Paylaş
*
Kuran ayetleri, ihtiyaç içindeki yetim ve öksüzlerle aciz ve fakirlerin gözetilmesini inananlar üzerine bir borç kılar. Onların haklarının gözetilmesini, ihtiyaçlarının imkân dahilinde giderilmesini ve onlarla iyi ve güzel ilişkiler içinde olunmasını emreder.
Esasen Kuran’ın bu emirleri bir manada insanları sosyal sorumluluk bilincine sahip olmaya teşvik etmekte ve sahip oldukları nimet ve imkânlarda ihtiyaç sahiplerinin de hakkı olduğunu bildirmektedir.
- Ayetlerde: “Yetimlere mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin.” (Nisa suresi 2)
- “Yetimin malına yaklaşmayın! Ancak rüştüne erişinceye kadar en güzel yolla ilgilenme hali müstesna” (En’am suresi 152) şeklinde buyrulmakta ve yetimlere miras olarak kalanın başka kişilerce yağmalanmasına engel olunmaktadır.
*
Ayetler bu konu üzerinde ısrarla durarak küçük bir çocuğun dahi hakkının gözetilmesinin önemine vurgu yapmakta, aksi bir durumda ise Allah’ın bu kişilerden çetin bir hesap soracağını bildirmektedir.
Bununla birlikte yetimlere ve ihtiyaç sahibi kişilere yapılan yardımlarınv da gönülden ve sevgi dolu gerçekleştirilmesi gerekir.
- Ayetlerde: “Yoksula, yetime ve esire, yemeği severek yedirirler.” (İnsan suresi 8) buyrulmakta ve yapılan iyiliklerin başa kakılmaması ve bu sebepten dolayı ihtiyaç içindeki kişilere eziyet edilmemesi emredilmektedir.
*
- Yine ayetlerde: “Sana, neyi infak edip vereceklerini soruyorlar. De ki: İnfak ettiğiniz mal ve nimet; ana-baba, yakınlar, yetimler, yoksul ve çaresizlerle yolda kalan için olmalıdır. Hayır olarak yaptığınızı Allah en iyi biçimde bilmektedir” (Bakara suresi 215) buyrularak hayır yolunda yapılacak olan harcamalarda yetimlerin gözetilmesi emredilir.
*
Sahip olduğumuz maddi tüm nimet ve imkânlar yüce Allah’ın bir lütfudur.
Bu yüzden sahip olduğumuz şeyleri paylaşarak ihtiyaç sahibi kişileri gözetmemiz, bu büyük lütfa teşekkür etmenin bir yolu olacaktır.
SEVDİĞİNİZ ŞEYLERDEN VERİN
“Sevdİğİnİz şeylerden infak etmedikçe zafer ve mutluluğa asla ulaşamazsınız. İnfak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir.” (Ali İmran suresi 92)
*
Ayetten de görüldüğü gibi yapılan infakların (harcamaların) gözden düşmüş değersiz şeyler olmaması aksine yardımda bulunan kişi için de cazip olan nimetlerden olması gerekir.
- Yani kul kendisine yakıştırmadığı şeyleri ihtiyaç sahibi kardeşine de yakıştırmamalıdır.
Zaman zaman gördüğümüz, giyilemeyecek hale getirene kadar kullanılan ayakkabı ve elbise gibi eşyaların dağıtılmaları ve bu sayede infak yapıldığına inanılması ayetteki inceliği tam anlamıyla karşılayamamaktadır.
*
Bununla birlikte, ayetteki ifadeyi daha da geniş bir bakış açısıyla değerlendirmek mümkündür.
Örneğin insana hoş gelen bazı eylemlerin de Allah yolunda yapılacak hayırlı işlerin önüne geçirilmemesi yani başka bir ifadeyle insanın vaktini ve kabiliyetlerini de Allah yolunda kullanması ve bir anlamda maddi imkânları gibi infak etmesi gerektiğini düşünmek mümkündür.
DARLIK ANINDA DAHİ MALLARINIZI HAYIR YOLUNDA HARCAYIN
“Onlar bollukta ve darlıkta infak ederler. Öfkelerini yutanlardır onlar, insanları affedenlerdir. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever.” (Ali İmran suresi 134)
*
Kuran ayetleri herkesi sahip olduğu imkânlar çerçevesinde hayırlı işler yolunda harcama yapmaya davet etmekte ve bir anlamda bu konuda geçersiz bahanelerin önünü kesmektedir. İnfak etmek yani hayırlı işler için harcamada bulunmak, kulun asli vazifelerinden biridir.
İnsanların büyük çoğunluğunun pek çok şeye sahip olmalarına rağmen kendilerini ihtiyaç içinde hissettiklerine ve sahip oldukları şeyleri arttırma hevesi içinde kendilerini infakta bulunacak ekonomik düzeyde görmediklerine şahit oluruz.
*
Oysa ayetten de açık bir şekilde görüldüğü gibi gerçek bir inananın bolluk anında da darlık anında da gücü ölçüsünde infakta bulunması ve bu asli vazifesinden taviz vermemesi gerekir.
- Ortalama bir kişi, içinde bulunduğu durum ve şartları kendi yaşamı için yetersiz görse de şüphesiz kendi durumundan daha kötü durumda olan sayısız insanın var olduğunu bilmelidir.
- Bu sebeple kendisine türlü bahaneler bulmak yerine infakta bulunmaya vesile aramalı ve karşılığını yalnız Allah’tan beklemelidir.
ALLAH’IN İSİMLERİ
Cebbâr
İradesini her durumda yürüten. Yaratılmışların halini iyileştiren.
Fâtır
Yaratan. Birtakım varlıkları yarıp parçalayarak yeni varlıklara ve yeni oluşlara vücut veren.
MODERN CERRAHİNİN BABASI: EBU’L KASIM ZEHRÂVİ (936-1013)
Zehrâvİ, bilim tarihçilerince modern cerrahinin babası olarak gösterilir.
- 30 ciltlik ünlü eseri Kitab Al-Tasrif’te yüzlerce cerrahi yöntem anlatmış, bazıları günümüz cerrahi müdahalelerinde halen kullanılan 200 civarında kendi geliştirdiği cerrahi aleti tanıtmıştır.
- Bu eser Avrupa’da 17. yüzyıla kadar cerrahide en önemli otorite olarak kabul edilmiştir.
- Günümüzde hâlâ yaraların dikilmesinde kullanılan, vücudun tek tepki vermediği iplik olan katgutu keşfetmiş, ölü bebeklerin çıkarılmasında halen kullanılan forsepsi geliştirmiştir.
- Hastayla pozitif iletişimin önemini ve fakirlerin de eşit derecede tedaviye hakkı olduğunu vurgulayan ilk tıp insandır.
- Birçok kanser türünü ve hemofilinin genetik olarak geçtiğini keşfeden ilk kişidir.
Paylaş