HÜRRİYET Otoyaşam olarak motorsporlarına en çok önem ve yer veren gazetelerin başındayız. Başka hiç bir gazetede ve dergide motorsporları ile ilgili bu kadar ayrıntı bu kadar geniş yer bulamıyor.
Sebebi açık. Biz motorsporlarına sadece bir yarış olarak bakmıyor, yapılan yatırımları, harcanan paraları, yaşanan hikayeleri ve en önemlisi Türkiye'ye katkılarını dikkate alıyor, haberleri bu şekilde oluşturuyoruz. Yoksa 'şu yarışta şu birinci oldu, şu kaybetti' gibi haberlerle motorsporlarını hakettiği yere taşımak oldukça güç.
WRC'Yİ NİYE MANŞET YAPTIK
İşte bu bakış açısıyla geçtiğimiz hafta FIA'nın Türkiye'yi, Dünya Ralli Şampiyonası (WRC) takviminden çıkardığını manşet yaptık. Ekim ayında FIA'nın kesin kararı vereceği söylense de bugün hazırlanan ve internet sitesine konan 2007 takviminde Türkiye yok. Bugün WRC'nin Türkiye'ye katkısı tartışılmaz. WRC bir taraftan Antalya ve Türkiye'nin adını dünyaya duyururken, diğer taraftan motorsporlarında gelişmemizi, yani Formula 1, MotoGP, Lemans gibi uluslararası organizasyonların kapısını açmamızı sağladı. Umarım Türk yetkililer bu önemin farkındadır ve FIA'nın bu kararını bir an önce değiştirmesini sağlarlar. Yoksa önemli bir organizasyonu göz göre kaçırıyoruz.
SÖZLEŞME YENİ İMZALANMADI
WRC'yle ilgili bu gelişmeler yaşanırken, geçtiğimiz hafta motorsporlarına ilişkin gazetelere yansıyan bir başka kriz daha vardı. O da Türkiye'ye getirmemiz, getirdikten sonra pistini yapmamız olay olan Formula 1'di. Kriz, Formula 1 için yapılan İstanbul Park pistinden kár edilemediği gerekçesiyle Türk yetkililerinin F1 Patronu Bernie Ecclestone'ndan destek istemeleriyle oluşmuştu. Yok efendim, 'Ecclestone'la imzalanan sözleşme çok ağırmış, İstanbul Park kár edemiyormuş, yok işletmek için kimse talip olmamış, talip tek firma olan TÜRSAB'da Formula 1 hariç İstanbul Park'ı işletmek istiyormuş' gibi bir çok haber gündemi meşgul etti.
Arkadaşlar, Ecclestone ile sözleşme hem yeni imzalanmadı, hem de her ülke için aynı. Biz zaten Formula 1 pistini birileri büyük paralar kazansın diye yapmadık ki. Zaten hiç bir ülke F1 pistini kár amaçlı yapmıyor. Unutuyoruz galiba, dünyanın en çok ilgi çeken organizasyonu olan Formula 1'i biz Türkiye'nin ismini dünyada duyursun ve turizmi geliştirsin diye aldık.
DİĞER PİSTLERE GİDİN BAKIN
İstanbul Park'ı doğru işletemeyip, zarara sokuyorsanız bu Ecclestone'nin sorunu değil ki. Gidin diğer Formula 1 pistlerine bakın. Haftanın her günü dolu. Organizasyonların dışında, hız meraklıları gidip kendilerini Formula 1 pistinde tatmin ediyorlar. Pisti işletenler saat ücreti alıyor ve hiç boş durmuyorlar. Sözüm ona bizde düğün dahil bir çok şey yapacaktık. Ama yönetimin beceriksizliğiyle umduğumuzu bulamadık. Bu noktada 'Acaba Mehmet Yıldırım, İTO'nun başkanı olarak kalsaydı aynı sorunlar yaşanırmıydı' diye düşümenden de edemiyorum.
Ecclestone öyle ya da böyle bu işin patronu. Daha önce örneklerini gördüğüm için biliyorum, ufak bir sorunda sözleşmeye aykırı birşey bulup ülkeleri takvimden çıkartabiliyor. Türkiye'yi çıkartırsa ne olacak? Pist ne olacak? Suçu Ecclestone'nin üzerine mi atacağız.
