Paylaş
Şimdi size Türkiye'den bir çelişkiyi, bir vurdumduymazlığı, yasa tanımazlığı gündeme getireceğim. Bu, Türkiye'nin ne duruma geldiğinin göstergesidir.
Hukuk dışlanmış, yasalar hasıraltı edilmiştir. Hem de yasaları uygulaması gereken kurumlar tarafından!
İlk konumuz, Tansu-Özer ikilisi adına yayın yapan ve ekranda her dakika herkese küfür, hakaret, tehdit ve şantaj yağdıran televizyon kanalı.
İkinci konumuz ise radyo ve televizyonlarda yapılan yayınları denetlemekte yükümlü olan RTÜK.
3984 sayılı yasa, bu alanda RTÜK'e tam yetki veriyor. Yasaya aykırı yayın yapan radyo ve televizyon kuruluşlarına kapama cezası verilmesini öngörüyor. RTÜK bu yetkisini çoğu zaman yerinde kullanıyor ama Tansu-Özer ikilisinin kanalına gelince iş değişiyor!
Şimdi bu yazdıklarımı RTÜK Yasası'nın somut maddeleri ile kanıtlayacağım. Özetliyorum:
‘‘Yayın ilkeleri. Madde 4:
Radyo ve televizyon yayınları kamu hizmeti anlayışı içerisinde aşağıdaki ilkelere uygun olarak yapılır:
Toplumun manevi değerlerine... Kişi haklarına... Genel ahlak, toplum huzuru ve Türk aile yapısına... Toplumda nefret duyguları oluşturacak yayınlara imkân verilmemesi ilkesine... aykırı yayın olamaz.
Yayınlar... Adalet ve tarafsızlığa, yasalara saygılı olma esasına... Kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliği taşıyan yayın yasaklarına... Aksi yargı kararıyla kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu olarak ilan edilemeyeceği ilkesine uygun olmak suretiyle yapılır.’’
***
Ortada bu yasa var. Hükümleri, biraz Türkçe bilen herkesin anlayacağı kadar açık ve net.
Öte yanda ise Tansu-Özer ikilisi adına yayın yapan, ekranından her gün kin ve nefret kusan bir televizyon kanalı var. Kimlere kusuluyor bu kin ve nefret?
Tansu-Özer ikilisinin hoşuna gitmeyecek bir şey söyleyen siyasetçilere, belli işadamlarına ve yine aynı ikilinin hoşuna gitmeyecek bir şey yazan gazetecilere!
Ekrandan küfür, hakaret, tehdit ve şantaj yağıyor. Binbir yalan, hiç utanmadan kamuoyuna aktarılıyor.
İşin daha da acı tarafı, küfür ve hakaretler sadece ilgili kişilerle sınırlı kalmıyor. Onların karıları, kız çocukları, kız kardeşleri de gündeme getiriliyor.
Yasada sözü edilen ‘‘Türk aile yapısı, toplumun manevi değerleri’’ gibi kavramlar her dakika paspas gibi çiğneniyor. İnsanlar bu kirli ekrandan ‘‘arsız, hırsız, namussuz’’ ilan ediliyor.
Ailelerine dil uzatılıyor.
RTÜK Yasası'nda yer alan ve yukarıda verdiğim bütün hükümler, bu kanal tarafından her dakika çiğneniyor.
***
Peki RTÜK ne yapıyor? Orada karar mercii olan 9 üye, Meclis tarafından partilerin adayı olarak seçiliyor. İşte bu noktada iş tıkanıyor. Tansu-Özer ikilisi adına yayın yapan bu kanala nedendir bilinmez, arada sırada sadece bir günlük kapama cezaları veriliyor.
Eğer ortada yasa varsa, RTÜK varsa, bu kanal çok uzun süre kapatılmalıdır... Çünkü yaptığı yayının demokrasi ile, yayın özgürlüğü ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Dünyanın neresinde insanlara 24 saat boyunca küfür, hakaret ve tehdit yağdıran, binbir yalan üreten -ve bu amaçla kurulmuş- bir televizyon kanalı vardır?
RTÜK kendi yasasını uygulamıyor ve görevini kötüye kullanıyor. Bu kanal korunup kollanıyor. Yasa, iç siyaset hesaplarına alet ediliyor.
***
Şimdi işin bir başka boyutuna geçiyorum. Bu yayınlar konusunda eli kolu bağlanan ve söz konusu kanala ceza veremeyen RTÜK, geçtiğimiz günlerde bir yönetmelik değişikliği hazırladı. Buna göre, ekranların bölünmesine yasak getirildi. Örneğin herhangi bir kanal, sürekli altyazı geçemeyecek.
Tansu-Özer ikilisi adına yayın yapan kanaldan fışkıran küfür, hakaret ve tehditler, çoğunlukla altyazı ile yapılıyor. İşte bu yasaklanacak.
RTÜK bu yönetmelik değişikliğini hazırladı ve Resmi Gazete'de yayınlanmak üzere Başbakanlığa gönderdi.
Tarih 1 Şubat 1999. Çıkış sayısı 709.
Bugün tam 11 gün oldu ve yönetmelik Başbakanlık'ta takıldı. Herhalde ‘‘görünmeyen güçler’’ devreye girdi!
Çok ilginçtir, yönetmelik bir türlü yayınlanmıyor!
***
İşte size bir ‘‘Türkiye tablosu!’’... Ortada yasa var, uygulanmıyor. Bunu fırsat bilen bir televizyon kanalı herkese dümdüz gidiyor, yasanın bütün hükümlerini ve yayın ilkelerini paspas gibi çiğnemeye devam ediyor.
Tansu-Özer ikilisi bu çirkinliğin ardına sığınmış!
Öte yanda ise, hiç değilse bunların altyazı ile geçtikleri küfür, hakaret ve tehditleri yasaklamak için hazırlanan ve zaten çok geç kalmış olan bir yönetmelik değişikliği, Başbakanlık makamında tam 11 günden beri bekletiliyor. Resmi Gazete'de yayınlanması ‘‘nedense’’ mümkün olmuyor!
***
Türkiye'de sistem tıkanmış. Yasalar, hak ve hukuk hiç kimsenin, hatta onları uygulamakla yükümlü olan kişi ve kuruluşların bile umurunda değil.
Adam kurmuş televizyon kanalını, önüne gelene ve onların ailelerine 24 saat hakaret ediyor ve RTÜK bunlara ceza veremiyor!
Yasa var mı, yok mu? Varsa, RTÜK ne yapıyor? Acaba kendi yasası, 9 RTÜK üyesi arasında siyaset malzemesi mi yapılıyor?
O yönetmelik niçin günlerden beri Başbakanlık'ta bekletiliyor? Hangi görünmez güçler devreye giriyor?
Kimler hangi oyunu oynuyor?
Paylaş