Paylaş
İkinci adım diyorum çünkü biliyorsunuz ilk adım 2011 yılı başında yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜSİAD toplantısında gündeme getirdiği ancak 6 yıl içinde istenen sonucun alınamadığı bir girişimdi. Hatırlarsınız İsveç’ten prototipler getirilmiş ve TÜBİTAK tarafından üzerinde geliştirilmeye çalışılmıştı. Ancak beklenen ilerleme kaydedilemeyince Erdoğan, 24 Mayıs 2017 tarihli Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Kurulu’nda projeyi yapacak babayiğitleri bulma görevini Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu’na vermişti. Kasım başında da Beştepe’de hepinizin bildiği gibi Erdoğan tarafından Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TOBB koordinasyonunda projeyi gerçekleştirecek ‘Ortak Girişim Grubu’ yani 5 babayiğit açıklandı.
7 AYDA CEO ATANDI
Babayiğitler 7 ay önce belli oldu olmasına ama yerli bir marka yaratma hedefi ile çıkılan yolculukta, şirket kurma ve CEO atanması ancak 31 Mayıs’ta tamamlandı. Şirketin başına Alman Bosch’tan CEO olarak atanan Gürcan Karakaş’ın ise görevine 1 Eylül 2018 tarihi itibarıyla başlayacağı açıklandı. Yani yine bir bekleme süresine girmiş durumdayız.
1 Eylül’de görevine başlayacak Gürcan Karakaş, sorularıma şimdilik kısıtlı cevaplar verdi.
Evet Türkiye bu kez gerçekten yerli otomobil konusunda ciddi adımlar atıyor. Aracın elektrikli olmasını da başlı başına geleceği yakalamak adına önemli görüyorum. Ama sanki işleyiş biraz yavaş ilerliyor gibi... 5 babayiğit arasında gizlilik anlaşması yapıldığı için neler olduğuna ilişkin kimseden de bir bilgi alamıyoruz. Ama görünen o ki, babayiğitlerin açıklanması ile Karakaş’ın 1 Eylül’de görevine başlaması arasındaki süre 10 ayı geçecek.
İŞTE O SORULAR
Şimdi bu noktada Sayın Gürcan Karakaş’a da sorduğum ama henüz resmi olarak göreve başlamadığı için kısmi cevaplar aldığım kafamdaki soruları sıralamak istiyorum;
1- Yerli otomobil projesinin şirketleşmesi ve CEO atanması 7 ay sürdü. CEO kuşkusuz önemli ama daha da önemlisi atayacağınız ekip. Yani Ar-Ge, pazarlama ve üretim alanlarına uygun kişiler ne zaman atanacak?
2- Türkiye’de özellikle elektrikli otomobil konusunda deneyimli pek kimse yok, yani yetişmiş insan çok az. Bu yüzden kadronun önemli bir bölümü sizin gibi yurt dışından mı transfer edilecek?
3- CEO’nun 7 ayda bulunduğu düşünülürse, işi yapacak uzman kadroyu ne kadar sürede tamamlamayı düşünüyorsunuz?
4- Bu dar sürede prototipleri 2019 sonuna, seri üretimi ise 2021 yılına yetiştirebilecek misiniz?
5- Proje konusunda şimdiden ek süre almayı düşünüyor musunuz?
6- Uzun yıllar otomobil üretiminde değil dünyanın en büyük tedarik şirketlerinden birinde çalıştınız. Yani bu güne kadar komple otomobil üretiminde rol almadınız. Bunu bir dezavantaj olarak görüyor musunuz?
7- Bosch firması dizel motor konusunda uzman ve halen de bu konuda yeni çalışmalar yapıyor. Ama yerli otomobilin elektrikli olacağı açıklandı. Siz dizel tecrübenizi de kullanıp, yerli otomobile dizel motor koymayı da uygun görüyor musunuz, yoksa sadece elektrikli mi olacak?
8- Projede modeller, teknoloji ve ürün spesifikasyonları hakkında kafanızda bir düşünce var mı?
9- Bugün EV (elektrikli araç) alanında dünyada 3 kaynak var. Birincisi Amerika (Tesla) ikincisi Çin, üçüncüsü de Avrupalı OEM’ler (tedarikçiler). Sizce bunlardan destek almadan bu proje gerçekleşir mi?
10- Elon Musk’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi projenin desteği nereden alacağına ilişkin bir sinyal mi?
Bu vesileyle Gürcan Karakaş’a yeni görevinde başarılar diliyorum, umarım Türkiye’nin hayalini gerçekleştirir ve dünyada başarılı olur.
