Satış sonrası için referans olacak bir gazete hazırladık

HAFTANIN ilk ve tek haftalık otomobil gazetesi Otoyaşam olarak bu hafta bir ilke daha imza atarak, otomotiv firmaları için yoğun rekabette hayati önemi taşıyan satış sonrası hizmetlerini mercek altına aldık.

Henry Ford’un ünlü "tüm otomobiller siyah olmalı" yaklaşımının üzerinden 100 yılı aşkın bir süre geçti ve bugün otomotiv endüstrisi yoğun bir rekabet ortamında iş yapıyor. Her iş alanında olduğu gibi bu sektörde de müşteriler ve müşteri talepleri, işin en can alıcı kısmını oluşturuyor. Çünkü otomotivde modeller çeşitlendikçe ve özellikler birbirine yaklaştıkça müşterilerin markalara olan bağımlılığı azalıyor. Eldeki müşteriyi tutmak için de artık satış sonrası verilen hizmetler büyük önem taşıyor.

MÜŞTERİ SADAKATİ ÖNEMLİ

Bu haftaki dosyayı hazırlamamızda bize yardımcı olan Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Başkanı Tarık Taşar’ın da belirttiği gibi müşteri sadakati günümüzün yoğun rekabet ortamında markalara önemli bir avantaj ve tasarruf getiriyor. Çünkü kaybedilen bir müşterinin yerine yenisini koymanın maliyeti, var olan müşteriyi elde tutmaya kıyasla tam 4 kat daha yüksek.

Bugün satıştan ve satış sonrasından memnun kalan bir tüketicinin aynı markayı tercih etme oranı yüzde 93. Satış sonrasından memnun değilse bu oran bir anda 18’e düşüyor. Satıştan memnun olmayıp satış sonrasından memnun olan bir müşterinin aynı markayı tercih etme oranı ise yüzde 46’ya çıkıyor. Yani otomotiv firmarı için artık sadece araç satmak değil sonrasını da düşünecekleri bir dönemece girildi.

2007’DE YENİ DÖNEM BAŞLIYOR

Bizde satış sonrasının öneminden yola çıkarak bu hafta hem sektör hem de tüketiciler için referans olacak bir ek hazırladık. Türkiye’de bu kapsamda bir ilk olması dolayısıyla hem firmalar hem de biz oldukça yoğun bir çalışma dönemini geride bıraktık. Bu haftaki 24 sayfalık özel ekimizde satış sonrasına ilişkin merak ettiğiniz herşeyi bulabileceksiniz. Bugün özel servislerle birlikte 8 bini bulan noktada yılda 5 milyar YTL’ye satış sonrası hizmeti veriliyor. 1 Ocak 2007’den sonra grup muafiyeti tasarısı ile birlikte yeni bir dönemece girecek sektörün gelişimini ise hep birlikte göreceğiz.

Ucuz diye taklit parça kullanıp hayatınızla oynamayın

TÜRKİYE’de otomotiv firmaları satış sonrasının öneminin farkına vararak, yetkili servis yatırımlarını artırdı. Ya bizler. Geçmişte Türkiye’de bir çok otomobil kullanıcısının sanayide tanıdık bir ustası vardı ve sorun yaşandığı takdirde bu kişi ucuza kurtarıcı oluyordu. Ancak artık hem otomotiv teknolojisi hem de satış sonrası hizmetleri gelişti. Türkiye’de yetkili servis sayısının son 10 yılda hızla artması da bunun önemli bir göstergesi.

Kuşkusuz eski teknolojiyle üretilen araçların sorunlarını tamirci yoluyla ucuza çözmek mümkündü. Ama artık, yeni nesil araçlarda bu pek de mümkün değil. Çünkü hem bu araçlara yönelik özel tertibat hem de eğitimli elaman gerekiyor. Bu da bir çok özel serviste bulunmuyor. Bugün satılan tüm araçlar en az iki yıl garanti kapsamında. Bu süre içinde yetkili olmayan bir servise aracınızı götürdüğünüz zaman, otomatik olarak garanti kapsamından çıkıyorsunuz. Ucuz olsun diye başvurduğunuz bu yöntem aracınızda firmadan kaynaklanan bir sorun yaşandığı zaman astarından pahalıya geliyor. Bu nedenle son yıllarda araç sahipleri hiç olmazsa garanti süresince yetkili servislere gitmeye başladı.

Garanti bitince ise yine ’ekonomi’ ağır basıyor ve eski ustalar devreye giriyor. Bugün garanti dışı kalmış araçların sahipleri daha ucuz olduğu için özel servislere gittiğinde araçlarına taklit parçalar ehil olmayan işçiliklerle takılabiliyor. Bu durum hayatımıza bile mal olabiliyor. O yüzden siz siz olun biraz daha fazla para verip işi yetkilisine bırakın.
Yazarın Tüm Yazıları