Paylaş
Mesleğini seven bir öğretmenin yaratıcılığı sayesinde, tatlı bir rekabet içinde öğrenen çocukların zekası, özgüveni, bilgiye nasıl aç oldukları gözlerinden okunuyor.
Bu videoyu dün Hürriyet'in Facebook hesabında yaklaşık 250 bin kişi izledi.
* * *
Şimdi bir de şu videoyu izleyin:
Büyük bölümü evlilik programı sunucularını ezbere bilen ama üç tane dünya klasiğini okumayı bırakın, isimlerini bile sayamayan bir gençlik...
(Sefiller'i hatırlayabilen bir genç de bunu Recep İvedik'ten öğrenmiş!)
Sarı Mikrofon ekibinin yaptığı bu röportaj Hürriyet TV ve sosyal medya hesaplarında 500 bini aşkın kez izlendi, son bir haftada internette en çok paylaşılan videolardan oldu, Ekşi Sözlük'te sayfalarca tartışıldı.
* * *
Peki, sözelde sınıfta kalan milletimiz, sayısalda süper mi?
Onun cevabı da şu Sarı Mikrofon videosunda:
Hepsinin özeti şu:
Gözlerinden zeka fışkıran, bilgiye aç, yarışmaya hazır, kendine güvenen çocuklarımızı, 12 yıllık ilk ve orta öğretim sistemimiz sayesinde -ve elbette ailelerin büyük katkısıyla!- cahilleştirip aptallaştırıyor, özgüvenlerini ve dünyada her ülkeden yaşıtlarıyla rekabet edebilecek büyük potansiyellerini yok ediyoruz.
İlk videodaki Emre Aktürk gibi veya iki yıl önce Hürriyet'in Türkiye gündemine taşıdığı Ahmet Naç gibi idealist öğretmenlerin emeği de, kötü tasarlanan sistemin değirmeninde un ufak oluyor.
Ve TEOG yerine MEOG da koysanız, her lisede ayrı KEOG uygulamasına da geçseniz, her yıl hiç araştırma yapmadan yeni modeli satın alınan bir torna tesviye makinesine döndürülen sistemin 8. yılında ne tür bir sınav yapacağınız nihai sonucu değiştirmeyecek.
Eğitim sisteminde uzmanlara sormadan, toplumsal uzlaşı sağlamadan, elitist bir tavırla keyfe keder yapılan her değişim, aynı sonucu verecek:
Anna Karenina 1, Anna Karenina 2, Anna Karenina 3...
Silivri'deki aynalar
Silivri Cezaevi'nde tutuklu ziyaretine gittiğinizde içeri girmek için elektronik bir cihazın üstündeki aynaya bakmanız gerekiyor.
Retina taraması yapan cihazın çalışması için belirli bir mesafede durmalısınız.
Mesafenizi ayarlarken aynada alnınızın üstünde bir ışık görüyorsunuz, ışık kırmızıdan yeşile döndüğünde tamamdır. (yukarıdaki temsili fotoğrafta görüldüğü gibi)
Önceki hafta Basın Enstitüsü Derneği Başkanı ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) yönetim kurulu üyesi Kadri Gürsel'i ziyaret ettiğimizde yine bu prosedürden geçtik.
2011'de Basın Enstitüsü Derneği olarak Nedim Şener'i ziyaret etmek üzere Silivri'ye gittiğimizde de retina taramasından geçmiştik.
FETÖ'cü yargı ve emniyet mensuplarının cezaevlerini ziyaret eden bizleri de fişlediğini sonradan öğrenmiştik.
O günlerde Basın Enstitüsü Derneği, FETÖ'nün henüz gerçek silahlarla değil ama başka araçlarla yargı ve emniyette bütün dehşetiyle sürdürdüğü teröre karşı (Ergenekon, Balyoz, Oda TV davaları vb) cezaevleri ziyaretlerinin yanı sıra çeşitli kampanyalar düzenlemiş; adalet bakanlarıyla, başbakanla ve hatta cumhurbaşkanıyla görüşmüştü.
IPI basın özgürlüğü kahramanı ödülünü alırken Nedim Şener'i birlikte alkışladığımız Kadri Gürsel, FETÖ karşıtı görüşlerini en istikrarlı şekilde her tür medyada kesintisiz dile getirmiş bir gazeteci olarak bugün hala cezaevinde.
2011'de Silivri'deki cihaz retinanızı daha zor okurdu; epey uğraşır, kapıda beklerdiniz.
Bugün cihaz daha iyi çalışıyor, ama haksız yere hapsedilenler yine evrensel insan haklarına aykırı uzun tutukluluklarla cezalandırılıyor..
Kadri Gürsel'e, Ahmet Şık'a, Murat Sabuncu'ya ve Akın Atalay'a yöneltilen ve 10 aydır delillendirilemeyen "FETÖ'ye yardım" iddiası, bu şartlar altında Türkiye'ye inandırıcılığını kaybettirmekten başka bir işe yaramıyor.
Keşke bu abes iddiayı savunan herkes (başta iddianameyi hazırlayan ama kendisi FETÖ'cülükten yargılanan savcı) pazartesi günü yapılacak duruşmadan önce Silivri'yi bir kez ziyaret etse.
Yok, Kadri Gürsel ile, Ahmet Şık ile oturup konuşsunlar, FETÖ ile nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda rehberliğine başvursunlar diye demiyorum.
Cezaevine girmeden önce o aynada kendi gözlerinin içine bakıp, masum insanları neredeyse bir yıldır haksız yere özgürlüklerinden mahrum bırakmanın vebaliyle yüzleşmeleri gerek diye diyorum...
Yeni Medya'dan kısa kısa
* İnsanlar bir haberi gördüklerinde, bunun hangi yayıncının eseri olduğunu ne kadar hatırlıyor? Bu sorunun cevabı, insanların o habere hangi kanaldan ulaştığına göre değişiyor. Reuters'ın araştırmasına göre doğrudan internet sitesine (ana sayfaya) gelenlerin yüzde 81'i, sosyal medya üzerinden ulaşanların yüzde 47'si, arama motoru üzerinden ulaşanların ise yüzde 37'si haberin yayıncısını hatırlayabiliyor. Yani yayıncının markası için en değerli kullanıcı, doğrudan kendisine gelenler...
* Washington Post geçen yıl robot muhabiri Heliograf'a 850 haber ürettirdi, bu haberler 500 bin kez görüntülendi. Genç gazetecilere ve öğrencilere 2014'te yaptığım tavsiyeyi tekrarlıyorum: Robotların yapamayacağı bir işte uzmanlaşın.
* Mobil sitesini Facebook'a benzer kişiselleştirilebilir bir akış mantığıyla yeniden tasarlayan USA Today, içerik başına ortalama harcanan sürenin yüzde 75 arttığını açıkladı.
* Avrupa Parlamentosu halka açık alanlarda ücretsiz internet projesini kabul etti. WiFi4EU adı verilen bu hizmette kişisel veriler korunacak ve erişim reklamsız olacak.
* Tüm dünyada videoya yönelim sürüyor:
- Avrupalı yayıncılar programatik video reklam ağı için güçlerini Google ve Facebook duopolüne karşı birleştiriyor.
- Facebook, Instant Videolar özelliğini test ediyor.
- Google Maps'e video değerlendirmeler geliyor.
- Apple News "öne çıkarılan videolar" özelliğini deniyor.
- Instagram artık uygulamadan çıkılsa bile videonun sesinin kapanmamasına imkan sağlayacak.
Paylaş