Paylaş
Elbette bu ne yeni bir konu, ne de Türkiye’ye özgü bir mesele…
UNESCO ta 2005 yılında bazı üye devletlerin talebi üzerine “gazetecilikte model bir müfredat” başlıklı bir çalışma yayınlamıştı. Georgia Üniversitesi’nden Amanda Bright’ın bu yıl yayınladığı akademik bir makalede de, son dönemde müfredatlarını dijital medyaya uyumlu hale getirdiğini ilan eden gazetecilik ve iletişim programları kıyaslanıyordu.
Türkiye’de ise bu alanda ara sıra gözlenen iyi niyetli çabalar bireysel girişimlerden ibaret kaldığından sorunlar yumak gibi büyüdü. Günümüz gazeteciliği için önemli bilgi ve becerilere odaklanan bazı dersler birçok ülkede müfredatlara çoktan girse de, bizde bugün bile neredeyse hiçbir üniversitede okutulmuyor.
Sağlam bir temel gazetecilik formasyonu üstüne eklenmesi şartıyla ideal bir iletişim müfredatında mesela şu dersler (bazıları seçmeli de olsa) yer almalı bence: Veri analitiği, mobil gazetecilik, yaratıcı yazarlık, multimedya hikaye anlatımı, kodlamaya giriş, dijital reklam teknolojileri, abonelik modelleri ve sadakat, medyada ürün yönetimi ve kullanıcı deneyimi, görsel iletişim tasarımı, veri gazeteciliği, etkileşimli içerikler, dijital kanal yönetimi, videografi ve sosyal video, dijital güvenlik, karşılaştırmalı dünya medya tarihi, dijital etik…
Gazetecilik öğrencileri, iletişimcilik profesyonelleri ve akademisyenlerle oluşturduğumuz Yeni Medya İletişim Ağı'nda son günlerde bu konuda hararetli bir tartışma, daha doğrusu görüş alışverişi yaşandı.
Elbette ağdaki bir akademisyenin de belirttiği gibi üniversiteler, yüksek okulların aksine meslek edinme değil, katma değerli bilgi üretme yeridir. Ve bu müfredat nasıl değişirse değişsin, onu kimin, kime ve nasıl bir ortamda aktardığı, başarılı mezunlar yetiştirebilmek için çok daha önemlidir. Örneğin “medyada inovasyon ve girişimcilik” dersi faydalı olabilir, ama onu bir tekstil uzmanının vermesi ancak zaman ve kaynak israfıdır.
Ağa gelen çok sayıda görüş, Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde, internetin yeni yeni yaygınlaştığı 1990’ların sonunda mezun olanların da, bugün hala okul sıralarında bulunanların da müfredattan şikayetçi olduğunu gösteriyor.
Bu görüşlerden çıkan yorumlar şöyle özetlenebilir:
- Devlet-özel ayrımı olmadan birçok üniversitede teorik eğitime dayalı müfredat güncelliğini yitirmiş durumda, dijital ağırlıklı teknik eğitim ve altyapı/ekipman konusunda eksikler var; genel olarak okullar öğrencileri iletişim sektörüne, gazeteciliğe hazırlamakta yetersiz kalıyor. Yeni Medya İletişim Ağı üyesi Hasan Kurt, “2. sınıf öğrencisiyim ve şu ana kadar gördüğüm eğitimi ben okula gitmeden, kendi başıma da öğrenebilirdim” diyor. Kubilay Kos ise şöyle ekliyor: “Yazılı tarafa yönelik edindiğim haber yazma, başlık atma, görsel seçimi vs. etkenler dijital tarafta işime yarıyor; ancak dijitalin dinamikleri bambaşka ve bunların hemen hemen hiçbirine derslerimde değinilmedi.”
- Yabancı dildeki bölümlerde dahi derslerin çoğu kez tamamen Türkçe verilmesi hem öğrencilerin hem de akademisyenlerin yabancı dil yeteneklerini köreltip teknoloji dahil medyanın her alanındaki gelişmeleri en güncel, ufuk açıcı ve doyurucu orijinal kaynaklardan izlemesini zorlaştırıyor. Yeni Medya İletişim Ağı üyesi Gülberk Arpaçay, “Türkiye’nin en büyük problemi yabancı dil ve vizyon. Öğrenciler akademiyi, iletişim dergilerini ya da iletişim dünyasında akademisyenlerin üstüne düştüğü konuları takip etmiyorlar” diyor.
- Müfredat veya onun işleniş biçimi/ortamı tek sorun değil. İstisnalar bir kenara bırakılırsa, akademisyenlerin önemli bir bölümü yetersiz; iletişim sektörünün güncel pratiklerine hakim olmadıkları gibi akademik yetkinlikleri de sorgulanıyor. Yeni Medya İletişim Ağı üyesi Emre Salman, “Mesele öğrenmek değil, öğrenmeyi öğreteni iyi eğitmek” diyor.
- Yine istisnalar bir kenara bırakılırsa, öğrencilerin önemli bir bölümü özgüvensiz; kendilerini geliştirmekte isteksiz ve hevessizler. Yeni Medya İletişim Ağı üyesi Alya Şahin, “Öğrenci de sorunlu ve sorumlu. Okuma yapmak yerine Instagram'da ne kadar vakit geçirdiklerini, kopyala-yapıştır yapmadan bir makaleyi nasıl yazabileceklerini düşünmeleri lazım” diyor.
- Gazetecilik de dahil iletişimle ilgili bölümler için dört yıl gereksiz bir şekilde uzun bir süre. Temel formasyon daha kısa sürede verilip ardından seçmeli derslerle uzmanlaşmaya ve bir yandan da uygulamaya (tam zamanlı veya yarı zamanlı çalışma, staj, vb.) geçilmeli. İletişim fakültelerinin sayısının azaltılıp, akademik araştırma ve sektörel işgücü dengesindeki ihtiyaçlar oranında birçoğunun yüksekokula dönüştürülmesi değerlendirilmeli. Yeni Medya İletişim Ağı üyesi Bahar Ünlü, “Dört yıllık müfredatımızın verimli ayarlanırsa kesinlikle bir seneye sığdırılabileceğini düşünüyorum” diyor.
- Staj, istihdam ve burs imkanlarının artması için iletişim fakülteleri ile sektör arasında daha fazla işbirliği gerekiyor. Yeni Medya İletişim Ağı’ndan Gazi Üniversitesi öğretim görevlisi Serap Can, iletişim eğitimi üzerine çalışan bir akademisyen olarak, “Akademi de iletişim eğitiminin çıktısının farkında, sektör de farkında. Ancak bir işbirliği için kimseden ses çıkmıyor” diyor.
- Bilginin serbest dolaşımı önündeki her engel ülkemizi tökezletir. Mesela yüksek lisans ve doktora tezleri hepimizin vergileriyle finanse ediliyor ama bunlar YÖK Tez Veritabanında erişime kapatılabiliyor. Yeni Medya İletişim Ağı’ndan Ali Safa Korkut “Bir devlet üniversitesi, yine bir devlet kurumundan herhangi bir bedel ödemeden temin ettiği tezi, öğrenciye sayfasını 50 kuruş karşılığında satıyor” diyor.
Kısacası, günümüzün gereksinimlerine uygun biçimde, ilgili birçok alanda temel bilgilere sahip olup belirli bir alanda derinleşen “T model” gazeteciler ve iletişimciler yetiştirmek için müfredatı yenilemek şart, ama bundan çok daha fazlasını da yapmak gerekli.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 Eğitim Vizyonunu hazırladığı, üniversite yöneticileri ve öğrencilerin müfredat konusunu yeniden tartıştığı bu dönem, bu konuda harekete geçmek için tam zamanı.
Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Görüşünüzü paylaşmak veya Yeni Medya İletişim Ağı’na katılmak için bana ulaşabilirsiniz: ekizilkaya@hurriyet.com.tr
Bu konuda ağda paylaşılan görüşlerin tam metni ise şurada.
Paylaş