Hürriyet Ekonomi Müdürü Vahap Munyar’ın 6 Temmuz’da yayınlanan ’Yabancı şirket Türk ortağından ’ya darbe olursa’ maddesi istedi’ başlıklı yazısı açıkçası Türkiye’nin son dönemini özetler nitelikteydi. Türkiye’ye yerli bir ortakla girmeye çalışan Avrupa menşeli bir şirketin hazırlanan anlaşma maddelerine ’ya darbe olursa’ maddesi eklemek istemesi, bana göre uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye bakışını çok net olarak anlatıyordu.
Çok kritik bir sürecin içine girdik. Bir taraftan AKP’yi kapatma davası sürerken, diğer taraftan AKP’ye muhalefet edenlere ’darbe yanlısı’ yakıştırması yapılıyor. Bunların üstüne Ergenekon Operasyonun da eklenmesi Türkiye’ye yatırımı düşünen şirketleri başka alternatif çözümler aramaya itecek gibi gözüküyor.
Bugün Türk ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektörü için de tehlike çanları hem içerden hem dışardan çalıyor. Her ne kadar bazı büyük otomotiv grupları, büyük bir ekonomik kriz beklemediklerini açıklasa da, şu anda gidilen sürecin sonunda ne olacağını inanın kimse bilemiyor. Ama Türk ekonomisi ve otomotiv sektörü için daha önemlisi yeni yatırımlar. Yaklaşık 1 yıldan beri hem Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hem de Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın bas bas bağırdığı ’2 dev otomotiv yatırımı gelecek’ haberleri açıkçası son dönemde ’darbe’ söylentilerinin altında kaldı.
Resmi olmayan açıklamalara göre Magna’nın 400 ila 500 milyon Euro, PSA Grubu’nun (Peugeot-Citroen) da 1 milyar Euro’luk yatırım yapacağı söyleniyordu. Şimdi merak edilen konu, bu iki dev yatırımı yapacak uluslarası şirketlerin Türkiye’nin geleceğine inanıp inanmadığı. Veya soru şöyle sorulabilir, "Darbe’ söylentisi bu yatırımları başka limanlara sürükler mi?"
Umarım, bu kritik günlerden en az hasarla kurtuluruz.
Aybar’dan vize çıktı, Elçin Peugeot’ya geçti
Uzun yıllardır Renault Mais’in iletişim departmanında çalışan ve otomotiv basının en rahat çalıştığı bir kaç kişiden biri olan Elçin Uğuzluoğlu, bir başka Fransız marka Peugeot’ya transfer oldu. Elçin bana göre çok profesyonel bir hamle yaptı. Renault’da uzun yıllardır haketmesine rağmen istediği pozisyona bir türlü gelemeyen Uğuzluoğlu, 1 Ağustos itibariyle Peugeot’da yeni Genel Müdür Jean Pierre Vieux’lebirlikte yeniden oluşturulan Kurumsal İletişim’in başına geçecek. Hem de direkt genel müdüre bağlı olacak.
Açıkçası, 3-4 aylık bu süreci başından beri bilen biri olarak, Elçin ve Peugeot son ana kadar Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar’ın bu transfer konusundaki tutumunu bekledi. ODD Başkanı da olan İbrahim Aybar, kendinden beklenen profesyonelliği gösterip, Elçin’in önünü kesmedi. Ama, bana göre iletişimde eli ayağı olan Elçin’i tutmalıydı. Herkesin doğru kişiyi bulmak için büyük çaba gösterdiği bir dönemde, elinde böyle biri varken göz göre göre kaçırmak bence Renault için önümüzdeki günlerde sıkıntı yaratabilir. Örnekler ortada. Diğer taraftan Peugeot ise biraz geç de olsa son dönemdeki en iyi hamlesini yaptı.
Ancak şunu söylemeden de geçemiyeceğim. Geçtiğimiz yıl Elçin’in Renault’da yaşadığı benzer sıkıntıyı yaşayan ve mutsuz olan Nil Evin, Çelik Motor’a Kurumsal İletişim Müdürü olarak atanmıştı. O dönem Peugeot, Reklam ve İletişim’in başında Bürçin Karagemicioğlu olduğu için Nil’in gitmesinin önemini kavramamıştı. Ancak yeni Genel Müdür gelip, "Herkes bildiği işi yapacak" diyerek iletişim ve reklamı birbirinden ayırınca, Bürçin’in yetkileri azaltıldı. Bu durum Bürçin’de sıkıntı yaratınca geçtiğimiz hafta süpriz bir şekilde kendini genç emekli ilan etti. Halbuki geçtiğimiz yıl Nil’i ellerinde tutabilseler, hem doğru adam için bu kadar uğraşmalarına hem de Bürçin’in emekli olmasını gerek kalmazdı diye düşünüyorum. Sonuçta, Elçin Uğuzluoğlu’na yeni görevinde başarılar dilerken, Bürçin Karagemicioğlu’nun da genç emekliliğinin uzun sürmemesini temenni ediyorum.