İlki 21 Ağustos 2005’te gerçekleşen Formula 1 İstanbul Grand Prix’inin beşincisi bu cuma ısınma turlarıyla başlıyor.
Ancak hepinizin de yakından şahit olduğu gibi ilk iki yıldan sonra Türkiye’de Formula 1 rüzgarı kesildi. Yollara asılan bir iki afişin dışında tanıtımlar neredeyse tamamen sona erdi. Özellikle bu yıl Türkiye’de F1 tamamen unutuldu. Bunda kuşkusuz global krizin payı büyük. İstanbul Park İşletme Müdürü Can Güçlü, çok açık bir şekilde zarar ettiklerini bu yüzden belediyenin kendilerine tahsis ettikleri alanlara afiş asmak dışında başka bir tanıtım yapamadıklarını söylüyor. Güçlü, tanıtım adına tek suçlunun kendileri olmadığını, taşın altına elini sokmayan şirketlerinde bunda payı olduğunu belirtiriyor.
200 MİLYON KİŞİ İZLEDİ
Gerçekten bu yıl küresel kriz de olunca, Türkiye’deki şirketler F1 adına yatırım yapmaktan adeta kaçınıyor. Düşünün geçtiğimiz yıl hiç olmazsa çalışanları için 2-3 bin bilet alan şirketler bu yıl bu biletleri bile almaktan vazgeçmiş durumdalar. Bunun sonucunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e tribünlerdeki boşluğu gösterip dert yanan Ecclestone, bu yıl ne yapacak merak ediyorum. Halbuki geçtiğimiz yıl İstanbul’daki yarışları tüm dünyada tam 200 milyon kişi izlemiş. Böyle bir fırsat varken ve bu yıl rekabet daha yoğunken, firmaların krizi bahane edip bir köşeye çekilmesi, böylesine önemli bir değerin avucumuzun içinden uçmasını sağlayacak. Can Güçlü’yle konuşurken konu dönüp dolaşıp ’şansa’ geldi. Güçlü, ’Gerçekten şansımız yok. Şansımız olsaydı karşımıza Jan Nahum gibi biri daha çıkardı" diyerek, Türkiye’de F1’in Nahum döneminde nasıl zirveye çıktığını hatırlattı.
NAHUM DÖNEMİ BİR YIL SÜRDÜ
Jan Nahum, Tofaş ve Fiat’ın en tepesinde yöneticilik yaptıktan sonra 2005 yılında Petrol Ofisi’nin başına getirilmişti. Görevine çok hızlı başlayan Nahum, otomotivdeki tecrübesiyle birlikte Türkiye’nin akaryakıt devini uluslararası marka yapmak için kolları sıvamıştı. Formula 1, Nahum’un bu hedefi doğrultusunda büyük bir şans olmuştu. Adeta kısmet ayağına gelmişti. Nahum hemen harekete geçip 2006 yılı başında İstanbul Grand Prix’inin 3 yıllığına isim hakkını almıştı. Bu sayede Formula 1, Türkiye’de ikinci yılında Petrol Ofisi’yle birlikte büyük bir tanıtım atağına kalkmıştı. Yer gök adeta Petrol Ofisi ve Formula 1 tanıtımlarıyla kaplanmış, dünyaca ünlü isimlerin geldiği F1 partileri düzenlenmişti.
HONDA’YA SPONSOR OLDU
Nahum, sadece bununla yetinmeyip Formula 1’in alt kategorisi olan GP2’de takım sponsoru olmuş, takıma da bir Türk pilot yerleştirmişti. Formula 1’de yer alan bir takımı almak veya sponsor olmak için GP2’yle ısınma turları yaptığının mesajlarını veriyordu. Zaten İstanbul yarışında da Petrol Ofisi’nin Honda Racing takımına sponsor olduğunun açıklanması bunu doğrular nitelikteydi. O yarışta tüm dünya Honda takımının aracında Petrol Ofisi logosunu görmüş, Türkiye adına bir ilk gerçekleşmişti. Nahum, bu işbirliğinin sadece Türkiye’deki yarışta değil tüm yarışlarda süreceğinin mesajını da vermişti. Bugün bildiğiniz gibi o zamanki Honda Takımının ismi Brawn oldu ve Formula 1’de adeta fırtınalar estiriyor. Düşünsenize Petrol Ofisi’nin Brawn takımının sponsoru olduğunu. Sonuçta, Jan Nahum yönetimindeki Petrol Ofisi, kabul edin etmeyin, F1’in İstanbul’daki ikinci yılında büyük işler yaptı.
