Paylaş
Bu yazımın hemen ardından Habertürk yazarı Fatih Altaylı da Türkiye’de üretim yapan Alman bir markanın çalıştığı Türk yan sanayi şirketine fabrikasını başka ülkeye taşımasını, aksi takdirde alımı durduracağını söylediği iddialarını gündeme getirmişti. Bu ciddi gelişmeler üzerine Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Alper Kanca’ya durumu sormuş ve şu cevabı almıştım: “Alman OEM’lerin Türkiye’den parça alımını durması, spekülatif bir söylem gibi duruyor doğrusu. Bugün için bu durum olmasa da, firmalarımızın uzun vadede proje kayıpları yaşaması tehdidi de söz konusu.” Yani o dönem Kanca, alımın henüz kesilmediği ama eli kulağında olduğu sinyalini vermişti.
Türkiye ile Almanya arasında yaklaşık iki yıldır devam eden iniş çıkış ve gerilimin ardından tam ‘yumuşama dönemine girildi’ diye düşünülürken kısa bir süre önce bazı Alman şirketler tansiyonu yeniden artırdı. Geçen hafta dünyanın lider fren üreticisi Knorr-Bremse’nin bir yetkilisi politik durumu bahane ederek Türkiye’den alım yapmayacaklarını resmi yazıyla bildirince, bu belge anında sosyal medyaya düştü. Tam da Hürriyet’in Bursa’da düzenlediği ‘Ekonomi Zirvesi’nde gördüğüm bu belgeyle ilgili TAYSAD Başkanı Alper Kanca’yla konuşurken, haberturk.com’dan Eren Güler ihbar hatlarına ulaşan bu konuyu araştırıp, gelişmeleri tüm ayrıntısıyla yayına verdi.
Knorr-Bremse, söz konusu resmi yazışmayı doğrularken, kurumsal olarak böyle bir kararları olmadığını ve yaşanan ‘kafa karıştırıcı’ sözcük seçimi nedeniyle söz konusu çalışanın büyük bir pişmanlık duyduğunu ve özür dilediğini açıkladı. Eğer bu sadece kendini bilmez bir çalışandan kaynaklandıysa, bu kişinin hemen kovulması gerekmez mi. Yani özür filan bana çok inandırıcı gelmedi. Alman şirketin panik olmasının sebebi açık. Alımı azaltmasına rağmen Türkiye’ye hem hâlâ ciddi mal satıyor hem de geçtiğimiz günlerde ‘Milli Elektrikli Tren Projesi’nin fren sistemleri ihalesini kazanmış. Yani bu konunun devam etmesi önemli bir kapıyı kapatacaktı.Knorr-Bremse’nin özürü öncesinde Alper Kanca, alımı durduran başka Alman şirketler de olduğunu belirterek, “Ne yazık ki tek bir firmadan bahsetmiyoruz. Bu şekilde açıkça serbest piyasa kurallarını çiğneyen bir düzine büyük Alman firması mevcut” yorumunu yapmıştı.
Türkiye’deki tedarik şirketleri üzerinden yaptığım araştırmada, Knorr-Bremse’nin dışında ThyssenKrupp, Mahle, Schaeffler, KPM ve Hella’nın da benzer tutum içinde olduğunu öğrendim. BMW’nin de ana sanayi olarak alımı azalttığı hatta kestiği iddia ediliyor.
KÖTÜ NİYET SÖZ KONUSU
Şimdi Almanların bu etik olmayan yaklaşımları özellikle Alman medyasında yer alan Türkiye ile ilgili olumsuz haberler sebebiyle güç kazanıyor. Hatta bu iş etiğini zedeleyen tutum neticesinde, bazı Alman şirketlerinin yöneticileri ve çalışanları, bireysel olarak “kraldan çok kralcı” davranıp, firma kurallarına da aykırı davranarak, Türk şirketlerine “politik sebeplerden dolayı Türk tedarikçilerinden mal alamayacaklarını” ifade etme noktasına kadar geldiler. Bu yanlış tavrı gösteren firma yöneticilerine şunu hatırlatmak istiyorum: “Biz Türkiye’ye satarız ama Türkiye’den ürün almayız” diyemezsiniz. Böyle bir yaklaşım korumacılık tartışmalarının arttığı bu günlerde başka soru işaretlerine yol açar ve herkes, her iki ülke sanayicileri, iş insanları, şirketler bu durumdan zarar görürler.
Şirketlerdeki bazı profesyonel çalışanların haberlerden etkilenip insiyatiflerini kötü niyetle kullanmaları söz konusu. Bence bu tip durumlarla karşılaşan Türk firmalarının da aynı şekilde davranması gerekiyor. Ticari amaçla bir teklife karşılık böyle bir yanıt alındığında hemen üst yönetime şikayet etmek, ‘bu sizin resmi politikanız mı’ diye sormak gerekiyor.
Unutulmaması gereken son nokta, biz Almanya’dan yaklaşık 6 milyar dolarlık otomotiv ürünü alırken, 4 milyar dolarlık ihracat yapıyoruz. Yani aslında Almanya’nın ciddi anlamda (2 milyar dolar) lehine olan bir alışverişten bahsediyoruz. Yani tek kaybeden sadece biz olmayız...
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş