Paylaş
Kod isim kullanan bazı Emniyet mensuplarının, çok sayıda kişi ve kuruluşun telefonuyla oynadığını Kadir Ercan arkadaşımız dünkü Hürriyet'te ortaya çıkardı. Türkiye'de milyonlarca dolar ödeyerek belli sistemler kuruyorsunuz. Bu elektronik sistemleri kamu görevlilerinin emrine veriyorsunuz.
İşte Emniyet'in emrindeki bilgisayar sistemleri. Bunlar çağın, teknolojinin son harikası olan yenilikler. Devlet çuvalla para bastırıp sistem getiriyor, istihbarat kuruluşlarına veriyor.
Bir tek koşulu var:
Kamu yararına kullanmak.
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde Çorumlu, Zafer, Yavuz, Elif, Güven, Alper gibi kod isimler kullanan bazı istihbaratçılar, belli kişi ve kuruluşların ev, iş ve cep telefonlarına bu sistemle ve gizlice girmişler.
Kadir'in açıkladığı olayda dinleme yok. Varsa da şu aşamada kanıtlamak mümkün değil.
Ama bu bilgisayarlarda bir düğmeye bastığınızda, vatandaş Ahmet'e ait telefonu hangi numaraların aradığını, onun hangi numaraları aradığını ve her iki tarafın da adreslerini anında elinize geçiriyorsunuz.
Sonrası bilinmiyor.
***
Bizdeki dökümlerde bu kapsama alınmış çok sayıda kişi ve kuruluş var. Genelkurmay Bayrak Garnizonu, Milli Savunma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürü Özel Kalem, İstanbul Emniyet Müdürü, Ankara Etimesgut subay lojmanları, Demokrat Türkiye Partisi...
Bazı Yargıtay üyelerinin, işadamlarının, gazetecilerin ve siyasetçilerin ev ve cep numaraları da cabası.
Buna hiç kimsenin itirazı olamaz, çünkü dökümler ve belgeler bizim gazetede. Bunları dün ayağımın tozuyla Mudanya'dan Ankara'ya geldikten hemen sonra gördüğümde, şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım.
Birileri yüzlerce, belki binlerce telefonu arayan numaraları ve onların adreslerini çıkarıyor. Bir düğmeye basınca karşınıza o kişi ve yakınlarının tüm telefon numaraları ve adresleri geliyor.
Sonra onları arayan numaraları ve onların adreslerini buluyorsunuz.
Benim ev telefonuma giren kişinin kod adı Elif!
Acaba erkek mi, kadın mı? Yoksa Elif onun çocuğunun adı mı?
Bu arkadaş ayrıca benim bazı yakınlarımın da telefonlarını araştırmış. Ancak isimleri yanlış bildiği için herhalde başarılı olmamış!
Başarılı olsa ne olacak?
Örneğin ben ‘‘korkulacak’’ bir iş mi yapıyorum ki çekineyim! Bugüne kadar cumhurbaşkanlarından başbakanlara, bakanlara, yobaza, bölücüye ve her türlü üçkáğıtçıya karşı kavga vermiş biriyim. Korkulacak en ufak bir şeyim, geçmişten veya bugünden en ufak bir açığım, alnımda küçücük bir lekem olsa, ben bu kavgaların binde birine girebilir miydim?
Biz bu işlerden korkacak adam mıyız?
***
Bu operasyonu gerçekleştiren birimler Ankara Emniyet Müdürlüğü bünyesinde konuşlanmış. Acaba diğer illerimizde de var mı? Yoksa Ankara bir bilgisayar düğmesine basınca, Türkiye'deki bütün telefonlara birkaç dakikada ulaşmak mümkün oluyor mu?
Benim ev telefonuma iki kez girilmiş. 2 Ağustos ve 5 Ağustos 1998 günlerinde. Elif kardeşimiz bütün bilgileri gece yarısı saat 01.00'de başlayarak art arda almış ve işlem tam 4 dakika 23 saniye sürmüş. Bunu resmi dökümlerden yazıyorum.
Sonra kod adı Mehmet gelmiş, o da 5 Ağustos 1998 günü araştırmasını yapmış.
Son olarak kod adı Kemal işe karışmış. 8 Ocak 1999 günü bir yakınımın numarasını (yanlış isimle) araştırmış!
***
Soyu sülalesi didik didik edilenler arasında eski Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen de var. Oktay Ekşi Abimiz dünkü yazısında şöyle diyor:
‘‘İşin tuhafı, isimlerden bazılarının ortak özelliği var. Örneğin Emin Çölaşan ve Doğan Taşdelen.
Bunlar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in nefret ettiği bilinen isimler.
Gökçek'in de böyle ‘takip etme', ‘takip ettirme' gibi gizli işlere merakı bilindiği için insanın aklına bir ‘acaba?' sorusu geliyor.’’
Oktay Abi çok haklı. Aynı soru bizim de aklımıza geliyor. Hele İ. Melih'in en yakın adamlarından Fazilet Milletvekili Ömer Vehbi Hatipoğlu'nun isminin geçenlerde telefon dinleme çeteleriyle ilişkisini medyadan öğrendikten sonra!..
***
Devlet milyonlarca dolar harcayıp bilgisayar sistemleri getiriyor ve istihbarat ağını güçlendiriyor. Çok güzel bir olay. Peki bu kimler için yapılıyor?
Kaçakçı, uyuşturucu tüccarı, karapara aklayıcı, hain, bölücü, vurguncu, ajan, firari gibi her türlü zanlılar ve suçlular için. Yani bu sistemler onları izlemek için kuruluyor.
Ama sen bu teknolojiyi kötü amaçla kullanırsan, bunu kamu yararı dışına çıkarıp şu veya bu kişi veya kuruluşu şu veya bu kişisel ya da siyasal nedenlerle izlemeye alırsan, iş değişir.
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, bizim Kadir Ercan'ın ortaya çıkardığı bu hadiseye derhal açıklık getirmelidir. Ya da Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral'ı açıklama yapmakla görevlendirmelidir.
Olayın ciddi olduğu anlaşılmaktadır. Telefonu izlemeye alınanlar arasında Ankara'da elektronik dinleme yapan Genelkurmay Bayrak Garnizonu bile var.
Birileri bir şeyler yapmış.
Tantan ya kendi açıklasın, ya da izin versin, bu görevi Saral bugünden tezi yok yerine getirsin.
Paylaş