Yabancılar tecrübe kazanıyor yönetimde Türk tercih ediliyor

GEÇTİĞİMİZ hafta General Motors Türkiye'nin yönetiminde değişiklikler oldu.

Opel, Chevrolet ve Saab markalarının Türkiye'de satış ve pazarlamasını yapan şirketin 4 yıldır Genel Müdürlüğünü yapan İsviçreli Peter Fahrni koltuğunu Özcan Keklik'e bıraktı. Böylece Opel Türkiye ve daha sonra GM Türkiye olarak yeniden yapılanan şirketin Genel Müdürlüğüne ilk kez bir Türk getirilmiş oldu.

6 YABANCI YÖNETİCİ KALDI

Opel merkezine Avrupa Perakende Ağı Geliştirme Direktörü olarak atanan Peter Fahrni'nin görevini Keklik'e devretmesinin ardından, Türkiye'deki otomotiv şirketlerinden görev yapan yabancılar aklıma geldi. Bugün, otomotiv firmalarının başında görev yapan sadece 6 tane yabancı yönetici kalmış durumda. Tofaş'ın CEO'su Alfredo Altavilla, Peugeot Türkiye Genel Müdürü Yann Carnoy, Honda'nın Genel Müdürü Katsumi Sawai, Nissan Genel Müdürü Nobuhiro Yoshida, Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Göran Larsson ve Mercedes-Benz Türkiye Başkanı Jürgen Ziegler. Bu yöneticilerin dışındaki diğer tüm otomobil markaları Türk yöneticilerine teslim.

Sebebi açık. Türkiye gibi 3-4 yılda bir kriz yaşanan, pazarın sürekli değiştiği, hedeflerin sürekli revize edildiği bir ülkede çalışmak bir yabancı için oldukça zor. Bugün dünyanın hiç bir ülkesi Türkiye kadar istikrarsız değil. Her şey iyi giderken, ertesi gün bir uyanıyorsunuz, sektör tepetaklak olmuş. Yabancıların hiç alışık olmadığı bu durum, yönetim anlayışında bir çok problem yaratıyor. Türk yöneticiler, her türlü ortama alışık olduğu için kısa sürede bir b planını devreye sokarken, yabancılar daha temkinli davranıp, karar sürecini uzatabiliyor. Bu da yabancıları Türk yöneticiler karşısında daha dezavantajlı hale getiriyor.

TÜRKİYE TECRÜBESİ ÇOK ÖNEMLİ

Ama diğer taraftan, Türkiye tecrübesine sahip bir yabancı ise çok rahatlıkla dünyanın her yerinde büyük başarılar elde edebiliyor. Bunun örneklerini geçmişte çok gördük. Türkiye'de yöneticilik yaptıktan sonra, uluslararası pozisyonlara getirilen bir çok yönetici var. Hemen aklıma Mark Schulz geliyor. Türkiye'de Ford Otosan'ın Genel Müdürü olarak görev yapan Schulz, bugün Ford Motor Company'nin Başkan Yardımcısı. Schulz gibi daha bir çok örnek var. Bu bile başlı başına bir yazı konusu.

Bu bağlamda GM'in Türkiye'nin başına bir Türk yöneticiyi getirmesi bana göre anlamlı. Peter Fahrni, kriz döneminde şirketi devralmış ve bu dönem içinde bünyesinde 3 markayı barındıran bir şirketi yaratmıştı. GM Avrupa şimdi Peter Fahrni'nin bu tecrübelerini Avrupa'da kullanmak istiyor. Türkiye'de ise diğer firmaların Türk yöneticilerine karşılık Özcan Keklik'le rekabet etmek istiyor. Sonuçları hep birlikte göreceğiz.

