‘teşekkür’’ mektubu da aynı güne rastladı.
ABD 10 günlük keşif sonucunda Türkiye'deki üs ve limanlardan nasıl yararlanacağını saptadı, şimdi sıra savaş için gerekli tadilat ve inşaatta.
Dolayısıyla akıllara ‘‘Acaba Başkan Bush son mektubunda üs ve limanlarda öngördüğü değişiklik için Türk hükümetinden izin istedi mi?’’ sorusunun gelmesi doğal. Başbakanlık çevreleri bu soruya olumlu veya olumsuz, doğrudan yanıt vermiyor, sadece ‘‘Üs ve limanlarda gerekli hazırlık (site preparation) izni daha önce de istendi’’ bilgisini aktarıyor.
* * *
Keşif izninin ardından örneğin pistlerin uzatılması ve yığınak gibi talepleri geri çevirmenin zorluğu ortada. Üstelik ABD'ye ikinci iznin yetkili adresi keşif izni sürecindeki kadar açık değil.
İkinci aşama açısından hükümetin önünde iki seçenek bulunuyor: 1) Ya TBMM'ye gidecek, 2) Veya NATO çerçevesinde yetki kullanacak.
Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı bu iki seçeneğin yarar ve sakıncalarını tartışıyor:
Hükümet izin için Meclis yolunu seçerse kamuoyunda ‘‘Bu işin devamı gelecek’’ duygusuyla savaş paniğinin tetikleneceği kuşkusunu taşıyor.
Irak savaşı BM yerine NATO şemsiyesi altına taşınırsa, bu durumda hükümetin Meclis'ten izin almasına gerek yok. Ancak bu defa da hükümetin NATO ortağı İngiliz askerine ‘‘hayır’’ demesi imkánsız hale gelecek.
Birkaç gün önce Ankara'yı ziyaret eden İngiltere Genelkurmay Başkanı Sir Micheal Boyce'la birlikte savaş planlaması yapmayı reddeden Türk Genelkurmayı, NATO şemsiyesi seçeneği konusunda tereddüt yaşıyor.
* * *
Önümüzdeki hafta tabir yerindeyse dananın kuyruğu kopacak.
BM silah denetçilerinin raporu ile ABD'nin Saddam'ı devirme inadı arasındaki uyum ya da zıtlık savaşın formatını çizecek. Kritik haftayı daha iyi anlamanız açısından belirgin iki ekseni hatırlatırsak:
Türkiye, ABD'nin askeri taleplerini tek tek yerine getiriyor. ‘‘Asker pazarlığı’’ manşetleri gazetecilik merakı açısından cazip olsa da, basit mantık ‘‘bu işin biri de bini de bir’’ kuralına hükmediyor. En azından İstanbul sermayesi böyle düşünüyor olacak ki, hükümete ‘‘neden ABD safında yer almıyorsunuz?’’ diye çatmaktan vazgeçti.
Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'in İstanbul'daki açıklamalarından da anlaşılacağı üzere Fransa-Almanya ittifakının Irak politikası ABD'den çok farklı. Avrupa'nın savaş isteksizliği ABD ile çetin pazarlıkta Ankara'nın elini güçlendiriyor.