Otomotiv sektörü son dönemde çok popüler. Bilen bilmeyen herkes birşeyler söylüyor. Efendim yok ÖTV indirimi sonrası otomotiv firmaları zam yapmış, yok müşterilere sıra veriliyormuş, yok böyle fırsatçılık olurmuymuş, yok ahlaki değilmiş. Uzayıp giden bilmeden anlamadan yapılan gereksiz tartışmalar.
ÖTV indiriminin çıkma amacı nedir. Kriz ortamında otomotiv sektörünün üzerinde her geçen gün yükü ve maliyetleri artan stokları eritmek değil mi. Yani sektöre derin bir nefes aldırmak. Peki ilk 15 günlük sonuç nedir. 40 binin üzerinde otomobil satılmış. Yani hükümet isabetli bir karar vermiş. (hükümetin kazancını da altta yazdım) Ama Türkiye’de işler bir noktada iyi gittiğinde birileri illa çıkıp çomak sokacak. Son dönemde popüler ya, ’bende vurayım’ otomotiv sektörüne mantığıyla hareket ediliyor. O kadar çok kulaktan duyma, gelen şikayet mailleriyle yazılan, uyduruk yorumlar yapılıyor ki anlayana aşkolsun. Bir de sürekli zam haberleri. Sanki tüm otomobil fiyatlarına biranda zam geldi gibi gösterip, gazete ve televizyonlarda bangır bangır zam geliyor diye yapılan çığırtkanlıklar.
Tabi bunları okuyup, izleyip doğru olarak kabul edenlerde başlıyorlar bağıra bağıra sektörü sahtekarlıkla, ahlaksızlıkla suçlamaya. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu bile çıkmış, "Bir taraftan kriz var otoda stok var diyeceksin vergi indirimi isteyeceksin. İndirim yapılacak sonra hemen fiyatlara zam yapacaksın, böyle saçmalık olmaz. Zaten sayın bakanımız da konuyu inceleyeceğini söyledi" açıklamasını yapıyor.
STOK 150 DEĞİL 120 BİNDİ
Peki işin aslı nedir. Çok basit bir şekilde anlatacağım. Otomotiv sektörünün elinde ÖTV indirimi öncesinde 150 bin adet stok olduğu söyleniyor. Hayır 150 bin stok yoktu. 150 bin adetlik stok geçtiğimiz aralık ayından önce ilk vergi indirimi talebi yapıldığında gündeme gelen stok adediydi. Biliyorsunuz Aralık ayı beklenenden iyi geçti ve stoklarda 30 bin adetlik bir azalma oldu. Yani 2009 yılına sektör yaklaşık 120 bin adetlik stokla girdi. Ama ne hikmetse, Ocak ayında hükümete bildirilen stok miktarının 150 bin adet olduğu söyleniyor. Ya destek almak için stok miktarı biraz şişirilmiş ya da krize bağlı talebin düştüğü noktada yeni araç sipariş edilmiş. İkinci olasılık tahmin edersiniz ki çok düşük. Herkes frene basarken, yeni araç siparişi bana çok gerçekçi gelmiyor. Bu noktada söylenen 120 bine ek olarak bayi stoklarının da ayrı tutulması.
Sonuçta ben sektörün elindeki stok miktarını 120 bin adet olarak kabul ediyorum. Bu stoğun 70 bini otomobil, 50 bini ise ticari araçtan oluşuyordu. 70 binlik stoğun içinde 1600 cc ve altı araçların miktarı ise 60 bin adetti. Ocak-Şubat’ta toplam 41 bin adet araç satıldı. Geçtiğimiz hafta açıklanan mart ayı sonuçlarına göre de ÖTV dopingiyle toplam 55 bin adet araç satıldı. Üst üste koyduğumzda 3 ayda 96 bin adet araç satıldığını görüyoruz. Bunun 68 bin adedi otomobil, 28 bin adedi ise ticari araçtan oluştu. Böyle olunca 3 aylık satış sonrası sektörün stok miktarı 24 bin adede geriledi. Bu rakam şunu net olarak ortaya koyuyor. Sektörde otomobil stoğu neredeyse tükendi. Tek stok 22 bin adetle ticari araçta bulunuyor. Bunun da sebebi ortada. Hükümet ticari aracı otomobil kadar desteklemedi.
