KAMUDA türban yasağının kaldırılması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kim dava açtı? Biz mi? Hayır, kendileri. Yani Avrupa ve AB’nin peşinde koşanlar, o mahkemeye umut bağlayanlar!
Abdullah Gül’ün eşi bile (elbette kocasının teşviki ile) orada Türkiye’yi dava etmiş ve çok büyük miktarda tazminat istemişti. Gel zaman git zaman, davayı kazanma olasılığı olmadığını gördüler ve geri çekmek zorunda kaldılar.
Benzer bir pilot davayı aynı mahkemede Leyla Şahin isimli türbanlı bayana açtırdılar. Umutları vardı. AİHM davayı kendi lehlerine karara bağlayacak ve Türkiye’de kamusal alandaki türban yasağı ‘özgürlükçü Avrupa’nın’ kararıyla bitirilmiş olacaktı. Ondan sonra hep birlikte kıyameti koparacaklardı.
Fakat kaybettiler!
Şimdi başta Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül olmak üzere birbiri ardına demeçler veriyorlar!
‘AİHM kararı yasakçılıktır... Çelişkilidir... Ne yapacağımızı ileride görürsünüz.’
Aynı sakızı çiğnemeyi sürdürüp ‘türban yasağını kaldıracağız’ demeye getiriyorlar.
* * *
Tam 3 yıldan bu yana iktidarsınız. Meclis’te korkunç bir çoğunluğa sahipsiniz. Bundan önce bu konuda ne yaptınız da, bundan sonrası için ‘ileride görürsünüz’ diyorsunuz!
Bu sözlerden çıkarılacak çok önemli dersler var.
Türbanlılar ve türbanı savunanlar, bu iktidarın kendilerini nasıl uyuttuğunu, nasıl oyaladığını, türbanlıların sırtından nasıl siyasi oyun oynayıp oy avcılığı yaptığını bari şimdi görsünler.
Ey türbanlılar ve türban teşvikçileri! AKP iktidarı bugüne kadar bu konuda hiçbir şey yapmadı. Sadece nutuk atıp sizleri oyaladı. Bundan sonra da yapmayacak.
Onlar sizi sömürüyor, lütfen gerçeği artık görün.
AİHM’ye giden kim? Biz miyiz? Hayır, onlar. Onların yandaşları, hatta eşleri. Mahkeme lehlerine karar verseydi şimdi övgüler düzüyor olacaklardı.
AİHM türban defterini kapattı, şimdi tu kaka oldu! Şans, kader, kısmet!
Kendi ülkesini elálemin mahkemelerinde dava edenlere, örtünme olayını bile Hıristiyan yargıçların kararına bırakanlara ders olsun.
AÇIKLAMA
İki gün önceki yazımda bir konuya değinmiştim. Şeriatçı bir gazetede, TSK’daki tüm general ve amirallere ağır hakaretler içeren bir yazı yayınlanmıştı. Kuvvet ve Ordu Komutanları dahil 312 general ve amiral bu yazı nedeniyle gazeteyi ve (düzmece isimli yazarını) mahkemeye verip tazminat talep etmişti.
Mahkeme bu istemi kabul etmişti. Dosya şimdi Yargıtay’da. Yazımda şöyle demiştim:
‘Bu olayda davacı olmayan, şeriatçı gazeteyi mahkemeye vermeyen sadece bir kişi vardı. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök! Neden böyle yaptı? Bilmiyorum, kendisine sormalı!’
Dün Genelkurmay Başkanlığı tarafından Albay Erdal Dinçer imzalı bir açıklama gönderildi. Aynen veriyorum. Takdir sizindir.
‘23 ağustos 2003 tarihli Vakit gazetesinde çıkan ‘...onbaşı bile olamayacaklar general yapılıyor’ ifadesini ihtiva eden (kapsayan) malum yazısı nedeniyle Asım Yenihaber hakkında Genelkurmay Başkanlığınca 28 ağustos 2003 tarihinde Adalet Bakanlığına suç duyurusunda bulunulmuştur.
Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığınca, Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesinde TCK 159. madde kapsamında 8 mart 2004 tarihli iddianame ile Asım Yenihaber isimli bir şahsın bulunmadığı, müstear (takma-düzmece) isimle yazılarını dışarıdan gönderdiği gerekçesiyle Vakit gazetesi Yazıişleri Müdürü Harun Aksoy hakkında kamu davası açılmıştır.
Bu arada Jandarma Genel Komutanlığının 26 şubat 2004 tarihli yazısından Asım Yenihaber müstear isimli şahsın RTÜK üyesi Mehmet Doğan olduğunun anlaşılması üzerine, alınan bilgiler Genelkurmay Başkanlığınca 8 mart 2004 tarihinde Ceza Mahkemesini bilgilendirmek üzere Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığınca bu kez doğrudan Mehmet Doğan hakkında 22 nisan 2004 tarihli ek iddianame ile kamu davası açılmıştır. Bilginize sunarım.’
Açıklamada beni yalanlayan herhangi bir husus yok. Yazdıklarım tümüyle doğru. Hilmi Özkök, şeriatçı gazete aleyhine kişisel dava açmayan tek general. Ancak tüzel kişilik olarak Genelkurmay Başkanlığı suç duyurusunda bulunmuş ve kamu davası açılmış. İşte böyle!