Paylaş
İsmail Göncüoğlu isimli bu sanayici, TOGG’un (Türkiye’nin Otomobil Girişim Grubu) CEO’su Gürcan Karakaş’ın sunum yaptığı TAYSAD toplantısında da yer almış. Yani kendisi aynı zamanda TAYSAD üyesi bir KOBİ. Göncüoğlu, tüm paydaşlar gibi yerli otomobil için topyekün seferberlik yapılması gerektiğini belirterek, “Bu konuda herkes mutabık. Gürcan beyle TAYSAD toplantısında konuşulan seviyeyi özetlemek gerekirse, projenin tasarım ve endüstriyel haklarının yüzde 100’ünün milli olması, baştan en yüksek oranda yerli katma değer üretilmesi, alt sistemlerin yerli üreticilere sahiplendirilmesi ve ithal girdilerin azami ilk 100 bin araçtan sonra yüzde 100 yerlileştirmesi olarak sıralayabilirim” yorumunu yaptı. Göncüoğlu, topyekün yaklaşımda eksik olan ve henüz gündeme gelmeyen konuları ise şöyle sıraladı:
Yerli otomobilin başarısı, ölçek oluşturulmasını gerektiriyor. Hem içeride hem dışarıda ithal araçlarla rekabet edecek ölçek olmalı. Bu da 5 farklı versiyonda yılda 500 bin adet üretimle sürdürülebilir olur.
İlk günden yurt dışı piyasalarda ihracat stratejileri, CKD montaj ve ortaklık dahil ortaklarının belirlenmesi gerekir. Çünkü yurtiçi bu üretimin yüzde 20’si karşılar. Demek ki yerli otomobili üretimini 5 ülke ile paylaşmak gerek.
İlk günden montaj hatlarının yatırım mallarının tasarım ve üretiminin yerlileştirme projelerinin sahiplendirilmesi gerekir.
Yerli Otomobil Fabrikası yatırımında kullanılacak yatırım mallarının/özel makinelerin ithali yerine yerli ürün tercih edilmelidir. (Yüzde 95’i ithal şu an)
Yatırım mallarının yerlileştirilmesinde halen Türkiye de kurulu tesislerde bulunan en ileri teknoloji referans hedef alınarak ürünler sahiplendirilmelidir.
Yatırım mallarında Türkiye de bulunmayan ürünlere ihtiyaç olması durumunda, ürün alımı yerine teknoloji transferi yöntemi uygulanmalıdır.
Yerli Otomobil Fabrikası’nda yatırım malları yerli katma değeri
en az yüzde 50 olarak hedef alınmalıdır.”
Söyledikleri gerçekten önemli, Türkiye’nin otomobili projesinin kârlı olması için küresel başarı da sağlaması gerekiyor. 5 babayiğit ki bunlara artık hissedar veya yatırımcı demek daha doğru, ekonomik dalgalanmanın yaşandığı bir ortamda büyük bir riske girdiler. Yerli otomobil projesi eğer doğru adımlar atılırsa Türkiye’yi sanayide, yerlileşmede ve teknoloji dönüşümünde sınıf atlatabilir. Çünkü dünyada otomotiv sanayi yeni bir sürece giriyor. İçten yanmalı motora sahip araçlar yerini elektrikli ve hidrojenli otomobillere bırakıyor. Otonom yani sürücüsüz otomobiller geliyor. Bu konuda elimizi çabuk tutar fırsatları değerlendirirsek, sadece otomotiv sanayi değil, Türkiye’de bir çok sektör çok hızla kendini geliştirir.
100 GÜNLÜK PROGRAMDA YOK
KONU yerli otomobilden açılmışken, okuyuculardan bu projenin seçim yatırımı olduğuna dair bir çok mesaj aldığımı da söylemek zorundayım. Aslında bunu son 7 yıldır yerli otomobil projesinin hep seçim dönemlerinde gündeme gelmesinden yola çıkarak söylüyorlar. Evet geçtiğimiz Kasım 2017’e kadar bu proje her seçim döneminde hükümet tarafından dile getirildi ve bu noktada bildiğiniz bazı prototipler de ortaya çıktı. Ama son 1 yıldır iş çok ciddi bir seviyede ilerliyor. Türkiye’nin 5 büyük şirketi ortak oldu, ardından şirket kuruldu. TOBB yüzde 5 hissedar olarak taşın altına elini koydu ve uzman isimler projeye dahil edildi. Yani artık iş Cumhurbaşkanlığı himayesinde özel sektör tarafından yürütülüyor. Zaten seçim yatırımı olsa, yaklaşan yerel seçimler öncesinde Cumhurbaşkanlığının icraat programına girerdi. Bakıyorum ne birinci 100 günlük programda ne de geçtiğimiz günlerde açıklanan ikinci 100 günlük programda ‘Türkiye’nin otomobili’ projesi yok. Bu kez iş ciddi arkadaşlar. Umarım bu sessizliğin ardından dünyadaki örneklerinin önünde yeni nesil bir model ailesiyle karşılaşırız.
VOLKSWAGEN NEDEN VAZGEÇTİ?
GEÇTİĞİMİZ hafta ‘21 yıl sonra yeni yatırım gelecek mi?’ başlığıyla Volkswagen’in Türkiye’de yeni fabrika kurup kurmayacağına ilişkin bir yazı yazdım. Bunun sebebi Alman haber sitesi Automobilwoche bundan 10 gün önce yayınladığı bir haberde, “VW yatırımı Türkiye’ye yapacak. Çünkü Türkiye gerek iş gücü, gerek know-how, gerekse gelişmiş tedarik sanayi açısısından öne çıkıyor” iddiasında bulundu. Hatta sitenin yayın yönetmeni, “Volkswagen Türkiye’de fabrika yatırımı yapacak?” diyerek Türkçe tweet bile attı. Ama bu iddiayı ne VW ne de diğer yetkililer doğrulamadı. Hatta işleri biraz karıştırdığını da öğrendim. Bu gelişmeler üzerine geçtiğimiz hafta Alman haber ajansı DPA, yeni bir haber yayınladı ve VW’nin yeni fabrika yatırımı için nihai kararını Kasım 2019’da vereceğini açıkladı. Haberdeki en önemli kısım ise Volkswagen eğer yeni fabrikayı kurarsa ki kurmama ihtimalinin de yüksek olduğu belirtiliyor, adaylar Romanya ve Bulgaristan olarak sıralanmış. Yani Türkiye ne oldu da bir hafta içinde favoriyken, hatta ‘kesin’ denirken adaylıktan bile çıkarıldı. Yakında işin rengi belli olur.
Paylaş