OSD: Çinli ve Hintli otomobiller Türkiye’de hayali vaat yaratıyor

Son yıllarda Türkiye’de otomotiv pazarının hızla gelişmesi ve büyümesi Çin, Hindistan ve İran gibi ülkelerden de otomobil ithalatını gündeme getirdi.

Haziran ayı sonunda bu gelişmeler üzerine Türkiye pazarına girmek isteyen 6 yeni markayla ilgili olarak Hürriyet ekonomi sayfasında yayınlanan bir haber hazırladım. O yazıda yer alan 6 yeni marka Çinli Chery, Hintli Mahindra, İranlı Samend, Koreli SsangYoung, İtalyan Lamborghini ve İngiliz Aston Martin’di. Bu markaların Türkiye’ye kiminle ve ne zaman gireceğini de belirtmiştim. Şu an için Lamborghini, Aston Martin ve Ssang Young’un ithalatıyla ilgili bir sorun yok. Ama özellikle Çinli Chery ve Hintli Mahindra’nın Türkiye’ye gelmesiyle ilgili bazı sorunlar yaşanıyor.

11 AYDIR İZİN YOK

Hintli Mahindra’nın Türkiye distribütörlüğünü alan Doğuş Otomotiv’in eski Başkanı İlhan Çetinkaya, 11 aydır faaliyete geçmek için hükümetten gerekli izinleri almaya çalışıyor. İki ülke arasında politik bir kriz yaşanmasına rağmen henüz Mahindra’nın Türkiye’de satışına vize verilmedi. Çinli Chery’nin Türkiye temsilcisi olan Mermerler Grubu’nun başkanı Yüksel Mermer de her ne kadar 2007’nin ilk yarısında Chery markalı araçları satacağını söylese de, o da henüz gerekli izin ve onayları alamadı. Hintli Mahindra’nın 11 aydır gerekli onayları alamaması, Çinli Chery’nin işini de zora soktu.

UCUZ BEKLENTİSİ YARATILDI

Avrupa pazarına bile henüz giremeyen bu markaların Türkiye’de satılıp satılmayacağını önümüzdeki aylarda göreceğiz. Ama Yüksel Mermer’in "12-13 bin YTL’ye Çinli Chery satacağız" açıklaması, otomotiv sektöründe küçük çaplı bir kriz yarattı. Sebebi açık. Daha Türkiye’de satışına bile izin verilmeyen bu markaların ucuz otomobil vaadiyle tüketiciler nezrinde beklenti yarattığı düşünülüyor.

Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) bu konuyla ilgili geçtiğimiz günlerde zehir zemberek bir açıklama yaptı. OSD Genel Sekreteri Ercan Tezer imzalı açıklamada Çinli ve Hintli markalara yönelik şu görüşler yer aldı: "Bazı yeni ithalatçı firmaların Türkiye’de yatırım yapmak istediklerini ve bu konuda yaptıkları açıklamalarını tüketiciye yönelik bir hayali vaat olarak değerlendiriyor ve bunları ciddi bulmuyoruz. Türkiye’nin hayali vaatlere değil, ülkede katma değer ve istihdam ile yan sanayiimize iş olanağı yaratan ciddi yatırım girişimlerine ihtiyacı varken, bu gibi yatırım vaatlerinin bir pazarlama taktiği olarak kullanılması tüketiciyi yanıltmaktadır ve rekabete de aykırıdır."

TİP ONAYI ALMALARI GEREKİR

Peki, otomotiv sektörünü Türkiye’de temsil eden en yüksek merciden neden böyle bir açıklama yapılmıştı. Tezer’in açıklamasından bunun sebeplerini özetleyelim:

Türkiye otomotiv pazarı Gümrük Birliği ile birlikte 1996 yılından itibaren Avrupa Birliği (AB) mevzuatına göre düzenleniyor.

Üretimde tamamen AB teknik mevzuatı uygulanıyor. Pazardaki ürünlerin de AB mevzuatına göre ’Tip Onayı’ bulunması gerekiyor. Bu mevzuat uyumu, trafikte can ve mal güvenliği ile çevrenin korunması için gerekli.

Öte yandan, tüketicinin korunması amacı ile otomotiv ürünlerinin satış sonrası hizmetlerinde belirli standartlara uygun asgari sayıda servis teşkilatının Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde kurulmuş olması ve bunun da Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından onayı gerekli. Pahalı bir yatırım malı olan otomotiv ürünlerinin kullanım ömrü boyunca ülke çapında servis, yedek parça hizmetlerinin verilmesi zorunludur.

Diğer taraftan Çin ve Hindistan gibi ülkelerle aramızda Gümrük Birliği Kararı neden ile dengesiz bir dış ticaret rejimi ve gümrük oranları uygulaması bulunuyor. Türkiye’nin bu ülkelerden otomobil ithal etmesi AB ile Ortak Gümrük Tarifesi olan yüzde 10’a tabi. Oysa Türkiye’den bu ülkelere ihraç edilen aynı ürünler yüzde 30-40 gibi yüksek tarifeye tabi. Bu durum dış ticaretimizde ciddi dengesizlikler yaratıyor, dış ticaret açığının büyümesine ve cari dengenin olumsuz etkilenmesine de neden oluyor.

AYRICALIK İSTEMELERİ YANLIŞ

Bu şekilde düzenlenmiş, tam ve yoğun rekabetin sürdüğü otomotiv pazarına yeni girecek firmaların da bu koşulları mutlaka karşılaması gerektiğini belirten Tezer, "Bu, en azından piyasadaki oyunculara karşı haksız rekabetin önlenmesi için zorunlu bulunmaktadır. Pazara yeni giren oyuncuların bu gibi yükümlülüklerden bazı ayrıcalık istemeleri haksız bir rekabettir" diye konuşuyor. Tezer, OSD olarak ilgili kamu kurumlarının mevcut mevzuatın uygulanmasında ve özellikle Tip Onayı ile ilgili belgelerin AB mevzuatına uyumu ve geçerliliği konusunda gerekli hassasiyeti göstermesini beklediklerini kaydediyor.

İki dernek arasında kriz yaratır mı

Türkiye’de otomotiv sektörünü hem yurtiçi hem de yurtdışında iki dernek temsil ediyor. OSD, Türkiye’de üretim yapan, ODD ise uluslararası markaların temsilcisi olan firmaların oluşturduğu bir dernek. İki derneğin de amacı sektörün büyümesini sağlamak. OSD, üretim, ihracat ve yeni yatırımlar konusunda hükümet ve yurtdışı nezrinde çalışmalar yaparken, ODD daha çok Türkiye’deki satışlara ve büyümeye odaklı. Son dönemde iki derneğin birleşerek tek bir çatı altında faaliyet göstermesinin daha doğru olduğu bile konuşuluyordu.

Ama Çinli ve Hintli otolarla başlayan tartışmada iki derneğin karşı karşıya geldiği ortada. OSD, bu ülkelerden ithalatla ilgili net tavrını ortaya koyarken, ODD’den bir açıklama yok. Sebebi belli. ODD’nin başkanı Yüksel Mermer, aynı zamanda Çinli Chery’nin Türkiye distribütörlüğünü alan Mermerler Grubu’nun Başkanı. Şimdi kafalardaki soru iki dernek arasında Çinli Chery ile ilgili neler yaşanacak. Bekleyip göreceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları