Bayramda Hyundai’nin 1.2 milyar Euro’luk yatırımının Çek Cumhuriyeti’ne kaçtığı haberini yazmamı hazmedemeyen bazı kişiler geçen hafta internet üzerinden saldırıya geçtiler.
Yine Hürriyet’te yayınlanan ’Hükümetin son dakika teklifi’ başlığıyla verdiğimiz bir haberi, "Hürriyet bir hafta içinde kendi kendini yalanladı" şeklinde yorumlayarak sözüm ona bizi karalamaya kalktılar. Ama işin öyle olmadığını kendileri de çok iyi biliyor. Biz hem kaçtığını yazdık hem de iş işten geçtikten sonra hükümetin ’bak biz herşeyi yaptık’ gibi görünmek istemesini sayfalara taşıdık.
Sonuçta Hyundai’nin üst düzey yetkilileri kaçtığını söylerken, bu yatırımı Türkiye’ye çekmek isteyen tek hükümet yetkilisi olan Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, "Resmi açıklama yapılmadı o yüzden son bir teklif sunduk" diyerek üstlerinden sorumluluğu atmak istiyordu. Yatırımın kaçtığını bilsek bile Coşkun’un son çabaları bir haberdi ve gazetede yer almalıydı. Ama bunu bazıları Hürriyet kendini yalanladı şeklinde yorumladı.
Bizi yalan haber yapmakla itham eden siteye cevap ise ertesi gün Hyundai Motor Company Başkan Yardımcısı ve CEO’su Dong-Jin Kim’den geldi. Kim, hala yatırımın kaçmadığına inanan Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun’a bir mesaj göndererek, yatırımlarını Çek Cumhuriyeti’nde bulunan Kia fabrikasında yapmaya karar verdiklerini bildirdi. Bizi karalayan bu site bu haberi nedendir bilinmez yayınlamak gereği duymadı. Yorum sizin.
10 bin adede ulaşırsak Skoda’dan destek sözü aldık
1895 yılında kurulan Skoda, Volkswagen Grubu’nun 1992 yılında satın almasına kadar uzun bir süre kapalı bir ekonomi ve komünizm altında üretildi. Volkswagen’in çatısı altına girmesiyle kendini göstermeye başlayan markanın imajı belki tamamen düzelmedi, ama yeni modellerle büyük bir mesafe kat edildiği ortada. Volkswagen’in aldığı dönemde 100-150 bin adet arasında üretim kapasitesine sahip Çek Cumhuriyeti’ndeki Skoda fabrikasının bugün yeni modellerle 500 bin adetlik üretim kapasitesine ulaşması da bunun bir göstergesi.
1 MİLYON ADET ÜRETİM
Skoda’nın Türkiye temsilcisi Yüce Auto’nun Yönetim Kurulu Üyesi Emir Marşan, Skoda’nın toplam üretiminin talebin altında olduğunu kaydederek, "Talebe yetişemiyorlar. Skoda yönetimi de bu rakamı önümüzdeki yıllarda 1 milyon adede çıkartmayı planlıyor" açıklamasını yapıyor. Yani Volkswagen grubunun almasıyla sıçrama yapan şirket daha 20 yıl dolmadan 100 binli adetlerden 1 milyon üretim kapasitesine ulaşacak. Oldukça önemli bir gelişme.
Peki, Skoda’nın Türkiye cephesinde neler yaşanıyor? Biliyorsunuz Skoda, Türkiye’de Yüce Auto ve Doğuş Holding bünyesinde. Yani iki şirket yüzde 50’şer hisseyle Skoda’nın Türkiye distribütörü.
İki şirketin temsilcisi olarak yönetim kurulu üyeliği yapan Emir Marşan, Türkiye’de Skoda markasının da Avrupa’ya paralel olarak yeni modellerle imajını güçlendirdiğini belirterek, "Ancak şu anda yeterli reklam kampanyası yapacak gücümüz olmadığı için istediklerimizi tam anlamıyla gerçekleştiremiyoruz" diye konuşuyor.
10 BİN SINIRI ÖNEMLİ
2005 yılında 8 bin adet Skoda markalı araç sattıklarını hatırlatan Marşan, bu rakamı 2006 yılında 10 bin adede yükseltmek istediklerini belirtiyor. 10 bin adetlik satış Yüce Auto için önemli. Marşan, bu önemi şöyle anlatıyor: "Eğer 10 bin adedi yakalarsak, reklam kampanyaları için Skoda yönetiminden gerekli fonu alabileceğiz. Bu da bize Türkiye’de daha fazla güç kazandıracak."
10 bin adetlik satışın Skoda’nın satıldığı ülkeler içinde Türkiye’yi ilk 15 ülke arasına sokacağını belirten Marşan, "Toplamda 66 ülkede Skoda satılıyor. İlk 15 ülke arasında olmak önemli. Bu yüzden 10 bin sınırı bize destek olmaları açısından önemli" yorumunu yapıyor.
Bugün gerçekten Skoda modelleri önemli bir aşama kaydetti. Gerekli desteğin sağlanması ile Türkiye’de sıçrama yapması içten bile değil.
İtalyanlar gibi yetenekliyiz tasarımda destek görmeliyiz
Geçtiğimizhafta Tofaş’ın İtalyan CEO’su Alfredo Altavilla ile 7-8 gazeteci bir araya geldik. Altavilla, Türkiye’nin otomotivde sadece üretim üssü olarak kalmaması, mühendislik ve tasarım alanlarında da dünyada söz sahibi haline gelmesi gerektiğini vurguluyordu.
Çok haklı. Uluslararası markaların modellerini Türkiye’de üretmek kuşkusuz önemli, ama bunu zaten her ülke yapıyor. Önemli olan daha fazla katma değer elde etmek için yeni modellerin Türk mühendisler ve tasarımcılar tarafından ortaya çıkartılması. Böyle olduğu takdirde Türk otomotivi dünyada tanınır. Aksi takdirde falanca firmanın falanca modelinin üretildiği ülke diye satır aralarından çıkamaz.
TASARIMA YETERİNCE ÖNEM VERİLMİYOR
Tabii ki bunun için öncelikli olarak Türkiye’de mühendis ve tasarımcı yetiştiren üniversitelerin desteklenmesi gerekiyor. Bugün özellikle otomotiv konusunda Türkiye’nin önemli mühendis gücü var. Bu konuda uluslararası alanda rekabet edebilecek düzeydeyiz. Ancak tasarım konusunda aynı şeyi söyleyemeyiz. Çünkü üniversitelerin sınırlı olan ’Endüstri Ürünleri Tasarımı’ bölümleri yeterince destek görmüyor, daha doğrusu önem verilmiyor.
Halbuki yurtdışında tasarım okulları en çok önem verilen, en prestijli okullar. Bırakın tasarım bölümlerini, sadece tasarım eğitimi veren üniversiteler var. Bugün yurtdışında önemli işler yapan ve bizim sürekli yazıp çizdiğimiz Türk tasarımcılar da Türkiye’de değil, yurtdışında eğitim almışlar. Bu kişilerin kuşkusuz yurtdışında eğitim almaları orada yaşamalarından kaynaklanıyor, ama Türkiye’de yaşıyor olsalardı aynı noktaya gelirler miydi, zannetmiyorum.
ÇİZİM KABİLİYETİ ŞART
Endüstri Ürünleri Tasarımı konusunda Türkiye’de iki üç üniversitenin bölümü var. Bu eğitimi veren üniversitelerin başında Mimar Sinan ve Marmara geliyor. Sonuçta bu bölümlere girmek için çizim kabiliyetinizin olması gerekiyor. Çünkü yetenek sınavı ile bu üniversitelerin tasarım bölümleri öğrenci alıyor. Bir tek İTÜ’nün bu bölümü üniversite sınavıyla öğrenci alıyor.
Bilgisayar kullanımı özellikle otomotiv tasarımında artık birinci öncelik haline geldi. Ama ne yazık ki üniversitelerimiz bu konuda destek görmediği için öğrenciler daha çok kendi imkanlarıyla bilgisayarda tasarım yapmayı öğreniyor.
MESLEKLERİNİ YAPAMIYORLAR
Tamam işin temeli belki veriliyor, ama mezun olduktan sonra uluslararası tasarımcılarla rekabet etmek için her alanda iyi olmak zorundasınız. Kimileri şanslı oluyor, master veya doktorasını yurtdışında tamamlıyor. Peki buna imkanı olmayanlar... Bugün bir çoğu Türkiye’de kendi mesleklerini yapamıyor. Çünkü böyle bir şansları yok.
Bugün tasarımla özdeşleşen İtalyanlar gibi Türkiye’de çok yetenekli tasarımcılar var. Ama tasarım alanında iş bulamadıkları için birçoğu geçimini farklı mesleklerde sürdürüyorlar. Artık gelecek vadeden yetenekli kişiler tasarımcı olmak yerine başka bölümlere veya üniversiteleri tercih etmeye başladı. Eğer Türk otomotiv sektörü tasarım konusunda iddialı bir konuma gelmek istiyorsa, öncelikli olarak üniversitelerin Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümlerini desteklemesi gerekiyor. Bu okullarla projeler yapıp tasarımcı yetiştirilmesinde etkin görev almalı.
Mühendisler gibi destek görmeliler
Ben editör yazımı yazarken Türkiye’de ilk kez bir grup mühendislik fakültesi öğrencisinin otomotiv teknolojisiyle ilgili eğitimlerinin önemli bölümünü, Mercedes’in Aksaray’daki kamyon fabrikasında alacağı haberi geldi. Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selçuk Geçim, fakültedeki Otomotiv Bölümü öğrencilerinin 2’nci sınıftan itibaren pratik derslerini, Mercedes-Benz Türk’ün Aksaray’daki kamyon fabrikasında alacağını söyledi. İşte yukarıda da belirttiğim gibi mühendislik konusunda gerçekleşen bu desteklerin tasarım alanında da yapılması şart. Tasarım eğitimi alanların otomotiv firmalarının Türkiye’de yoksa bile yurtdışındaki tasarım merkezlerinde belirli süre eğitim almaları sağlanamaz mı?