Paylaş
MEĞER Fazilet Partisi ve DYP, görevinden alınan Sadettin Tantan hayranı imişler! Dün öğrendik, onu ne kadar da çok severlermiş!
Tansu Hanım dün Meclis'te yaptığı konuşmada Tantan'a övgüler düzüyordu:
‘‘Görevden alınması, ahlakın iflasıdır. Dürüst bir kişiydi. Yolsuzlukların ardındaki siyasi sorumluları da (Mesut Yılmaz'ı) ortaya çıkaracaktı. Kamu vicdanı bir tarafa bırakılıyor ve İçişleri Bakanlığı'na yeni bir atama yapılıyor.’’
Küçük muhalefet partisinin genel başkanı, görevden alınan bakan hakkında demek ki böyle düşünüyormuş!
Fazilet Partisi'nin genel başkan yardımcılarından Mehmet Bekaroğlu da dün bir basın toplantısı düzenliyor ve Tantan'a partisi adına övgüler düzüyordu. Aynen Tansu Hanım gibi! Şöyle diyordu:
‘‘İçişleri Bakanlığı'ndaki bu değişiklik, Türkiye'nin yararına olmayacaktır. Tantan, yolsuzlukla mücadelede simge olmuş bir insandı.’’
* * *
Muhterem muhalefet partileri, madem ki Tantan hakkındaki düşünceleriniz bunlardı, niçin daha önce açıklamadınız?
Niçin ille de bakanlıktan alınmasını ve ANAP'tan istifa etmesini beklediniz?
Madem onu bu kadar takdir ediyordunuz, niçin bir gün olsun ona destek vermediniz de, yaptıklarına hep karşı çıktınız ve eleştirdiniz?
Sevgili okuyucularım, muhalefetin yukarıdaki sözleri, ağızlardan dün çıktı.
Bu ne ciddiyetsizliktir, bu ne samimiyetsizlik ve ilkesizliktir! Bu kafaların Türkiye'de iktidara talip olduğunu düşünebiliyor musunuz!
* * *
Burada Mesut Yılmaz ve Tantan'ı övecek ya da yerecek değilim. Mesut Bey'in siyasetteki başarısızlığı her gün geri tepiyor ve kendisini zorluyor. O yüzden sinirli ve gergin. Partisi çökmüş durumda, barajın altında.
Kendisi Demirel'in süresi biterken, cumhurbaşkanı olmaya niyetlenmişti. Bu hayali gerçekleşmedi.
Şimdi zorda olan bir partinin başında. İşleri itekleyerek bile yürütemiyor.
Bunları Tantan'ı savunmak için yazmıyorum. Kimseyi ‘‘kahraman’’ olarak da görmüyorum. Bakanlığı süresince pek çok düzgün ve olumlu iş yaptığı gibi, bazı konulara hiç giremedi, girdiği bazı konularda da yanlışlar yaptı, başarılı olamadı.
Burası Türkiye! Burası çok ilginç bir ülke! Her gün yeni olaylar yaşıyoruz, beceriksiz ve yıpranmış siyasi kadrolar tarafından sarsılıyoruz.
Fakat itiraf edelim, bazen de bizi güldürüyorlar. O kadar ki, Tantan görevden alınıp partisinden istifa edince, bizim muhalefet partileri ona övgüler düzebiliyor!
İlkesizlik ve omurgasızlık, Türk siyasetinde egemenliğini sürdürüyor.
Arnavut ‘‘Du bakaliii bundan sonra neler olcek’’ demişti!
PROTOKOL VALİSİ YAHYA BEY
Dün duruşmam vardı. Ankara'nın protokol valisi olan Yahya Gür, beni kendisi hakkında yazdığım yazılar nedeniyle, ısrarla ve birkaç dilekçesiyle savcılığa şikáyet etmiş, hakkımda dava açılmıştı. İddianame şöyleydi:
‘‘Şikáyetçi Yahya Gür, Emin Çölaşan'ın kendisine ‘‘Ankara Valisi olan zat nerede?.. Vali yok, protokol valisi’’ gibi deyimler kullanmak suretiyle hakaret ettiğini iddia etmiştir...
Söz konusu yazıların eleştiri sınırları içinde kalıp kalmadığının takdiri mahkemenize ait olmak üzere, suç görülmesi halinde sanığın (hapisle) cezalandırılması...’’
2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşması dündü. Özellikle avukatsız gittim.
Ne protokol valisi Yahya Bey, ne de avukatı, zahmete girip teşrif etmişlerdi!
Vali hazretleri bir gazeteciyi pek çok dilekçesiyle ve hemen her yazısı için savcılığa şikáyet ediyor, gazeteci hakkında dava açılıyor, ama beyefendi duruşmada temsil edilmiyordu.
Demek ki kendi imzasıyla verdiği şikáyet dilekçelerini kendisi bile ciddiye almıyordu.
Kendi savunmamı kendim yaptım.
Savcı beraatimi istedi, yargıç beraat kararı verdi.
* * *
Ankara çöplüğe dönmüştü, vali bey ortada yoktu.
Ankara'da Melih'in marifeti olan, Türklüğü ve Müslümanlığı aşağılayan o iğrenç amblem kendi valiliği tarafından resmen yasaklanmıştı ama protokol valisinin gücü, bu pisliği başkentten temizlemeye yetmiyordu.
Dün öğrenciler bu vali önderliğinde seferber olup Ankara'da çöp topluyor, çöpler Güven Anıtı önüne yine vali önderliğinde boşaltılıyordu. Ankara Valisi, çöp toplama merkezi olarak bula bula Kızılay'ın ortasında Güven Anıtı'nı bulmuştu!
Orada Cumhuriyet'i simgeleyen koskoca metal anıt oksitlenmiş, bakımsızlık nedeniyle rengi yeşile dönmüştü. Bu rezalet ne valiliği, ne de Melih belediyesini ilgilendiriyordu!
‘‘Vali yok. Protokol valisi. Ankara Valisi olan zat nerede?..’’
Vali işte orada! Hakkında yazı yazanları savcılığa şikáyet edip dava açtırmakla meşgul. Hepsi o kadar!
Paylaş