Tenis zor ama keyifli

AVUSTRALYA Açık maçlarını izlerken tenis sporunun ne kadar zor bir oyun olduğunu bir kez daha anladım.

Haberin Devamı

Maç süresince en ufak bir konsantrasyon bozukluğu veya odaklama sorunu yaşadığın anda, maçın gidişatı birden değişiveriyor. İşte tam bu noktada dünyanın en iyi tenisçileri bile rakiplerine o ana kadar üstünlük sağladıkları halde kaybetme telaşına girebiliyorlar, hatta beklenmedik şekilde yenilebiliyorlar.
Mesela kadınlarda dokuz numaralı seri başı Samantha Stosur kendi ülkesinde ve inanılmaz bir seyirci desteği ile, Çinli Jie Zheng karşısında son sette 5-2 ilerde olmasına rağmen maçı kaybetti. Veya Erkeklerde atletik ve dramatik maçlardan tanıdığımız Fransız Gael Monfils rakibi Tayvanlı Yen–Hsun Lu’ya karşı beşinci sette kendi lehine olan dört maç sayısında servisi ile üst üste dört çift hata yaptı.

Örnek çok

Karşılaşmayı yine de ecel terleri dökerek son anda kazandı. Tenis maçlarında dönüm noktaları olabilecek bunun gibi birçok örnek sayabiliriz. Esasen tenisin her seviyesinde oynanan maçlarda izahatı güç hatta; bazen imkânsız olan birçok iniş-çıkışlar izliyoruz ve fiilen kortta yaşıyoruz. Buda tenisi izleyen ve oynayan için bu sporu bir tutku haline getiriyor.
MELBOURNE bizden dokuz saat ilerde olduğu için Avustralya Açık maçlarını gece ikiden itibaren seyredebiliyoruz. Yılın ilk Grand Slam turnuvasının karşılaşmalarını Eurosport bir ve iki, her gün on iki saat, ve yedi ayrı korttan canlı yayın yaparak ekranlarımıza getiriyor.

Haberin Devamı

Tenisi biliyorlar...

Daha önceki yayınlarda genelde yabancı yorumcuların maç kritiklerini dinlerdim. Ancak artık bizimde yorumcu spikerlerimiz kaliteli, düzgün ve izlerken keyif veren sunum yapıyorlar. Emre Yazıcıol, Ali Kırçıl, Şevket Furkan Erbay, Caner Eler ve diğer spikerlerimiz kendilerini geliştirdiler. Bunun başlıca nedeni hepsinin İngilizce bilmesi ve aralarında bazıların da tenis oynuyor olmaları.

 

Yazarın Tüm Yazıları