Dalga zammını başka kimler geri alacak

Geçtiğimiz hafta Subaru'nun 2007 modellerinde yüzde 7'ye varan indirime gitmesiyle otomotivde dalga zammının geri alınmaya başladığını yazmıştık. Döviz kurunda yüzde 30'u aşan artışla Haziran ve Temmuz aylarında fiyatlarına zam yapmak zorunda kalan otomotiv şirketlerinin, şimdi bu zammı döviz kurunun yeniden gerilemesiyle geri alıp almayacağı konuşuluyor. Subaru, fitili ateşledi. Şimdi gözler diğer firmaların üzerinde. Bekleyip göreceğiz. Ama son 2-3 yıldır fiyatlarda zam yerine sürekli indirime giden şirketlerin, çok da fazla indirime yanaşmayacağını düşünmüyorum.

17 yıl önce çay taşıdığı şirketin tepesine çıktı

GM Türkiye'nin yeni Genel Müdürü Özcan Keklik'le ilk tanışmam 2002 yılında Cenevre fuarında oldu. Keklik, o dönem GM'in bünyesinde yer alan Chevrolet ve Cadillac'ın tüm Avrupa faaliyetlerinden sorumluydu. 2001 yılında bu göreve getirilen Keklik, 1999 yılından 2003 yılına kadar Opel'in yurtdışı operasyonlarında görev aldı.

Boğaziçi Üniversitesi Makina Mühendisliği mezunu Keklik, üniversiteden sonra 1989 yılında Opel Türkiye'nin en alt seviyesinde göreve başlamış. "O dönemde çay bile taşıdım" diyen Keklik, 1998 yılına kadar Opel Türkiye'nin pazarlama bünyesinde bir çok görevde yer aldı. 1995-98 yılları arasında Opel Türkiye'nin pazarlama müdürü olan Keklik, ardından Opel Vectra ve Omega'nın Doğu Avrupa'dan sorumlu ürün müdürlüğüne getirildi. Keklik, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan ve Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgede önemli gelişmeler kaydedince GM'in dikkatini çekti.

2001 yılına gelindiğinde GM, Amerikan markaları Chevrolet ve Cadillac'ın Avrupa'da gelişmesi için bir yeniden yapılanma ve genişleme planı oluşturdu. Bu plan dahilinde Keklik'i her iki markanın da tüm Avrupa'daki gelişmelerinden sorumlu bir pozisyona getirdiler. Türkiye'de Opel, Chevrolet'in gelmesiyle birlikte GM Türkiye olarak yeniden yapılanınca, Özcan Keklik sessiz sedasız Türkiye'ye geri döndü. Peter Fahrni, Opel, Chevrolet ve Saab'ı bünyesinden bulunduran şirketin Genel Müdürü olurken, Keklik Opel'den sorumlu satış ve pazarlama müdürü oldu. Aslında daha 2003 yılında GM'in Keklik'i tekrar Türkiye'ye göndererek, bugünkü yönetim değişikliğine kararlaştırdığı anlaşılıyor.

Bu arada Özcan Keklik'in 2002 yılında tayinleriyle ilgili ilginç tespitini de aktarmakta fayda var; "İlk çocuğum Prag'a tayin olduğumda doğdu. İkincisi ise Prag'da, Chevrolet ve Cadillac'ın başına getirildiğim belli olunca doğdu. Her tayinimde çocuğumun olması benim uğurum oldu."

Özcan Keklik'e yeni görevinde başarılar dilerim.

Dostlarımdan ve dişçimden vazgeçmem

Opel merkezine Avrupa Perakende Ağı Geliştirme Direktörü olarak atanan Peter Fahrni ile Mayıs ayında, İsviçre'de doğduğu bölgede uzun uzun konuşma fırsatım olmuştu. O konuşma sırasında kendisine Türkiye'de daha ne kadar kalıp kalmayacağını sorduğumda, "Ben Türkiye'yi çok seviyorum ve kalmak istiyorum" demişti. Daha sonra İstanbul'da ev almak istediğini belirterek Türkiye'ye olan bağlılığını dile getirmişti.

Gerçekten de Fahrni, Türkiye'ye çok bağlanan ve kendisini, "İsviçre pasaportlu bir Türk" olarak tanımlayan bir yöneticiydi. Eşi kısa sürede çok iyi derecede Türkçe öğrenerek tam bir Türkiye aşığı olmuş, iki huski cinsi köpekleriyle İzmir'deki evlerinde çok güzel dostluklar kurmuşlardı.

Şimdi Fahrni ailesi için yeni bir dönem başlıyor. Eylül ayında Almanya'da yeni görevine başlayacak Fahrni'nin Türkiye'yi çok arayacağı kesin. Yeni görevi kariyeri için önemli olabilir ama ben Fahrni'nin Türkiye'de daha uzun süre kalmak istediğini tahmin ediyorum. Zaten, yeni görevinin açıklanmasının ardından, "Dostlarım ve dişçim için sık sık Türkiye'ye geleceğim" yorumu da bunun bir göstergesi. Fahrni'ye de yeni görevinde ve yaşamında başarılar.

Dizel mi yoksa benzinli mi almalı

'Dizel mi benzinli mi otomobil alayım?". Bu soru son günlerde çok sık sorulmaya başlandı. Hem okuyucular hem de çevremdeki insanlar merak ediyor. Akaryakıt fiyatlarındaki artışa bağlı olarak 'dizel' son yılların gözdesi oldu. Rakamlar bunu ortaya koyuyor. 2004 yılında Türkiye'de satılan her 100 otomobilden 22'si dizelken, 2005 yılında bu oran 40'a çıktı. Bu yılda bu oranın 45 seviyelerine çıkması gerekiyor. Sebebi açık, dizel araçlar benzinlilere göre ortalama yüzde 30 tasarruf sağlıyor. Bununla birlikte dizel yakıt, kurşunsuz benzine göre yüzde 25 daha ucuz.

Ancak çok yol kat etmeyen sürücüler için hem yüksek bakım masrafları hem de alırken benzinliye göre ödedikleri daha yüksek fiyat nedeniyle dizel araçların, benzinli araçlara göre maliyetlerinin yükseldiği de ortada. Bir çok uzman dizel araçların belirtildiği gibi yakıtta fazla bir tasarruf sağlamadığını, yılda 30-35 bin kilometre yapanlara dizel araç almalarını öneriyor. Aksi taktirde bu araçlar bakım maliyetleri nedeniyle daha pahalıya mal olabiliyor. Bu yüzden aynı silindir ve motor hacminde olup da yılda 10-15 bin kilometre yapan vatandaşlar için benzinli araçların daha avantajlı olduğu kaydediliyor.

Bugün benzinli araca göre dizel araçlarda yağ değişimi daha fazla. Dizel araçlarda 7 bin 500 veya 10 bin kilometrelerde yağ değişiminin mutlaka yapılması gerekiyor. Benzinli araçlarda ise yağ değişimi 15 bin ve 20 bin kilometrelerde yapılıyor. Benzinli araç bir kez yağ ve filtre değişimi için servise giderken dizel araçlar iki kez gitmek durumunda kalıyor. Dizel araç sahiplerinin euro dizel yerine kükürt oranı yüksek olan motorini kullanmaları halinde pompa ve enjektörlerinin kısa sürede kullanılmaz hale geldiği de ortada.

Diğer taraftan garanti kapsamı dışında olan pompa ve enjektör arızaları normal dizel araçlarda 1000 YTL, lüks olanlarda ise 5-6 bin YTL’ye kadar çıkabiliyor. Benzinli araçlarda ise bu rakam 200-300 YTL civarında. Sonuçta ilk başta ’biraz fazla para verip yakıtta bunu telafi ederim’ diyenler, aracın garantisi bittikten sonra olası arızalarda yapacakları masrafları düşünürlerse zararlı çıkabilirler. Bu nedenle dizel araç satın almadan önce reel maliyet hesaplamasının çok iyi yapılması gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları