Ford Otosan’ın Amerika serüveninin perde arkası

2006 yılının son bombasını patlatarak, "Ford’un anavatanına Ford satacağız’ başlığıyla, Ford Otosan’ın Amerika’ya sadece Türkiye’de üretilen Transit Connect ihraç edeceğini yazmamız büyük ses getirdi.

Bu haber Hürriyet’in dışında Sabah ve Milliyet’te de yer alınca yankısı büyük oldu. Aynı kaynağın üç gazeteye birden bu haberi vermesinin sebebi, tabii ki bu gazetelerinin sahip olduğu güçle alakalı. Bugün Türkiye’de Hürriyet, Sabah ve Milliyet’in gücünü kimse inkar edemez. Bu nedenle otomotivde de kaynaklar önce bu gazetelerle temas kurar, bir sonuç alamazsa diğer gazetelere başvurur. Bu durum özel röportaj, toplantı veya lansmanlarda da geçerlidir. Kontenjana göre önce bu üç gazete sırayla çağrılır, eğer bu gazetelerden katılım olmazsa ’yedek gazeteler’ devreye girer. Burada kurumların gücünün dışında bu gazetelerdeki editörlerin de kişisel becerileri ön plana çıkar.

İşte böyle bir ortamda, Ford Otosan’ın Amerika’ya ihracat yapacağını yapılan proje çalışmalarıyla öğrendik. ’Dik’ diyorum çünkü aynı kaynak yukarıda söylediğim sebeplerden dolayı bu haberi Sabah ve Milliyet’teki arkadaşlarıma da vermiş. Bir kaç kanaldan daha işi doğrulatıp birde yan sanayi firmalarından Amerika’ya ihracat düğmesine basıldığını öğrenince, 29 Aralık’ta haberi yayına verdik.

DURAK ’PROJEMİZ VAR’ DEDİ

Tabi böyle önemli bir haberin ardından bu haberi atlayanların atağa geçeceklerini biliyordum. Geçtiğimiz hafta perşembe günü gerçekleşen Ford Otosan’ın 2006 yılını değerlendirme toplantısına da bu girişimler damgasını vurdu. Ford Otosan Genel Müdürü Turgay Durak, bu haberle ilgili soruları geçiştirmek için bize atıfta bulunarak, "Yazanlara sorun" şeklinde espri yapmayı daha uygun görse de, "Böyle bir projemiz var ve çalışmalar sürüyor. Ancak 2007 yılında ihracat olmayacak" diyerek, haberin doğrulunu ortaya koydu. Sonuçta biz de, farklı normlara sahip Amerika pazarı için Ford Otosan mühendislerinin çalıştığını ve gerekli düzenlemeler bittiği zaman ihracatın başlayacağını yazdık. Ne bir imzadan ne de sözleşmeden bahsetmedik. Durak’ın açıklamasından 2007 yılında bu çalışmaların bitmeyeceğini ancak ihracat projesinin olduğunu öğrendik. Bunu da haberleştirip yayınladık.

Ama haberi atlayan arkadaşlar, Durak’ın ’ABD’ye ihracatla ilgili projemiz var’ sözünü es geçip, ’2007’de ihracat olmayacak’ sözünü, sanki ABD’ye hiç ihracat olmayacak şeklinde yazınca, sözüm ona bizi zor duruma sokacaklarını zannettiler. Kimse ihracatın olmayacağını söylemedi, tam tersine böyle bir projenin olduğu açıklandı.

Turgay Durak’ı da anlıyorum. Böyle bir haberi resmi anlaşma yapılmadan net olarak söylemek istemiyor. Anlaşma yapıldıktan sonra çeşitli kutlamalarla bir toplantıda açıklama yapmak işlerine geliyor. Ama bizim işimiz gazetecilik. Aldığımız bir bilgiyi birileri rahatsız olur diye yazmamak kötü bir gazeteci olduğumuzu gösterir.

BORSAYA AÇIKLAMA YOK

Zaten bu haberin yayınlanmasının ardından halka açık olan Ford Otosan, borsaya herhangi bir açıklama yapma gereği duymadı. Halbuki, daha önce ’yedek gazetelerde’ yer alan bir kaç küçük haberle ilgili olarak bile hemen yalanlayıcı açıklama yapmayı uygun görmüştü. Bu da bizim haberin doğru olduğunu başka bir kanıtı.

Hayır doğru da olmayabilir veya proje iptal edilebilir. Biz bunu yayınlamaktan da çekinmeyiz. Ama başka gazetelerde çıkan özel haberleri yalanlatmak için uğraşıp, bir de sanki yalanmış gibi yanıltıcı haberler de vermeyiz. Bugüne kadar otomotiv sektörüyle ilgili tüm gelişmeleri ilk ve sadece Hürriyet’te okudunuz. Bundan böyle de okumaya devam edeceksiniz. Hepinizin yeni yılını tekrar kutluyorum...

Kim kimden esinlenmiş merak ettim

Geçtiğimiz hafta Volkswagen, Şubat ayında Türkiye’de piyasaya sunacağı yeni ticari aracı Crafter’i tanıttı. Crafter’in fotoğraflarını görünce gözlerime inanamadım. Çünkü Türkiye’de de üretilen yeni Ford Transit’e inanılmaz benziyordu. Farlar, ızgara, yan aynalar ve daha bir çok yönü sanki kopya gibiydi. Kendi kendime acaba, Ford ve Volkswagen, Fiat ve PSA Grubu (Peugeot Citroen) gibi ticari araçta bir ortaklığa mı gitmiş diye düşünmeden edemedim. Hayır gitmedilerse, kim kimden esinlendi merak ettim.

Uluslararası iki lansman için Türkiye’de yer aranıyor

2007 yılında 60’ın üzerinde yeni modelin Türkiye’de piyasaya çıkacağını yazmıştık. Bu modeller içinde iki tanesi Türkiye’nin tanıtımı için de önemli. Türkiye’de Tofaş tarafından üretilecek Fiat Linea ve yeni Opel Astra Sedan’ın bu yıl uluslararası lansmanları son anda bir değişiklik olmazsa Türkiye’de yapılacak. Yani yüzlerce uluslararası basın mensubu Türkiye’ye gelip haberler yapacak. Uluslararası lansmanların genelde yaklaşık bir ay sürdüğü düşünülürse, bu süre zarfında lansman yapılan bölge oldukça hareketlenecek.

Şu anda hem Fiat ve Tofaş yetkililerinin hem de GM Türkiye ve Opel yetkilileri harıl harıl Türkiye’de lansman yapılacak yer aradıklarını biliyorum. Opel, lansman için bir çok bölgeyi incelerken, Karadeniz bölgesini de kapsam içine almıştı. Ancak Karadeniz’de uygun otel bulamadıkları gelen haberler arasında. İki otomobil için Güneyde veya Ege’de lansman yapılabileceği söyleniyor.

Genelde otomobil markaları maliyetler ve rahatlık açısından uluslararası lansmanlar için daha ölü sezonları tercih ederler. Ve genellikle lansmanlar kış aylarına denk gelmişse Avrupa’ya yakınlığı nedeniyle İspanya, Portekiz veya İtalya’nın kısmen daha sıcak kıyı bölgelerinde yapılır. Örnek vermek gerekirse, geçtiğimiz yılın son aylarında yapılan tüm lansmanların neredeyse hepsi İspanya’da gerçekleşti.

Türkiye’de bence bu uluslararası lansmanları daha fazla çekmek için girişimlerde bulunmalı. Bugüne kadar bir tek Dacia Logan Kapadokya’da, birde Mitsubishi L200 Antalya’da uluslararası lansman yaptı. Bu sayılar hızla artmalı. Biz hem mekan hem iklim hem de ulaşım açısından bir çok bölgeden daha iyiyiz.

Geçtiğimiz hafta bayram tatilinde test danışmanlarımla (eşim ve kızım) birlikte 3 günlüğüne Antalya’da bir nebze de olsa yılın yorgunluğunu attım. Antalya’da yer alan yüzlerce 5 yıldızlı tatil köyünden biri olan Cornelia beni çok etkiledi. Otel İspanya, Portekiz ve İtalya’da kaldıklarımızdan kat kat iyi. Türkiye’deki diğer 5 yıldızlı otellerinde aynı ölçüde başarılı ve kaliteli olduğunu bildiğimden, bizim daha fazla uluslararası lansman çekmemiz için hiç bir sebep yok. Bu yüzden gerek Tofaş’a, gerekse GM Türkiye’ye bu yılki lansmanlarda kendimizi kanıtlamamız için büyük iş düşüyor.
Yazarın Tüm Yazıları