İkincisini düzenlediğimiz ’Formula 1 Türkiye Grand Prix’i sona erdi. Yaklaşık 1-2 aydır gündemi meşgul eden Formula 1 hakkında çok şey yazıldı ve konuşuldu.
Türkiye’nin uluslararası tanıtımı ve imajı açısından çok önemli bir organizasyon olan Formula 1’de her şeyin iyi olması için mücadele edenlerin arasında yer aldım. İşletmeden, trafiğe, iletişimden tanıtıma kadar eksik olan her noktayı daha iyi olması için bazen eleştirdim, bazen de destekledim. Sonuçta ortaya geçtiğimiz yılki tecrübenin de etkisiyle çok başarılı bir organizasyon çıktı.
Öncelikli olarak İTO Başkanı Murat Yalçıntaş’ı, (her türlü eleştirime ve soruma yapıcı bir yaklaşımla çözüm bulduğu için) daha sonra sırasıyla İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğünü, MSO yöneticilerini ve organizasyonda emeği geçen tüm ekipleri kutluyorum. En çok korktuğum trafik sorununun bile üstesinden gelinmişti. Hem giriş, hem çıkışta büyük bir trafik sorunu yaşanmadı. Çevremden öğrendiğim kadarıyla İETT’nin otobüsleri ile de piste çok rahat gelinip, çıkılmış.
Her ne kadar seyirci sayısının geçtiğimiz yıldan düşük olduğu açıklansa da bana göre tribünler yine de doluydu. Bu yıl Türkiye Grand Prix’ini Ferrari’nin genç pilotu Massa, ikinciliği Renault pilotu Alonso üçüncülüğü ise yine Ferrari pilotu olan Schumacher kazandı. Ancak gerçek sıralama aslında bu değil. Türkiye’de Formula 1’in gerçek kazananı Petrol Ofisi CEO’su Jan Nahum, Sabancı Holding Başkanı Güler Sabancı, ve İTO Başkanı Murat Yalçıntaş. Nedenleri açık.
HERKEZ PO’YA ŞAPKA ÇIKARDI
Jan Nahum yönetimindeki Petrol Ofisi, bu yıl gerçekten büyük işler yaptı. Hemen hemen herkez Petrol Ofisi’nin başarısına şapka çıkardı. Artık Türkiye’de Formula 1 ve akaryakıt dendiğinde akla ilk önce Petrol Ofisi geliyor. Petrol Ofisi, Türkiye Grand Prix’inin isim hakkını almasının yanısıra hem Formula 1’in alt kategorisi olan GP2’de takım sponsoru olması hem de uluslararası arenada Honda Racing F1’e sponsor olmasıyla 25-27 Ağustos tarihlerinde üç koldan tüm dünyaya bir Türk markasını duyurdu. Petrol Ofisi, Formula 1’de sponsorluklarının dışında Türkiye’nin tanıtımı açısından da önemli işler yaptı. Dünya yıldızlarını İstanbul’a getiren, Formula 1 resmi partisini düzenleyerek dikkatleri çeken Petrol Ofisi, İstanbul’un hemen hemen her noktasında Formula 1 rüzgarı estirdi.
Jan Nahum bu başarının en büyük mimarı. Gerek Reina’daki resmi Formula 1 partisinde gerekse İstanbul Park’ta görüştüğüm Nahum’un heyecanı ve mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Önemli bir iş yapmanın verdiği gururla Nahum bence bu yılın Formula 1 birincisi. Eminim önümüzdeki yıllarda Nahum’un bu başarısından etkilenen bir çok şirket yöneticisi Formula 1’de daha etkin görev alacaktır.
GÖMLEK REKORU KIRDI
Formula 1’in diğer bir galibi ise Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı oldu. Sakıp Sabancı’nın vefatının ardından şirketi devraldıktan sonra yönetim şekliyle eleştiri oklarının hedefi olan Güler Sabancı, tüm bunlara Formula 1’de cevap verdi. Formula 1’de bir taraftan Türkiye’de ortak oldukları Bridgestone ile diğer taraftan Türkiye distribütörü oldukları Toyota ile boy gösteren Güler Sabancı, son bir haftadır tüm etkinliklerde yer alarak tam bir gövde gösterisi yaptı. İki marka arasında son bir haftadır mekik dokuyan Güler Sabancı, bununla da yetinmeyip otomotivde amiral gemileri haline gelen Temsa’yla da Formula 1’de ısınma turları yaptı.
Gerek pilotlara lokum ve bileklik verirken, gerek pilotlardan şarap alırken görüntülenen Sabancı sempatik tavırlarıyla Formula 1’e damgasını vurdu. Özellikle yarış günü olan 27 Ağustos’ta Güler Sabancı’nın gömlek değiştirme hızına yetişemedik. Bridgestone, Toyota ve Temsa’nın padok alanlarında mekik dokuyan Sabancı, her bir marka için ayrı gömlek giyerek Formula 1’in en çok kıyafet değiştiren ismi oldu. Umarım önümüzdeki yıldan itibaren Sabancı Grubu’na bağlı bir Türk markasını da Formula 1’de etkin bir şekilde görürüz.