ING BANK KRİZE TAKILDI
Zaten Nahum’un bu başarısının ardından bir çok şirketin patronu da dünya markası olmak adına aynı yolu izlemek gerektiğini söylemiş, Efes Pilsen, Beko, Vestel, Temsa gibi Türk markalarından oluşan bir takımın kurulabileceğini ifade etmişlerdi. Ama Nahum, Formula 1’in üçüncü yılında Petrol Ofisi hakkında yürütelen vergi incelemeleri yüzünden görevinden istifa edince, Türkiye’nin Formula 1 macerası da adeta sona ermişti. Şöyle bir son 3 yıla baktığımda Nahumsuz Petrol Ofisi, isim hakkını 3 yıllığına aldığı için son iki yıl adeta zorla F1’de kaldı. Zaten kontrat bitince de hemen ayrıldı. Şimdi Petrol Ofisi’nin yerine isim hakkını ING Bank aldı. Ama kriz nedeniyle ING’nin de daha ilk yılı olmasına rağmen tanıtım adına hiç bir şey yapmadığını görüyoruz.
ADAM GİBİ ADAMLAR
Kıssadan hisse, Formula 1 ateşinin yeniden alevlenmesi için Jan Nahum gibi vizyoner yöneticilere veya patronlara ihtiyaç var. Dünya markası olma adına F1 gibi dünya çapında bir organizasyonu kullanmamak bence büyük bir kayıptır. İspanya, 10 yıl önce F1’e evasahipliği yapmaya başladığında bizden farklı bir durumda değilmiş. İlk 5 yıl çok fazla destek görmemiş. Ama şimdi F1 sayesinde pisti 140 milyon Euro, ekonomisi ise 300 milyon Euro’dan fazla gelir elde ediyor. Başbakan Erdoğan ne demişti; "Krizi fırsata çevirmek adam gibi adamların işidir." İnşallah F1 fırsatını görebilen adam gibi adamlar çıkarda bizde İspanya gibi sonradan açılırız.
Otomotivde son trend krizde çocuk yapmak
Son dönemde otomotiv sektöründeki bayan arkadaşlarımız sırayla çocuk doğurmaya başladı. Ekim ayında küresel krizi fırsat bilip, ’Nasılsa yoğunluk azalacak’ diye düşünüp hamile kalan arkadaşlardan adeta yarış yapar gibi doğum haberleri gelmeye başladı. Geçtiğimiz hafta ilk doğum haberi motosiklet yazarımız Ayşe Şule Bilgiç’ten geldi. Şarkıcı Kıraç’la evli olan Bilgiç’in ’Iraz Elif’ isimli kızı oldu. Arkasından Çelik Motor’un Basın ve Halkla İlişkiler Yöneticisi Nil Evin’den doğum mesajı geldi. Nil’in de ’Lila isimli bir kızı oldu. Her ikisini de canı gönülden kutluyorum. Bu aralar Çelik Motor’un Pazarlama Müdürü Örgen Atlan’dan da doğum haberi bekliyoruz. Eli kulağındadır. Nil Evin’le arasında bir iki hafta olduğunu hatırlıyorum. Ayrıca Ford Otosan’ın Ürün İletişim Müdürü Gonca Sofuoğlu da hamilelikte son döneme girdi. 1-2 ay içinde ikinci çocuğunu doğurmuş olacak. Atladığım başkaları varsa özür diliyorum. Ama kriz döneminde iş yoğunluğu düşecek diye çocuk yapmak otomotivde son trend. Kızmayın şaka yapıyorum...