EVET, her ortamda konuşuyor ve kendince açıklıyor!.. Ve sürekli olarak aynı sözleri söylüyor:
"Kimin cumhurbaşkanı olacağını şimdiden tartışmayalım. Bunu tartışmak şu anda görevde olan Cumhurbaşkanı’na saygısızlıktır."
Olayı açıkça saptırıyor. Kimin cumhurbaşkanı olacağını tartışmak Sezer’e saygısızlık değildir. Niçin olsun ki?
Sezer görevini onuru ve saygınlığıyla, büyük başarıyla sürdürüyor. Cumhuriyet rejimine sahip çıkıyor. Süresinin ne zaman biteceği belli.
Tartışılan konu Sezer değil, onun yerine kimin geleceği. Konunun Sezer’le uzaktan yakından ilgisi yok. Herkesin kafasındaki kuşku ve soru çok açık ve net:
"Sezer’in yerine Recep Tayyip gelirse ne olacak?"
Düğüm burada.Aynı kuşkuyu kendisi de taşıyor ve her gün yeni bir söylem getiriyor. Şimdi yenisini getirdi:
"İlle de ben olmayabilirim! Benim dışımda biri niye olmasın ki!"
Oysa gönlünde yatan aslan, Çankaya.
Ancak Meclis’teki AKP çoğunluğuna kendisini ya da benzeri birini seçtirdiği takdirde Türkiye’nin nasıl gerileceğini, ülkemizin başına neler geleceğini, neler yaşayacağımızı ve o sorunların üstesinden gelmenin mümkün olmayacağını, o hepimizden iyi biliyor.
Bir şeyi çok iyi bilelim. Kendisiyle birlikte bazı partili yandaşlarının da gönlünde Çankaya aslanı yatıyor!
TBMM Başkanı ve büyük devlet adamı Bülent Arınç, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve daha niceleri "keşke aradan ben sıyrılıp oraya seçilsem" hesabı içindeler.
Atalarımız ne güzel söylemiş. "İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar."
Çankaya hayali hepsinin kafasında fazlasıyla var da, şu anda açığa vurmaları mümkün olmuyor.
EL KADI VE ZAPSU OLAYI
Devletin Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ve Maliye Başmüfettişleri bir olayı inceleyip gündeme getirdi. Raporlarda karanlık ilişkiler ortaya çıktı. Raporlarda Yasin El Kadı isimli teröristin, Başbakan danışmanı Cüneyd Zapsu’nun isimleri geçiyor.
Burada önce bir teşekkür görevimi yerine getirmek istiyorum. Sedat Ergin yönetimindeki Milliyet Gazetesi ve gazetenin deneyimli muhabiri Nedim Şener bu olayın üzerine çok iyi gittiler. İşin hemen her boyutunu belgelerle yayınladılar.
Dün TBMM’de CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, milletvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu ve Atilla Kart basın toplantısı düzenleyip yine belgeleri konuşturdular, sorular sordular, Adalet Bakanı’nın savcıları göreve çağırmasını istediler. Bugünkü gazetelerde bu haberi büyük olasılıkla iç sayfalarda ve sadece birkaç cümle ile okumanız mümkün olur!
Sevgili okuyucularım, bu işin altında önemli şeyler var. Devletin kurulları ve müfettişleri kara para raporu hazırlıyor, çok önemli suçlamalar getiriyor ve İstanbul’da bir savcı, hiç kimsenin ifadesini almaya, bilgisine başvurmaya bile gerek görmeden "takipsizlik" kararı verip dosyayı kapatıyor.
Dosyada çok önemli kişilerin isimleri geçiyor. CHP bu dosyanın yeniden açılmasını istiyor.
Hükümet (!) demiyorum, bir devlet böylesine önemli dosyalarda nasıl böyle duyarsız kalabilir?
İşin dahası var. Başbakan danışmanı kimliğiyle Başbakan adına dünyanın dört bucağını dolaşan, ABD yönetimiyle bile bire bir görüşmeler yapan Cüneyd Zapsu gerçekten danışman mıdır? Başbakanlık "kadromuzda böyle bir personel yoktur" diye açıklama yaptı. O halde Zapsu’nun yurtdışı gezilerinde harcamaları kim karşılıyordu?
Kendisi cepten mi ödüyordu, yoksa devletten mi alıyordu? Resmi danışman değilse devlet ona hangi sıfatıyla para veriyordu?
Bu dosyadan ilginç olaylar fışkırıyor.Devlet nerede? Yargı nerede? Takipsizlik kararı nerede? Niçin tık yok? Dosya deşildiğinde ne çıkacağı yoksa biliniyor mu?
* * *
Emin Çölaşan’ın notu: Dün Ulusal Kanal Genel Müdürü Turan Özlü’den aldığım faksı özetliyorum: "Bugünkü yazınıza konu olan Nurettin Veren bir yılı aşkın süredir Ulusal Kanal’da her hafta cumartesi saat 20’de program yapmaktadır. Yazınızda aktardığınız konular haftalardır Ulusal Kanal’da işlenmektedir.
Yazınızda ulusal çizgide yayın yapan Kanal Türk, Başkent TV (BTV), Avrasya (ART) sıralanıyor ama Ulusal Kanal anılmıyor. Değerlendirmenize sunarız."