GERÇEK PERFORMANSINI GÖSTERDİ
Bana göre İTO Başkanı Murat Yalçıntaş da bu yılın kazananları arasında. Geçtiğimiz yıl ilk yarışa çok az bir süre kala İTO Başkanı olan Murat Yalçıntaş, yönetimdeki gerçek performansını bu yıl ortaya koydu. Yarışlar öncesi tüm eleştirileri olgunlukla karşılayıp çözüm yolları bulan Yalçıntaş, organizasyonun kazasız belasız tamamlanmasının mimarı oldu. Yalçıntaş’ın başarılı yönetimiyle birlikte geçtiğimiz yıl kabus olan trafik sıkışıklığıda çözülmüştü. Pazar günü Yalçıntaş’la konuşurken "Öğle saatlerinde biraz trafik sıkıştı ama hemen çözdük" açıklaması bile organizasyona verdiği önemi ortaya koyuyordu. Formula 1 sınavını başarıyla veren Yalçıntaş’ı kutluyorum.
Bayraktar: Doğuş gibi marka sayımızı artıracağız
Bayraktar Holding’in sahipleri pazar günü üç kuşak olarak Formula 1’i izlemek için İstanbul Park’taydı. Hüseyin Bayraktar, şirketin başında yer alan oğlu Mustafa Bayraktar ve iki oğlu Bridgestone’nun padok salonunda büyük bir merakla yarışı izledi. Mustafa Bayraktar babasından şirketin yönetimini devraldıktan sonra özellikle otomotiv alanında önemli atılımlar içinde. Gerek Ege Endüstri ve Ege Fren gerekse distribütörü olduğu Citroen ve Subaru markalarıyla büyümek istiyor. Bunun için otomotivde yönetimi yeniden yapılandırdı.
Mustafa Bayraktar’ı yakalamışken hemen otomotivdeki yeni marka arayışlarını sordum. Bayraktar, Koreli SsangYoung markası ile görüşmelerin sona geldiğini ancak Kore’de yaşanan grevler nedeniyle anlaşmanın bir türlü sonuçlanamadığını belirtti. Çinli bir marka için de görüştüklerini kaydeden Mustafa Bayraktar, "Ancak Çinli otomobil ithal etmek şu an için zor. Bu otomobillerde homojen sorunu yaşanıyor" dedi. Bayraktar’a "Zaten iki markanız var neden 3 ve 4’üncüsünü de istiyorsunuz" diye sorduğumda cevabı netti: "Bizim Citroen ve Subaru’yla oluşan bir satış ve servis altyapımız var. Yeni markalar için yeniden bir yapılanma oluşturmayacağız. Mevcut altyapımızı kullanıp, elde ettiğimiz katma değeri artıracağız. Bugün Doğuş Grubu bunun en iyi örneğini veriyor. Bizde bu şekilde hareket edip marka sayımızı artıracağız."
Acar:Üretime Krone ile girdik VW ile devam etmek istiyoruz
Doğuş Otomotiv’in CEO’su Aclan Acar’la da Formula 1 yarışı sırasında Doğuş Grubu’nun padok alanında konuşma fırsatı buldum. Acar, Doğuş Otomotiv’in ilk yarıda elde ettiği cironun 2005 yılının 3’te 2’sine eşit olduğunu belirterek, "Biz dövizdeki dalgalanmaya stokla yakalanmadık. Ciromuzu artırdık. Pazar daralırken biz büyüdük" dedi.
Krone ile birlikte Doğuş Otomotiv’in artık üretim alanında da faaliyete geçtiğini hatırlatan Acar, "30 milyon Euro’luk bir yatırımla Türkiye’de Krone ile birlikte treyler üretimine başlıyoruz. Bu yatırımla birlikte üretim ayağında da artık varız" dedi.
LAMBORHINI İLE ANLAŞTIK
Otomobil veya hafif ticari araç üretimi konusunda ise Volkswagen’in kararını beklediklerini kaydeden Acar şöyle konuştu: "Biz her türlü ortamı hazırlıyoruz. Son olarak Mısır’da VW markalı ticari araçların temsilciğini de aldık ve bunun üzerine çalışıyoruz. Üretim konusunda son kararı Volkswagen verecek. Biz Krone ile başladığımız üretime otomotivde devam etmek istiyoruz."
Doğuş Otomotiv’in Bentley’in Türkiye temsilciliğini aldığını da hatırlatan Aclan Acar, Lamborghini’yle de önümüzdeki günlerde anlaşma imzalayacaklarını kaydetti.