Koç, tohumları atıp büyüttü markayı ise Sabancı yarattı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Bugün otomotiv sektörü Türk ekonomisinin lokomotifi, Koç ve Sabancı Grupları da ekonominin en büyük oyuncuları. İki dev grubun otomotivle ilişkisine baktığımızda, Koç Grubu’nun bu alandaki ağırlığını çok net olarak görüyoruz.
Koç Grubu, otomotivin temellerini 1959 yılında Otosan’la atarken, 1968 yılında Tofaş’ı kurarak hızlı bir büyümeye geçti. Sabancı Grubu ise daha çok endüstriyel alanlarda ara mallar üreten bir grup olduğu için otomotivde Lassa’yla yer almasına rağmen tam anlamıyla sektöre girişi 1984 yılında Temsa, 1990 yılında ise Toyotasa’yla gerçekleşti.DİŞEDİŞ REKABET OLMADIKoç, Ford’la ve Fiat’la yaptığı ortaklıklarla hem üretimde hem de iç pazarda hızla büyürken, Sabancı’nın otomotiv sektöründe Toyotasa’yı kurduktan sonra Koç Holding’le dişediş bir rekabet yaşacağı düşüncesi hakimdi. Ancak Toyotasa çok uzun ömürlü olmadı. Mitsubishi ve Toyota’yı yatırım için Türkiye’ye çeken ve büyük planları olan Özdemir Sabancı’nin beklenmedik bir suikaste kurban gitmesiyle, Sabancı için otomotiv macerası başlamadan bitmiş gibi oldu. Çünkü Özdemir Sabancı’nın ölümünün ardından, Sabancı Grubu Toyotasa’daki hisselerini Toyota’ya bırakarak markanın sadece Türkiye distribütörlüğü ile yetinmek zorunda kalmıştı. Diğer taraftan Mitsubishi’yle yapılan küçük çaplı üretim anlaşması da Sabancı’yı Koç Grubu’yla mücadele etmesinin çok gerisinde bırakıyordu. Aslında o dönem Sabancı diğer sektörlerdeki gücüyle Koç Grubu’yla arasındaki rekabeti dengeliyordu ama yıllar geçtikçe otomotiv iki grup arasında önemli bir fark yaratmaya başladı. Bugün Koç Grubu, 45 milyar dolarlık ciroya ulaşırken, otomotiv sektöründe faaliyet gösteren şirketlerinin payı yüzde 30’a yaklaştı. Koç, Ford Otosan, Tofaş, Otokar, Otokoç, Türk Traktör gibi hem üretim hem ihracat yapan şirketleriyle 2007 yılında otomotivden 12-13 milyar dolara yakın bir ciro elde etti. Sabancı ise hem toplamda hem de otomotiv alanında cirosal olarak Koç’un çok gerisinde kaldı. 20 milyar dolar civarında bir ciroya sahip Sabancı Holding’in otomotiv cirosu ise 3.5 milyar dolar civarında kaldı. ATLANAN NOKTA VARBuradan şuraya gelmek istiyorum. Koç Holding 1960’lı yıllarda adım attığı otomotiv sektörünün bugün doğru stratejilerle yüzde 50’sini yönetir durumda. Üretim, ihracat ve iç pazarda Koç Holding şirketleri Türk otomotivine yön veriyor. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç da son dönemde hemen her toplantıda bunu dile getirerek, "Türkiye’de otomotiv sanayinin tohumları attık. Bugün grup olarak Türk otomotiv sanayinin üretim ve ihracatının yüzde 45’ini gerçekleştiriyoruz. Yapacağımız yatırımlarla bu oranı daha da yukarı çekmeyi hedefliyoruz" açıklamasını yapıyor. Çok da haklı. Ama atlanan bir nokta var. Koç Holding, belki Vehbi Koç o dönem farklı bir tutum sergilese bugün başka markalar için üretim yapacağına kendi markasını rahatlıkla yaratabilirdi. Bu da hem Türkiye hem de kendileri için büyük bir kazanç olurdu. Bunu