Hayır, hükümete bildirilen 150 bin adetlik stoğunu bile doğru kabul etsek yine ortada çok düşük stok miktarlarının kaldığını görüyoruz. Çünkü 150 bin adetlik stokta da 90 bin civarında otomobil 60 bin civarında ticari araçtan bahsediliyor. Böyle olduğunda bile kalan stok miktarı 50 bin civarında. Bunun 32 bini ticari araç 18 bini de otomobil. Otomobillerinde yaklaşık 10 bini 1600 cc ve altı araçlardan oluşuyor. Yani 120 binlik stok miktarına göre ortada araç kalmazken, 150 binlik şişirilmiş stok miktarında bile çok düşük rakamlardan bahsediyoruz.
Şimdi bu noktada, yapılan zam eleştirilerini bir değerlendirmek lazım. Stoklar bitince firmalar haliyle talebe bağlı olarak yeni araç siparişi vermeye başladı. Yeni gelen araçlarda dövizin bugünkü kurundan ithal edildiği için doğal olarak fiyatları stoktaki araçla aynı olmadı. Çünkü stoktaki araç Eylül ayındaki döviz kurundan alınmış ve o şekilde satılıyordu. Hatırlatmakta fayda var. Euro o dönem 1.8, dolar ise 1.2 civarındaydı. Bugün ise Euro 2.2, dolar ise yaklaşık 1.6 civarında. Yani dövizdeki artış yüzde 30’un üzerinde. Ama dövizdeki bu artışa rağmen firmalar yaşanan yoğun rekabette, döviz kuru farkını tam olarak yansıtmadılar. Şöyle bir son dönemde yapılan zamlara bakıyorum yüzde yüzde 2 ile yüzde 8 arasında değişiyor. Yüzde 8 yapan firma sayısı bir veya iki tane. Bu noktada eğer döviz farkı tam yansıtılsa eleştirileri kısmen anlayacağım ama bu zamlar firmaların zararı göze alıp yapmak zorunda kaldığı kısmi zamlar.
ZORLA OTOMOBİL SATILMIYOR
Sonuç olarak elinizde mal bittiyse ve halen talep varsa, yenisini getirmek zorundasınız. Ama unutmayın ki kimse size ’Al bakalım eylül ayındaki kurdan veriyorum’ demez. Doğal olarak ta yoğun rekabette bu firmaları sıkıntıya sokuyor. Çünkü kimse zam yaparak satışlarını düşürmek istemiyor. Talep varken böyle bir hata yapılabilir mi. Geçtiğimiz hafta Mazda3’ün tanıtımı için Lizbon’dayken Mazda Türkiye Genel Müdürü Bora Koçak bu sıkıntısını açıkça dile getirdi: "Elimdeki sınırlı sayıdaki stok Mart’ta tükendi. Bu yılın ilk 3 ayında, geçtiğimiz yıl kadar araç sattık. Şimdi yeni araç sipariş ettik ama fiyatlar konusunda inanılmaz bir pazarlık yapıyoruz. Bir örnek vermem gerekirse, Mazda2’nin otomatik versiyonunu ÖTV indirimiyle birlikte yaklaşık 27 bine satıyordum. Şimdi yeni gelecekler ise 30 bin civarında olacak. İnan bu rakamı 30 binin altına çekmek için büyük bir çaba harcıyoruz."
Yani otomotiv sektörünü bu dönemde bazı kendi bilmez bayiler ve işin aslını bilmeyen kişiler yüzünden sanki sahtekarlık yapıyor gibi göstermek çok yanlış. Ama tabi bu noktada sektör temsilcilerine de önemli işler düşüyor. Yukarıda yazdığım detayları çıkıp net bir şekilde anlatsalar, bu asılsız açıklamalar ortadan kalkar. Kimse kimseye zorla otomobil satmıyor. Eğer kazıklandığınızı hissediyorsanız almayın. Tüm sektörü zan altında bırakıp, hükümetin eline bundan böyle otomotivi desteklememek için koz vermeyin. Unutmadan, fiyatlar ne kadar zamlanırsa zamlansın, 15 Haziran’dan sonra tüm bu fiyatlara yüzde 15’lik ÖTV farkının da ekleneceğini de unutmayın.