10 MİLYAR DOLARLIK TANITIM
Formula 1, Türkiye'nin ismini dünyaya duyurmak için büyük bir şans. Olimpiyatlar ve Dünya Şampiyonaları'ndan bile daha değerli. Çünkü her yıl yapılıyor. Her yıl 3 gün boyunca 203 TV kanalı ile 2.5 milyar kişiye ulaşan Formula 1'in Türkiye'nin ve İstanbul’un uluslararası reklam tarifelerine göre tanıtım değeri 10 milyar doları buluyor. Bu da yıllık tanıtım bütçesi 100 milyon dolar olan Türkiye için 100 yıllık tanıtıma bedel bir rakamı ifade ediyor.
Şimdi böyle önemli bir organizasyonu kár edemiyoruz diye 'Formula 1 leşi' şeklinde ilan eden gazetecilere de soruyorum. Formula 1'i düzenlemek için üstüne para verecek ülkeler sırada beklerken, üç beş kuruş için biz böyle bir organizasyondan vaz mı geçelim.
Cımbızla bilgi alıyoruz
Bu yıl İstanbul'da ikincisi düzenlenecek Formula 1 organizasyonuna yaklaşık bir ay gibi kısa bir süre kaldı. Peki organizasyonu düzenleyenler ne yapıyor. Hiç bir şey. Kısa bir süre kalmasına rağmen ne doğru dürüst bir tanıtım, ne bir toplantı yani ortada hiç bir şey yok.
Eğer basın olarak biz birşey sorarsak cevap veriyorlar. Aksi takdirde hiç bir ses seda yok. Bunun en iyi örneğini geçtiğimiz haftalarda yaşadık. Formula 1 ile ilgili gönderilen bir basın bülteninde bu yılki yarışın bilet fiyatları yer alıyordu. Eğer fiyatları inceleyip geçtiğimiz yılla karşılaştırmazsanız bu ancak düz bir haberdi. Fiyatları karşılaştırdığınız zaman ise indirimin yapıldığını görüyordunuz. Bir de dövizdeki dalgalanmayı hesaba kattığınızda ise en ucuz Formula 1 izlenen ülkenin Türkiye olduğu ortaya çıkıyordu. İşte bu haberdi ve biz bunu çıkartıp manşete taşıdık. Ama bunu organizasyonu düzenleyenlerin ilan edip, tüm gazetelere pazarlaması bilet satışlarını artırmak için daha doğru bir yol olmazmıydı.
Ya trafik sorunu: Bugün İstanbul'da bir çok kişi geçtiğimiz yıl yaşanan trafik faciası yüzünden, yarışlara gitmemeyi düşünüyor. Bu soruna ilişkin organizasyon yetkililerinden bir açıklama var mı? Cevap yine hayır. Motorsporları yazarımız Murat Tosun, yetkililere bunu sorup cevap bekliyor. Şimdi bizim için yeni yol haritasını çıkartacaklar. Trafiği rahatlatmak için yeni alternatif yollar oluşturup, park yeri sorununa karşı çözümler bulmuşlar. Peki biz sormasak ne zaman açıklayacaklardı. Son hafta mı?
Burdan yetkililere sesleniyorum. Lütfen Formula 1'i küçümsemeyin ve daha fazla bilgi akışı sağlayın.
'2006 model' kampanyaları başladı
Haziran ayında dövizde yaşanan dalgalanma ve faiz oranlarında yaşanan artışla birlikte otomotiv sektöründe satışlar düştü. Bu düşüşün Temmuz ayında da devam etmesi bekleniyor. Yaz aylarının da etkisiyle bir taraftan düşüş yaşanırken diğer taraftan firmaların ellerinde oluşan stokları 2007 model yılına geçiş yaparken eritmesi gerekiyor. Bu yüzden bu ay ve Ağustos'ta bir çok kampanya devreye girecek. Hyundai, faiz oranlarını Mayıs ayı seviyesine çekerek ilk kampanyayı başlattı. Diğer firmalarda benzer kampanyaları devreye sokacak. Eğer illa 2007 model demiyorsanız, yüzde 20'ye varan indirimlerle otomobil sahibi olabilirsiniz. Benden söylemesi.