Emin Çölaşan: Umudumuz Tayyip!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Hürriyet mücahidi Tayyip'i Allah kurtardı. Tam dört ay ‘‘zindanda’’ eziyet çektikten sonra tahliye edildi. O şimdi aramızda ve Türkiye'nin kaderi bundan sonra Tayyip'in ellerinde! Siyaset yasağı beş yıl sonra bitince inşallah yine siyasete atılacak, parti kuracak ve ülke yönetimini ele geçirip Türkiye'yi yönetecek!

Umudumuz Tayyip!

Yani o olmasaydı, devlet adamlığı açısından büyük boşluk yaşacaktık. İçeride olduğu dört ay boyunca eksikliğini her gün, her dakika hissettik, onu özledik.

Herhalde başka özleyenler de olmuş ki, Fazilet'in yayın organı olan 15 bin satışlı gazetede tam sayfa ilanlar çıkmaya başladı ‘‘Aramıza hoşgeldin büyük insan’’ falan diye!

*

Tayyip o gece tahliye edildiğinde, kendisini karşılayan bir grubun elinde afiş varmış. Dünkü Hürriyet'te resmini görmüşsünüzdür. Aynen şöyleydi:

‘‘O Yusuf misali zindandaydı. Şimdi sultan olmaya aday.’’

Çok ilginç sözler bunlar.

Tayyip zindanda imiş! Bu afişleri hazırlayanlar, herhalde ‘‘zindan’’ kavramının ne olduğunu hiç bilmiyorlar. Bilmeleri de beklenmez çünkü bu takım bir tek konuya endekslenmiştir.

Din sömürüsü ve türban.

Bunların başka bir konuda bilgisi, fikri yoktur.

Bizim arkadaş Pınarhisar Cezaevi'nde dört ay yattı. Orada krallar gibi yaşadı. Ekmek elden, su gölden.

Yatacağı cezaevini kendisi seçti. Oraya kendi tercihiyle gitti.

İçeride kendisi için özel bölüm hazırlanmıştı. Televizyon, buzdolabı... Yere halılar serilmişti. İsteyen yemek, tatlı, meşrubat, meyve getiriyordu.

Ziyaretçi serbestti. Cezaevine gelen herkes, Tayyip kabul ettiği takdirde onun yanına girebiliyordu.

Türkiye'nin diğer cezaevlerinde yatan on binlerce mahkûm bu olanaklara doğal olarak sahip değildi ama onun özelliği vardı... Çünkü o, anlı şanlı Tayyip'ti!

Bütün bunlar havasından mı, suyundan mı, yerinden mi, savcısından mı, yoksa Adalet Bakanlığı'ndan mı bilinmez, Pınarhisar Cezaevi'nin diğer bütün cezaevlerine göre sahip olduğu ayrıcalıklardı.

Tayyip orada bol bol dinlendi.

Onun için, kendisini böyle ‘‘zindanda’’ yatmış gibi gösteren afişler ya cehaletten, ya da kasıtlı olarak hazırlanmıştır.

O ‘‘zindanda’’ değil, bir huzurevinde yattı. Gidin bakın bakalım İran'da, Suudi Arabistan'da rejim karşıtlarının yattığı yerlere de, zindan neymiş bir görün. .

Ve karşılayıcıların taşıdığı afişteki ikinci cümle:

‘‘O şimdi sultan olmaya aday.’’

Valla olur mu olur! Tayyip'ten her şey beklenir. Sultan değil, padişah bile olabilir.

Umudumuz Tayyip! Helal sana Tayyip!

Ancak sultanlığı henüz kesinleşmemiş olduğundan, afişte de ‘‘sultan olmaya aday’’ diye geçiyor! Bu işler böyledir. Önce aday olursun, sonra ‘‘asaleten sultan’’ olarak atanırsın. Necmettin Bey'i de sultanların şahı yaparlar!

Hayırlısı olsun, hayırlı sultanlıklar olsun, amin!

*

Evet, bu Pınarhisar Cezaevi'nin galiba hiçbirimizin bilmediği bir özelliği var. Gazetelerden okuduğuma göre, yargılanıp hapis cezası kesinleşen Hasan Celal Güzel de, cezasını burada çekmek için ilgili makamlara başvurmuş.

Yok yok, bu işin içinde mutlaka bir iş var.

Pınarhisar Cezaevi herhalde beş yıldızlı otel hizmeti sunuyor.

Benden size tavsiye, eğer içeri girecekseniz ve sözünüz geçerse, Adalet Bakanlığı'na mutlaka başvuruda bulunup cezanızı Pınarhisar'da geçirmeye çalışın.

Tayyip orayı seçmişse, bizim Hasan orayı istiyorsa, bu arkadaşların mutlaka bir bildiği vardır.

Adamını bulun, kapağı Pınarhisar'a atın.

Hem ‘‘zindanda’’ yatmış olursunuz, hem de rahat edersiniz.

*

Uğur Dündar geçtiğimiz mayıs ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile ilgili büyük bir vurgunu Arena'da belgelemişti. Belediye'nin yan kuruluşu olan İgdaş, bazı naylon faturacılarla işbirliğine girmiş, örneğin Eren Reklam isimli yeni kurulan bir şirkete bu yılın ilk aylarından başlayarak 1.5 trilyon ödemişti. Ödemenin 517 milyar lirası ise 18 Nisan seçimlerinden tam 10 gün önce yapılmıştı. Eren Reklam dört garibanın üzerine kurulu bir gecekondu firma.

Bu paralar nereye gitti? Soruşturma hangi aşamada? İşin ilginç yanı, İstanbul DGM Savcısı, naylon fatura kesenleri Şişli, alanları ise Eyüp savcılığına sevk etti ve dosya daha ilk aşamada ikiye bölündü.

Kim yaptı bu vurgunu? Seçim öncesinde hortumlanan bu paralar nerede, hangi amaçla ve kimler tarafından kullanıldı? Soruşturma niçin savsaklanıyor?

Ben Tayyip'in ve bugünkü başkan Ali Müfit Gürtuna'nın yerinde olsam, kamuoyuna bu konuda açık bilgi veririm... Çünkü bugüne kadar hiçbir açıklama yapmadılar. Uğur Dündar hadiseyi belgeledi ama karşı taraftan, her gün Allah'tan ve türbandan söz edenlerden tık yok!

Hazır şimdi ‘‘zindandan’’ çıkmışken, Tayyip büyüğümüz şu konuya bir baksa! Ona ‘‘sultan adaylığını’’ layık gören din tüccarları da, madalyonun öbür yüzünde olup biteni bir görseler...

Belki önce onlar hesap sorarlar. Eğer vicdanları tümden körelmedi ise!



Yazarın Tüm Yazıları