Türkiye, 1.2 milyar Euro’luk yatırım için kullanıldı mı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Son günlerde gündemi en çok meşgul eden konuların başında Hyundai’nin 1.2 milyar Euro’luk yatırımı geliyor. Her ne kadar geçtiğimiz hafta bu işin artık bittiğini seçimin Çek Cumhuriyeti’nden yana kullanıldığını yazsam da bazıları ısrarla hala kararın verilmediğini kaydediyor.
Bu işin bittiğini birinci ağızdan duyduğum için bu tip haberler biraz tuhafıma gidiyor. Kuşkusuz 1.2 milyar Euro Türkiye adına büyük kayıp, ama hükümetin ısrarlı olmayan tutumuyla zaten bunun bu şekilde gerçekleşmesi sürpriz olmadı.
Dev yatırımın Çek Cumhuriyeti’ne kaçması uluslararası yatırımlar adına Türkiye’ye zarar vereceği gün gibi aşikar. Bu konudaki görüşlerimi aktarmadan önce yatırımın kaçması ile ilgili haberin nasıl geliştiğini biraz anlatmak istiyorum. Çünkü açıkçası hala kafalarda soru işaretleri var gibi.
Malum bayramlarda herkes tatil yaparken biz gazeteciler nöbetleşe çalışmaya devam ederiz. Ben bu bayramda, arife ve ilk gün izin yapanlardandım. Daha sonraki günlerde görevimin başındaydım. Perşembe günü gündemdeki haberleri incelerken, Kore-Türk Karma Parlementosu’nun Kore kanadı Başkanı Shim Jae Duck’un Yalova’yı ziyaret ettiğini ve Hyundai yatırımı için destek olacağı haberini okudum. İşte bu haberin ardından hemen Hyundai’nin Türkiye’deki üst düzey bir yetkilisini aradım. Bu yetkilinin yurtdışında tatilde olduğunu söylemesiyle yatırımın durumu hakkında kafamda şimşekler çaktı. Kendisine Türk hükümetinin Hyundai’nin beklediği teklifi sunup sunmadığını ve şu anki durumun ne olduğunu sorduğumda aldığım cevap enteresandı: "Ayağımıza kadar gelen fırsatı kaçırıyoruz." Hemen atladım ’Yatırım kaçtı mı demek istiyorsunuz". Bunun üzerine "Şu an için böyle bir şeyi ben söyleyemem, ama hükümetin teklifinde mevcut yatırımlara verilen ne varsa o var."
SİZ HANGİ ÜLKEYİ SEÇERDİNİZ
İşte bu açıklama teklif mektubunun Hyundai’ye hiç bir ayrıcalık tanımadığını ortaya koyuyordu. "Hiç mi cazip bir şey yok" diye ısrar edince, karşımdaki yetkili, "Mektuba bazı illerin sundukları teklifleri de eklemişler. Bunun dışında bir şey yok" cevabını verdi ve ekledi: "Böyle bir durumda siz olsaydınız hangi ülkeyi seçerdiniz."
Yetkili kişi bana isminin kullanılmamasını ve mümkünse haberi de bekletmemi söyledi. Ben de kendisine teşekkür ettim ve telefonu kapattım. Daha sonra internette tarama yaparken karşıma Korea Times’de yer alan bir haber çıktı. Haberde Çek heyetinin Kore’yi ziyaret ettiği ve nihai anlaşmanın imzalanacağı yer alıyordu. Bunun üzerine tekrar yetkiliyi aradım ve haberi anlattım. O da "Tamam kaçtı diyebilirsin" dedi. Bunun üzerine geçen Cuma günü gazetede yayınlanan haber ortaya çıkmış oldu. Yatırım kaçtı mı kaçmadı mı artık yorum sizin.
TÜRKİYE’NİN ADI GEÇMİYOR
Hyundai yatırımının tartışılan diğer bir boyutu ise Türkiye’nin kullanılıp kullanılmadığı yönünde. Yaptığım araştırmada, bu kadar gündemde yer almasına rağmen uluslararası basında Türkiye’nin aday ülkeler arasında bile adının geçmemesi ilginç. Tüm haberler yatırımın Çek Cumhuriyeti’ne yapılacağı yönünde. Sadece bir kaçında aday ülke olarak Polonya yer alıyor. İşte bu durum zaten Türkiye’nin hiç bir zaman aday olmadığı sadece çek Cumhuriyeti’nden daha fazla şey koparmak için kullanıldığı şüphesini akıllara getiriyor.
Bu soru işaretleri sadece bize değil, uluslararası basına da yansımış durumda. Hyundai yatırımıyla ilgili ilk haberi veren Automotive News Europe’nin yetkilileri, "Koreliler yatırımı nereye yapacaklarını baştan beri biliyorlar. Bu konuda karar vermişler. Ama anlaşmayı yapmadan önce en iyi teklifi almak için görüşmelere devam ediyorlar" yorumunu yapıyor.
Evet, bana göre de Türkiye’ye yatırım yapmayı baştan beri düşünmüyorlardı. Ne zaman ki Türkiye aday ülke olarak yatırım planının içine girdi ve Türkiye’de önemli gündem maddesi oldu, Çek Cumhuriyeti’nin sundukları Hyundai’nin isteği doğrultusunda arttı. Çekler tüm engelleri aştılar ve hükümet düzeyinde çok ciddi lobi faaliyetleri yürüttüler. Kuşkusuz bunlar çoğumuzun kafasındaki soru işaretleri. Umarım gerçek bu değildir.
YENİ YATIRIM GELMİYOR
Hyundai’nin 1.2 milyar Euro’luk yatırımının Türkiye’ye gelmemesi Türk otomotiv sektörü için tabii ki büyük bir kayıp. Böyle bir yatırımla Türk otomotivi yepyeni bir sayfa açacak, uluslararası piyasalara da "Bakın yeni ve dev yatırımlar Türkiye’ye geliyor" mesajı verecekti. Ama olmadı.
Bugün Türkiye’deki otomotiv fabrikalarına baktığımızda hepsinin 90’lı yıllarda kurulduğunu veya büyüdüğünü görüyoruz. Türkiye’de üretilen araçların çoğu bu yıllarda temelleri atılan fabrikalarda üretiliyor. Son dönemde Türk otomotiv sektörü adına yapılan tüm yatırımlarda mevcut fabrikalara yapılıyor. Bu yatırımların dışında son yıllarda Türkiye’ye gelen yeni bir otomotiv yatırımı yok. Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı ve Ford Otosan Genel Müdürü Turgay Durak, Türkiye’nin son dönemde 4 büyük yatırımı kaçırdığını söylüyor. Hyundai yatırımıyla bu sayı artarak devam ediyor. Durum böyle olunca Türkiye, mevcut fabrikalar ve bu fabrikalarda üretilen katma değeri yüksek olmayan modellerle devam etmek durumunda. Yeni yatırımlar gelmiyor. Eğer Hyundai yatırımı gelseydi, hem bu diğer firmalar için önemli bir mesaj hem de Türk otomotivi için taze kan olacaktı.
Ferrari için el sıkışıp akşam ’eş’ fırçası yiyorlar
Geçtiğimiz günlerde bir toplantı sırasında Ferrari ve Maserati markalarının Türkiye distribütörü Fer-Mas’ın Genel Müdürü Orhan Ülgür’le sohbet ettim. Ülgür’ün Türkiye’deki Ferrari satışlarıyla ilgili verdiği bilgiler oldukça ilginçti. Türkiye’de daha önce yılda 6-7 olan Ferrari satışını 14’e çıkardıklarını söyleyen Ülgür, "Bu sayı çok rahatlıkla 3-4 katına çıkabilir. Ancak Ferrari almak isteyen erkeklerin eşleri bunun gerçekleşmemesinde en büyük etken" diye konuşuyor.
KİMSE PEŞİNİ BIRAKMAZ
’Nasıl yani diye şaşkınlığımı belirttiğimde’"Adamın parası var ve hayalindeki bu aracı almak istiyor. Her konuda el sıkışıyoruz, ancak ertesi gün almaktan vazgeçtiğini söylüyor. Sebebi ise akşam eve gittiği zaman izin vermeyen eşi" cevabını veriyor. Evet, kimse kocasının böyle dikkat çekici bir otomobili kullanmasını istemiyor. Bunun üzerine aynı soruyu ben eşime sorduğumda, "Ben de istemem" cevabını alıyorum. Peki ’Neden’ dediğimde, "Çünkü çok dikkat çekiyor. Sen ne kadar uslu dursan da böyle bir otomobilin içinde seni gören bazı kadınlar uslu durmayabilir" yorumunu yapıyor.
İşte Ferrari böyle bir marka. Adamlar dünyanın en iyi spor otomobilini yapıyorlar, paranız da var, ama eşiniz buna izin vermiyor. Minik bir dedikodu. Otomobil tutkusunu yıllardır bildiğimiz Sabah’ın Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’nın da aynı konudan muzdarip olduğunu söylüyorlar. Ferrari almak istemiş, ama onun da eşinden izin çıkmamış.