ÖTV indi, devletin kasasına 204 milyon TL ek para girdi
Hükümetin küresel kriz nedeniyle satışları düşen otomotiv sektörüne destek olmak için 15 Mart’ta yürürlüğe koyduğu ÖTV indirimi, devletin kasasına giren paranın da 15 günde katlanmasını sağladı. Bu da ÖTV indiriminin sadece krizdeki otomotiv sektörüne destek değil, bütçe dengesini tutturmaya çalışan hükümete de yaradığını ortaya koydu. ÖTV indirimi nedeniyle Mart ayında satışlar bir önceki aya göre 3 kata yakın artınca, hükümetin otomotivden topladığı vergi geliri de indirime rağmen yaklaşık 449 milyon TL’ye ulaştı. Böylece Şubat ayında otomotiv satışlarından ÖTV ve KDV olarak 142 milyon TL vergi toplayan hükümet, Mart ayında bu rakamı ÖTV indirimine rağmen 204 milyon 964 bin TL artırdı. Satışların ÖTV indiriminin sonlanacağı Haziran 15’e kadar aynı paralel de sürmesi halinde devletin kasasına 600 milyon TL’den fazla ek vergi girecek.
YÜZDE 26’YA İNDİ
Otomotiv sektörü yetkilileri, pazarda satılan otomobillerin vergilerinin farklı olduğu düşünüldüğünde, Türkiye’de satılan her bir otomobilden alınan ortalama ÖTV tutarının indirim öncesinde yaklaşık yüzde 44’e denk geldiğini kaydediyorlar. Bu oran hükümetin yaptığı ÖTV indirimiyle birlikte yüzde 26’ya geriledi. Yani ortalama bir otomobilin baz fiyatını 20 bin TL aldığımızda devletin kasasına araç başına ortalama giren ÖTV tahsilatı 8 bin 800 TL’yken bugün bu rakam 5 bin 200 TL’ye indi. Yetkililer burdan yola çıkarak mart ayında gerçekleşen ÖTV tahsilatının yaklaşık 211 milyon TL’ye ulaştığını sonucunu çıkartıyorlar.
Yapılan hesaplamalar şöyle: "Şubat ayında satılan toplam otomobil adedi 14 bin 492. Bu rakamdan yola çıkıldığında şubat ayında hükümetin otomobil satışlarından elde ettiği ÖTV geliri 127 milyon 529 bin TL. Mart ayına gelindiğinde ise toplam otomobil satışı 40 bin 622 adede ulaştı. ÖTV indirimiyle araç başına 5 bin 200 TL ÖTV tahsilatı yapan hükümetin, mart ayında sadece otomobillerden dolayı kasasına giren tutar 211 milyon 234 bin TL. Hafif ticari araçlarda ise hükümet ÖTV oranını yüzde 10’dan yüzde 1’e çekti. Böyle olunca şubat ayında toplanan 14 milyon 500 bin TL’lik hafif ticari araç ÖTV tahsilatı mart ayında satışlar iki kat artmasına rağmen 2 milyon 897 bin TL’ye geriledi. Ama otomobil ve hafif ticari araç toplamında mart ayında devletin kasasına giren şubat ayındaki 142 milyon TL’ye oranla 72 milyon TL arttı."
KDV TAHSİLATI DA ARTTI
Kuşkusuz bir de devletin otomotiv satışlarından elde ettiği KDV geliri var. KDV oranı tüm motorlu taşıtlarda yüzde 18. ÖTV indirimi sonrasında KDV oranlarında da dolaylı olarak bir düşüş olsada satışların artmasıyla birlikte toplam KDV tutarında önemli ölçüde artmış durumda.Şubat ayında hükümet otomotiv satışlarından 102 milyon 619 bin TL KDV tahsilatı yaparken, bu oran Mart ayında 235 milyon 481 bin TL’ye yükseldi. Bir ayda KDV tutarı 132 milyon 861 TL arttı. Sonuç olarak sektör yetkilileri, 15 günlük bir dönemde 72 milyonu ÖTV, 132 milyon TL’si ise KDV olarak devletin kasasına 204 milyon 964 bin TL ek gelir girdiğini söylüyorlar. Bütçeye giren bu gelirin ÖTV indirimlerinin devam edeceği 15 Haziran’a kadar 600 milyon TL’yi aşacağını kaydediyorlar.