‘EVET, İŞİN KİLİT NOKTASI UZMAN EKİP’
GÜRCAN Karakaş, sorularıma detaylı cevapları resmen göreve başlayınca verebileceğini belirterek şunları söyledi: “31 Ağustos’a kadar Bosch’taki görevimin başındayım. Evet haklısınız, bu işin kilit noktalarından biri nitelikli uzman ve tecrübeli kişilerin projeye kazandırılarak ekibin kurulması. Uzman ekip konusunda babayiğitler hemfikir ve bu konu mevcut yol haritasının bir parçası. Ayrıca şu ana kadar kilit profilleri proje gurubu belirledi ve tarama aşamasına geçiyorlar. Bosch Grubu sadece bir tedarik şirketi değil, teknoloji geliştiren ve sektörde trendleri belirleyen bir gücü var. Ayrıca elektrikli otomobillerin güç ve batarya yönetimi sistemleri konusunda teknoloji lideri durumunda. Bahsettiğiniz 3 kaynağa mühendislik hizmeti veriyor. Bana gelince 28 yıllık tecrübemin 11 yılını içten yanmalı araçlarla geçirdim. Son 7 yıldır ise Bosch’un merkezinde elektrikli sürüş teknolojileri gelişiminde görev yapıyorum. Yani her iki tarafı da tanıyor olmam kanımca projemiz için zenginliktir.”
YALÇIN BAYER HERKESİ ATLATTI
HÜRRİYET yazarı Yalçın Bayer, yerli otomobilin CEO’sunu ilk yazarak herkesi atlatan gazeteci oldu. Bayer, 9 Nisan’da “İktidarın beş ortaklı yerli otomobilin CEO’luğuna Gürcan Karakaş’ın getirileceği konuşuluyor. Karakaş 2017’de Bosch’un Automotive Aftermarket’in Almanya merkezinde kıdemli başkan yardımcılığı görevini üstlenmişti. Almanya’da okudu ODTÜ Makinayı bitirdi. Hayırlı olsun.” diye bir tweet atmıştı. Bayer’in asistanı bu paylaşımı benimle de paylaştı. Ama doğrulatamadığım, daha doğrusu o tarihte henüz kesin olmadığı için gazeteye yazmadım. Başka gazeteler Bayer’den görüp ertesi gün haberleştirdiler. Ama sonuç olarak herkesi atlatan Yalçın Bayer oldu. Karakaş, benim sorularıma cevap vermedi ama belki Bayer’e ilk röportajı verir.
KONA, PORTEKİZ VE BREZİLYA’DA ‘KAUAİ’ OLDU
GEÇTİĞİMİZ günlerde bir okuyucum Hyundai’nin tüm dünyada satışa sunduğu kompakt SUV modeli ‘Kona’yla ilgili çok ilginç bir mesaj göndermiş. Bir ara Türkiye’de de üretilmesi gündeme gelen ‘Kona’nın tüm dünyada telaffuzu aynı okunduğu gibi. Hyundai’nin Hawaii’nin ünlü bölgesinden esinlenerek koyduğu ‘Kona’ bir tek Portekizce’de çok farklı bir anlama geliyormuş. Yani ‘Cona’ diye yazılıp ‘Kona’ diye okunan, kadın cinsel organı için kullanılan argo bir kelimeymiş. Sonuçta Portekizcenin, Afrika ve bazı eski koloniler yanında, Brezilya’da da resmi dil olduğunu hesaba katarsak, bu kelimenin yarattığı komik durumu siz de takdir edersiniz. Bu durumu Hyundai yetkililerine sorunca ‘Kona’yı bu yüzden Portekiz ve diğer aynı dilin kullanıldığı ülkelere ‘Kauai’ (Hawaii’de bir ada) ismiyle sattıklarını öğrendim.
Eskiden Toyota’nın MR2 isimli modelinde de benzer bir problem vardı. Fransa’da MR2 diye satamıyorlardı çünkü okunuşu ‘Merdö’ gibi oluyordu. ‘Merde’ de Fransızcada ‘insan dışkısı’ anlamına gelen argo bir kelimeydi. Bunun gibi aslında bir çok örnek var.
HERKES HURDA TEŞVİKİNİ BEKLİYOR
27 Mart 2018’de kanunlaşan ‘torba yasa’ içinde yer alan “hurda teşviki” 19 Mayıs’ta Bakanlar Kurulu kararıyla Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ancak 16 gün önce yürürlüğe girmesine rağmen ‘uygulama yönetmeliği’ çıkmadığı için teşvik hâlâ devrede değil, yani henüz kimse yararlanamıyor. Otomotiv sektörü tüm hazırlıklarını yapmasına rağmen uygulamanın belli olmamasından dolayı beklemeye devam ederken, bu haktan yararlanmak isteyen tüketiciler ise gittikleri bayilerden eli boş dönüyor. Geçen hafta hem hurriyet.com.tr’de hem de sosyal medyada yazdım ama henüz uygulama tarihine ilişkin resmi bir açıklama ne bana ne otomotiv sektörüne yapılmadı. Bu konuda okuyucular sürekli mesaj atıyorlar. Umarım uygulama bu hafta içinde çıkar.
Ama artan kurları ve yükselen hurda fiyatları görünce bu teşvikin pek de sektörün ve tüketicilerin beklentisini karşılamayacağını söyleyebilirim.
Paylaş