Ülgür, Türkiye’de Ferrari ve Maserati alabilecek 300 kişilik bir potansiyel müşterinin şu an için hazır olduğunu ifade ederek, "Ancak eşlerin dışında çekingenlik de alım konusunda etkiliyor" diye konuşuyor. Çekingenlikten kastı ise bir çok potansiyel müşterinin Ferrari’yi kullanamayacaklarını düşünmesiymiş. Otomobil çok güçlü ve pahalı olunca ’Ben böyle bir otomobil kullanamam’ diye düşünenlerin sayısı fazlaymış.
Ülgür, Türkiye’de Ferrari kullanan kadın sürücü olmamasının da bunun önemli bir göstergesi olduğunu kaydediyor. Ama tam o sırada biri araya girerek, İstanbul’da bir kadın sürücünün olduğunu söylüyor.
MALİYE KORKUSU ETKİLİ
"Peki bu konuda bir şey yapıyor musunuz" diye sorduğumda Ülgür, "Evet yapmaya başladık. Önce bu çekingenliklerini atmak için araçları kendilerine anlatıyoruz ve test ettiriyoruz. Test ettikten sonra birçoğu kullanabileceğine inanıyor" diyerek ekliyor: "Kendi eşim bile ’ben kullanamam’ diyordu. Ben de kendisini araca oturtup ’kullan’ dedim. Önce tereddüt etti, ama sonra ’Evet kullanımı çok kolaymış’ dedi"
Sonuçta Ülgür’ün Ferrari satışlarıyla ilgili bu söyledikleri doğru. Ama Türkiye’de Ferrari veya diğer lüks otomobil satışlarının önünün tıkayan en önemli etken kuşkusuz Maliye korkusu. Sonuçta 400-500 milyarlık bu araçları alacak potansiyele sahip bir çok kişi, parayı nereden bulduğunun açıklaması güç olabileceği için maliyeden çekiniyor.
Otomobil fırsatı aynen devam ediyor
Türkiye’de otomotiv pazarı yeni bir yıla girmeden önce satışlar açısından tavan yapar. Aynı 2005 Aralık ayında yaptığı gibi. Çünkü hem otomobil fiyatları hem de vergi yükü yeni yılla birlikte artış gösterir. Otoyaşam olarak ise biz 2006 yılında otomobil fırsatının kaçmayacağını sürekli dile getirdik. Diğer gazeteler ’oto almak için son 10 gün’ veya ’fırsatı kaçırmayın’ haberleri yaparken, biz ’faizler düşecek kampanyalar 2006’da devam edecek’ başlıkları attık ve haklı çıktık.
Sonuçta Aralık ayında birbirinden cazip kampanyalarla satışlarda patlama yaşandı. Ama 2006 yılına girildiğinde fiyatlar daha önce belirttiğimiz gibi artmadı ve kampanyalar yeni yıla birlikte devam etti. Bir çok firma yetkilisi Ocak ayı başında çok ciddi satış yaptıklarını söylemesi de bunun bir göstergesi. Kuşkusuz araya bayram girdi ve satışlar düştü, ama şubat ayından itibaren özellikle Avrupa menşeli markalarda kampanyaların devam edeceği belirtiliyor. Çünkü Avrupa’da çok ciddi bir stok var ve bu stoku Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde eritmek istiyorlar. Avrupalılar kampanya düzenlerse rakiplerin de bunu takip etmesi kaçınılmaz. Yani 2006 yılında da otomobil fırsatı 2005 sonunda olduğu gibi aynen devam edecek.
’TARİHİ ARALIK’ MANŞETİMİZ
Sektör adına önemli bir başka haberimiz ise ’Tarihi Aralık’ manşetimiz oldu. Aralık ayında satışlar açısından sektörün tarihi bir rekora imza attığını belirtmiştik. Bu haberin ardından bazı firma yetkilileri, satışlar 100 bin adede ulaşmaz, hatta 85 bini bile zor görür yorumu yaptılar. Hem de bunu son haftaya girerken söylediler. Ama resmi rakamlar açıklandığında bir kez daha haklılığımız ortaya çıktı. Aralık ayında bizim de tahminimizin üzerinde bir satış gerçekleşti. Ağır vasıtaları da eklersek Türkiye’de bir ayda yaklaşık 110 bin adetlik bir satış oldu.
Otoyaşam olarak yaptığımız haberlerde bir çok uzman kişinin yorumlarını alarak değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Bunun ne kadar doğru olduğu da çıkan sonuçlarla kendini kanıtlıyor. 2006 yılında sektörle ilgili tüm gelişmeleri yine Hürriyet gazetesi ve Otoyaşam’dan sizlere aktarmaya devam edeceğiz. Bizi izlemeye devam edin...