Türkiye’de üretilen Fiat Doblo 5 yıl aradan sonra kavuştuğu yeni yüzü ve özellikleri ile Avrupa’da 2006 yılının hafif ticari aracı oldu.
Ödülünü de geçtiğimiz hafta Amsterdam’da düzenlenen ticari araç fuarının açılışında aldı. Eeee zaten biliyoruz dediğinizi duyar gibiyim. Peki az kalsın İtalyan Fiat’ın bu ödülü Hürriyet yüzünden kaybedeceğini söylersem?.. Şaka yapmıyorum! Benim yüzümden 10 yıldır bu alanda ödül alamayan Fiat, biraz daha beklemek durumunda kalabilirdi
HABERCİLİK ANLAYIŞI
Peki bu nasıl gerçekleşti? Doblo’nun ödül aldığını aslında bundan yaklaşık 10 gün önce öğrendim. Bir gazeteci için önemli bir bilgi almıştım. Ama bizim habercilik anlayışımız, aldığımız bilgiyi birkaç kanaldan daha doğrulatmaktır (muhakkak her gazetecinin de böyledir). Hemen Tofaş’ın Kurumsal İletişim Müdürü Çınar Noyan’ı arayarak, Doblo’nun yılın aracı ödülünü aldığını duyduğumu söyledim. Telefonda bir süre sessizlik yaşandıktan sonra Çınar, ‘Şu an için öyle bir şey yok. Bize öyle bir bilgi gelmedi’ dedi. Benim ‘emin misin’ demelerime aldırmadan, ‘Nereden duydun’ demekle yetindi ve ‘Böyle bir şey yok, yazarsan yanlış çıkabilir’ diyerek son noktayı koydu. Bu cevaplar çok inandırıcı gelmemişti, ama ödülün açıklanmasına 10 gün kala böyle bir haber yazmak da pek doğru değildi. Çünkü sonuçta bu bir nevi yarışmaydı ve ödül belli olsa da 10 gün önceden gazetelerde çıkması sonucu etkileyebilirdi. Evet, tam tahmin ettiğim gibiydi.
BÜYÜK PANİK YAŞADIK
Geçtiğimiz hafta yeni Doblo’yu görmek için Amsterdam’a giderken, uçakta Çınar yanıma geldi ve ‘Bizi büyük bir stresten kurtardın’ dedi. Önce anlamadım, ama sonra jeton düştü. Çınar olayı anlattı: ‘Sen Doblo’nun ödülü ile ilgili beni aramadan bir saat önce İtalya’dan aradılar ve ödülü aldığımızı söylediler. Ama 13 Ekim’e kadar bu haberin duyulup basında çıkması halinde diskalifiye olacağımızı da ilettiler. Ve ardından sen aradın. Ben sana ne diyeceğimi şaşırdım. Telefonu kapattıktan sonra şirkette büyük bir panik yaşandı.’
Evet, düşünsenize ben haberi yazmış olsam kimse beni yılın gazetecisi seçmez, ama Doblo sırf bu nedenden dolayı diskalifiye olabilirdi. Eminim bu bilgiyi alan birçok meslektaşım ‘Ben yazardım’ diye düşünülebilir. Tercih meselesi. Ama Doblo’nun diskalifiye olması haberin de otomatik olarak düşmesine neden olacaktı. İki tarafın da kaybedeceği bir durum yaşamak yerine benim de kenarından kıyısından bir parça payımın olduğu Avrupa çapında bir ödül alındı. Tebrikler Doblo.
Ambulansa yol veriyoruz ama trafiği kim açacak
‘Önümüzde yaşanacak uzun yıllar, görülecek yeni yerler, tadılacak yepyeni heyecanlar varken ya da tüm bunlar sevdiklerinizden biri için geçerliyken BİLİNÇSİZ SÜRÜCÜLER yüzünden, hepsinden ama hepsinden vazgeçmek ne acı... ’
Bu yazı Medline’nin ‘Yaşama şansına YOL VER’ sloganıyla başlattığı sosyal sorumluluk projesinden bir alıntı. Bu projeyle ilgili bülten masama geldiğinde dikkatimi çekti. ‘Keşke’lerin bol olduğu bu projenin özü şu: ‘Dünya Sağlık Örgütü’nün rakamlarına göre ölümcül bir rahatsızlığı olan kişiye, doktorlu ve donanımlı bir ambulans ilk 15 dakika içinde ulaşırsa bu kişi yüzde 50 oranında kurtuluyor. Bu oran 25 dakika içinde yüzde 50’ye, bir saat içinde ise sıfıra düşüyor. Ölümlerin ve kalıcı sakatlıkların büyük bir kısmı panik ve kargaşanın hakim olduğu ilk dakikalarda yani altın dakikalarda, yanlış müdahale sonucunda gerçekleşiyor. Medline’nin ‘Hayat Yolu Projesi’nin amacı ise ambulanslara geçiş önceliği verilmesi konusunda toplumun bilinçlendirilmesi, altın dakikalar içerisinde donanımlı ambulansların hastaya ulaşması ve gerekli tıbbi müdahalenin zamanında yapılarak binlerce hayatın kurtarılması.’
Çok anlamlı bir proje. Peki, problem sadece bilinçsiz sürücülerden mi kaynaklanıyor? Özellikle İstanbul’da bitmeyen yol çalışmaları, birbirine hafif de olsa dokunduğu için polis beklerken saatlerce trafiği felç edenler ve ayna kullanmasını bilmeyenlerin suçu yok mu? Bugün bir ambulans geldiğini görüp yol vermeyen insanların, artık çok fazla olmadığını düşünüyorum. Ama trafik yüzünden kımıldayamayan bir aracın arkasında ambulans varsa çözüm ne olmalı? Bence bu sorunun tek suçlusu sürücüler değil.