yapmadan, uluslararası ortaklıklarla büyüme yolunu seçtiler. Kuşkusuz sonuçlar ortada bir yanlış olmadığını gösteriyor.Ama otomotivde Koç’un çok gerisinde kalan Sabancı Grubu 2001 yılında krizin de etkisiyle Temsa markasını yarattı. Yani Türk otomotiv sektöründe tohumları atan ve büyüten Koç, markayı yaratan ise Sabancı oldu. Bugün belki Temsa, Ford Otosan ve Tofaş’ın çok gerisinde ama kimseye bağlı olmadan hızlı büyümesini sürdürüyor. Temsa Genel Müdürü Mehmet Buldurgan’ın "En büyük avantajımız bağımsız olmamız" açıklaması durumu özetler nitelikte. Bugün 1 milyar YTL’lik ciroyu aşan ve 4 yıl içinde 2 milyar YTL’yi hedefleyen Temsa, kendi markasıyla otobüs üretiminden sonra şimdi kamyon üretimine hazırlanıyor. Yani önü çok açık. Sabancı, Genel Müdür yapana kadar 6 yıl tekstilci olmuşGeçtiğimiz hafta Temsa’nın Avrupa otobüs üssü olan Adana fabrikasını gezdikten sonra Genel Müdürü Mehmet Buldurgan’la uzun bir sohbet gerçekleştirdik. Sohbete geçmeden önce biraz Mehmet Buldurgan’ı anlatmam gerekiyor. 1954 yılı Adana’da doğan Mehmet Buldurgan, Tarsus Amerikan Koleji ve Ankara Fen Lisesi’nin ardından 1977 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. İş hayatına Yurttaş Tekstil’de başlayıp sonra Çukurova Elektrik’te Ticaret Müdürü olan Buldurgan, 1983 yılında ise Temsa’ya geçti. Temsa’da mali işler ve finansa bakan Buldurgan 1990 yılında genel müdür yardımcılığına ve daha sonra genel müdür vekilliğine kadar yükseldi. Özdemir Sabancı’nın öğrencisi olduğundan gururla bahseden Buldurgan, 1992 yılında 38 yaşındayken kendi isteğiyle Temsa’dan ayrılmış. Buldurgan o günleri, "Heyacanlıydım, gençtim ve hakkım olduğunu düşünmeme rağmen genel müdür yapmamalarına çok bozulmuştum" diyerek anlatıyor. Yani genel müdür yapmadıkları için 9 yıl çalıştığı Sabancı’dan ayrılarak iş hayatına ilk başladığı tekstil sektörüne dönmüş.Temsa’dan ayrıldıktan sonra Berdan Tekstil ve Altınyıldız’da mali işlerden sorumlu üst düzey yöneticilik yapan Buldurgan’ı bu dönem içinde Sabancı sürekli izlemiş. Buldurgan, "1999 yılında beni yine bir kahve içip konuşmak için çağırdılar. Gittiğimde Temsa’nın Genel Müdürlüğünü teklif ettiler. Hiç düşünmeden yuvama geri döndüm" diye konuşuyor. Yani 38 yaşında genel müdür yapmadıkları için ayrılan Buldurgan 44 yaşında genel müdür olarak Temsa’ya geri dönmüş. Şu anki durumdan hem Sabancı hem de Buldurgan mutlu. 7 yılda batma noktasından bugün dünyaya açılan bir marka yaratıldı. Bunda Sabancı yönetimi kadar Buldurgan ve ekibinin payı büyük. Buldurgan’ın 2001 yılında Temsa markasıyla otobüs üretmeye başlamasının temeli aslında 1990’lı yılların başlarında atılmış. Adana’da fabrikanın bir köşesinde gizlice küçük bir Ar-Ge merkezi kuran Buldurgan, Mitsubishi markasıyla ürettikleri Canter isimli kamyonetin şasisini kullanarak ilk midibüsü prototip olarak oluşturmuş. İşin ilginç tarafı Buldurgan finans kökenli olmasına rağmen bir mühendisten daha büyük bir vizyona sahip olduğunu gösteriyor. Bundan sonraki hedefiniz nedir diye sorduğumda ise "Daha Temsa’da yapılacak çok iş var" cevabını veriyor.