Turistik geziden inciler

CÜMBÜR cemaat, tam 11 gün sürecek Yeni Zelanda ve Avustralya tatiline çıktılar. Tam bir tatil ve aile boyu! Öyle ki, gelen yoğun eleştiriler nedeniyle Yeni Zelanda gezisini apar topar bir gün kısaltıp Avustralya’ya geçmek zorunda kaldılar.

Büyük olasılıkla Türkiye’ye de bir gün önce dönecekler.

Yeni Zelanda’da o ülkenin başbakanı ile kısa bir görüşme oldu. Sonra gezi faslı başladı. Haka dansını hep birlikte izlediler. Burun buruna sürtüştüler. Kafa kafaya tokuştular. Bizim Başbakan yerden kama alıp yarı çıplak Haka’cıya verdi ve ‘barış’ istediğini göstermiş oldu.

Bunu yapmasaydı, Türkiye ile Yeni Zelanda arasında savaş çıkma olasılığı vardı!

Sonra oralarda yaşayan 50 kadar Türk vatandaşıyla bir araya geldiler. Bir toplantı salonunda Kıbrıslı Rum balıkçı ile Kıbrıs konusunu konuştu!

Gezdiler, dolaştılar, yatta yemek yediler. Koyun çiftliğini gezip hayvanları sevdi. Aile boyu alışveriş yaptılar. Oh, harika valla!

Peki ne elde ettik, ne kazandık? Hiçbir şey!

Yapacak başka bir şey zaten yoktu ki! Oralara devletin ve milletin parasıyla tatil amaçlı gitmişlerdi. Yeni Zelanda turunu bir gün kısaltmak zorunda kaldılar. Peki ama niçin?.. Çünkü turistik tatil eleştirileri hedefi vurmuştu. Şimdi Avustralya tatili devam ediyor.

***

Ses getirmek, kendisinden söz ettirmek için oralardan konuşuyor, yeni inciler döktürüyor. Son olarak ‘Ortak kimliğimiz dindir, Türkiye’deki etnik unsurları birbirine din bağlar’ dedi!

Bunlar masaldır, hikáyedir. Tamamen bilmeden, ya da aklına estiği gibi konuşuyor. Her söylediğinde, kendisiyle çelişkiye düşüyor.

Madem bizi bağlayan ortak kimlik dinimizdir, o halde son PKK teröründe 40 bin insanımızı nasıl yitirdik? Terörist Müslüman’dı, onlarla mücadele eden askerimiz ve polisimiz Müslüman’dı. Örgütün öldürdüğü bebekler, ihtiyarlar, öğretmenler, hepsi aynı dine mensuptu.

Bizimle ‘din kardeşi ülkeler’, Müslümanlardan oluşan KKTC’yi niçin tanımıyor da Rumlarla ilişki kuruyor?

Irak’ta birbirini tepeleyen Kürtler, Şiiler ve Sünniler ‘din kardeşi’ değil mi?

Birinci Dünya Savaşı’nda ‘din kardeşimiz Araplar’ niçin İngiliz ve Fransızlarla işbirliği yapıp ‘halifemiz efendimizi’ ve ‘Müslüman Türk askerini’ arkadan vurdular?

Recep Tayyip Erdoğan sadece konuşur ama bu soruların hiçbirine yanıt veremez.

Üstelik, sürekli olarak ayrımcılık yapıyor. Kürt, Boşnak, Laz, Çerkez, Türk diyor.

Üst kimlik, alt kimlik tartışması açıyor ve insanların kafasını karıştırıyor. Üstelik bir de ‘Türkiyelilik’ gibi saçma sapan, abuk sabuk kavramları piyasaya sürüyor.

Abdullah Öcalan bile ‘O kavramları ben ortaya attım, Başbakan’la örtüşüyoruz’ diyor.

***

Sevgili okuyucularım, hiç dikkat ettiniz mi, bizler bu ülkenin Başbakan’ının ağzından bir kez olsun şöyle bir cümle duymadık:

‘Ben Türk’üm.’

Bunu asla ve ısrarla söylemiyor. Hatta bu anlama gelecek bir söz, cümle de ağzından çıkmıyor. Türklük kavramını her zaman geriye itip Türkiyelilik gibi kendisine özgü yeni kavramları piyasaya sürmeye kalkışıyor.

Bu da fos çıkınca, tutmayınca ‘üst kimliğimiz Müslümanlıktır’ demeye başlıyor. Yahu biz ümmet miyiz, millet miyiz, neyiz?

Dahası var!

Ben onun ağzından bugüne kadar şu iki sözcüğü de duymadım:

‘Türk milleti...’

Eğer söylediyse, bir yerde kullandıysa, lütfen açıklasın.

***

Bir Türk olarak ben Recep Tayyip Erdoğan’dan bir istirhamda bulunmak istiyorum:

‘Lütfen ağzınızdan bir gün olsun ‘ben Türküm’ sözcüğünü duyalım. Ayrıca başka bir gün lütfen, bir toplantıda veya mitingde ‘Türk milleti’ dediğinize tanık olalım.’

Tekrar ediyorum, bu kavramları bir yerde kullandıysa, lütfen bana bildirsin. Ben de sizleri aydınlatmayı görev bilirim.

Bu ülkede bir gün gelecek ve bu ülkenin insanları, bir başbakana böyle bir çağrıda bulunmak zorunda kalacakmış! Masal gibi gelmiyor mu?

Böyle bir şeyi geçmişte aklınıza getirir miydiniz, düşünür müydünüz?

Ama oldu, ne yazık ki oldu. Nerelerden nerelere geldik, nelerle uğraşır olduk.
Yazarın Tüm Yazıları