Paylaş
Gezi protestolarından tam bir yıl önce bu köşede, "Özal gençliğinin" ardından gelen yeni kuşağın içten içe çalkalandığını; Antikapitalist Müslümanları, RedHack'i, cezaevindeki yüzlerce öğrenciyi yazmış ve bir "büyük patlama" uyarısı yapmıştım.
Aslında o zaman manzara bugünkü kadar kötü değildi. Şimdi diyorum ki: Türkiye'de daha da büyük bir patlama riski var ve bu artık hepimizi uyandırmalı.
Sırf son beş yılda "devlet dersinde" öldürülen çocukların sayısı 79'a ulaşmış.
Uludere'de bombalara hedef olan Encü ailesi çocuklarından, Okmeydanı'nda gaz fişeğiyle vurulan Berkin Elvan'a hepsinin ismi arşivlerde...
Benzer şekilde öldürülen pırıl pırıl gençlerin -mesela Ali İsmail Korkmaz'ın- yanına, devletin ve toplumun doğrudan olmasa da dolaylı olarak katlettiği masumları ekleyin.
Örneğin Özgecan Aslan'ı...
Maktûllerin ruhu kimseden hesap soramaz belki, fakat geride kalanlar, Türkiye için tekinsiz bir geleceğe işaret ediyor.
Çocuklarına karşı bu denli acımasız olan, gençlerinin potansiyelini kullanmak yerine sırf düşünceleri yüzünden onları daha reşit bile değilken hapseden, kadınlarını kuluçka makinesi olarak görüp eve kapatmaya çalışan, sokaklarını çaresiz mültecilerle dolduran zihniyet, bu manzaradan en çok korkan taraf olmalı.
Çünkü ne iç güvenlik paketleri ne de "kahraman esnaf" patlatmadan boşaltabilir, o zihniyetin yıllarca uğraşıp doldurduğu bu barut fıçısını...
Ama ötekiler de korkmalı... Herkes, hepimiz, istisnasız...
Çünkü o fıçı patlarsa, tüm Türkiye yanar.
Bu yüzden ucuz siyaseti bir kenara bırakıp birleşmeli, hep beraber toplumsal barışın yollarını aramalıyız.
Bu mümkün müdür, nasıl olur?
Cevabını hepimiz vereceğiz.
Paylaş