Paylaş
Bir parti düşünün ki, yıllardan beri sürekli çöküş içindedir. Bir parti düşünün ki, genel başkanı olan hanım kamuoyu önünde her gün yıpranmış, yüzlerce yalanı ve çelişkisi ortaya çıkmış, ismi yolsuzluklara karışmış, seçimde binbir güçlükle milletvekili olmuş, ancak partisi bir kez daha hezimete uğramıştır.
Giderek küçülttüğü bu parti, geçmişin köklü partisi DYP'dir.
Bugün bu partinin kongresi toplanacak. En son kongre Temmuz 1996'da toplanmıştı. Yani aradan tam 3.5 yıl geçmiş!..
Ve bugünkü kongre sadece bir gün sürecek. Peki ama bu birkaç saate neler sığacak? Hangi eleştiriler yapılacak, hangi hesaplar verilecek? Bir günde geçmişin hesabı verilir mi, ilkeler, görüşler, eleştiriler ortaya konulabilir mi?
Bunların hiçbiri yapılamaz. Amaç bellidir. Hadiseyi oldubittiye getirip hanımı yeniden seçtirmek. Binbir delege oyunu ile!
***
Türk milletine Tansu Çiller'i bir kez daha anımsatmakta yarar var. Kimdir o?
Amerika'da servet edinmiş, otellerini, iş merkezlerini, apartman ve villalarını orada satın almış biridir. Bu servet kamuoyu tarafından henüz bilinmezken, söyleşilerinde ‘‘Amerika'da kola içecek paramız yoktu’’ diyen de aynı Çiller Ailesi'dir. O halde nereden gelmiştir değirmenin suyunu oluşturan milyonlarca yeşil dolar? Bilen yoktur!
Uçakta gazetecilere ‘‘Amerika'daki mallarımızı şehit vakıflarına bağışlamaya karar verdik’’ diyen de aynı Bayan Çiller'dir ve bu sözünde durmamıştır. Duramaz çünkü cebinde akrep vardır.
Kuşadası'nda edindikleri görkemli çiftliğin, yanlarında çalışan Suna Pelister'e ait olduğunu açıklayan bunlardır. Sonra gerçekler ortaya çıkınca ‘‘Ne yapalım, oldu bir kere’’ diyenler de yine bunlardır.
Kocası Özer, geçmiş yıllarda İstanbul'da Bizim Vadi isimli bir kooperatif kurmuş, ortakları dolandırdığı, karısına olanaklar sağladığı iddiasıyla hakkında davalar açılmıştır.
‘‘Refah Partisi PKK'dan beterdir’’ diyen, sonra gidip onlarla Refahyol hükümetini kuran, bu kadından başkası değildir.
Dışişleri Bakanı iken ‘‘Clinton bana telefon etti’’ demiş, bu sözleri ABD yönetimi tarafından yalanlanmıştır.
Harvard Üniversitesi'nden kendisine fahri doktora verildiğini iddia etmiş, bu sözlerini de üniversite yalanlamıştır.
Doğum tarihi 1944'tür. Meclis'e verdiği bilgide bu tarihi 1946 olarak göstermiş, kendini iki yaş küçük göstermek uğruna yalan beyanda bulunmuştur.
Refahyol döneminde Dışişleri Bakanı iken bakanlığa birkaç kez uğramış, orada bir toplantıda gördüğü Büyükelçi Ergün Pelit'i Amerikalı zannederek ‘‘Hello, how are you’’ diye elini sıkmıştır!
Kocası olan Özer, geçmişte İstanbul Bankası'nın genel müdürü idi. Banka battı, pisliğini devlet temizledi. Özer o dönemde işadamlarına kredi verir, karşılığında yüzde 15 komisyon alıp cebine atardı. Bunu burada belgeleriyle kanıtlamıştım. O komisyon paralarıyla İstanbul Yeniköy'deki yalıyı satın aldılar.
İşte size birkaç satırla DYP'nin genel başkanı Tansu Çiller ve ailesi.
Daha hangisini yazayım! Meraklısı kitapçıya gitsin, Faruk Bildirici'nin ‘‘Maskeli Leydi’’ ve Turan Yavuz'un ‘‘İkinci Vatan, Tansu Çiller'in ABD Macerası’’ isimli kitaplarını alıp okusun.
***
Şimdi arkasında iki grup var. İlki Jet-Pa. Halktan trilyonlar toplayan Jet Fadıl ve ekibi. Lüplüp edilen paralar! BTV isimli televizyon kanalını da şimdi Fadıl'a sattılar.
İkinci grup ise Adnan Hoca ekibi. Zengin veletleri, mankenler, seks ve şantaj çetesi.
Desteği düşünün siz! Kimlerden destek aldığını bir görün!
Bırakın ‘‘milliyetçi-muhafazakár’’ bir partiyi, böyle bir kadını dünyanın hiçbir yerinde kuşsevenler derneğinin başına bile getirmezler.
Şu kongreye bir bakın! Tam 3.5 yıldan beri kongre yapılmamış ve bunca yılın hesabı, 18 Nisan seçimlerinde uğranan hezimetin hesabı, bugün birkaç saat içinde verilecek!
Delegeler ayarlanmış, insanlar Jet paralarla satın alınmış ve bugün Tansu için oy versinler diye üzerlerinde baskı oluşturulmuş.
Anadolu ve büyük kentlerden gelen DYP delegesi bilinçten bu kadar yoksunsa, bu kadar ucuza gidecekse ve geçmişi belli olan Tansu'ya bugün oy verecekse, vay bizim demokrasimizin haline!
Yazıklar olsun böyle demokrasiye.
Sen kendini ‘‘milliyetçi muhafazakár’’ olarak tanımlayacaksın, sonra gidip servetini Amerika'da istifleyen bu Tansu'ya oy vereceksin.
İnsan kendinden utanmalı.
***
Parti hezimete uğramış, ismi cismi kaybolmuş. Düşünün ki, 18 Nisan seçimlerinde CHP barajı aşsaydı, Tansu milletvekili seçilemeyecek ve şimdi kocasıyla birlikte Amerika'da olacaktı.
Ama yine de hakkını teslim edelim! Çevresindeki bazı kart DYP milletvekillerine el köftesi yaparak genel başkanlığını korumayı başardı.
Bugünkü kongreyi de kazanırsa hiç şaşırmam.
Tansu'nun kazanması, Türkiye'de oynanan demokrasi oyununun küçük bir göstergesi olacaktır.
Kazansın ki, bize de bol bol malzeme çıksın. Erzurum'da düzenlediği mitingde konuşmasına ‘‘Sınır şehrimiz Erzurum’’ diye başlayıp Türkiye haritasını bile bilmediğini kanıtlayan Tansu'nun yeniden genel başkan olması, biz gazeteciler için bulunmaz altın madenidir.
Haydi Tansu ileriiiii!
Yeşeeeee!
Paylaş