Seçim oyunu... Milyonlar saf dışı bırakılırken

SÖZÜ hiç dolandırmadan hemen konuya gireyim. Böyle şey olur mu? Türkiye’de temmuzda seçim yapılır mı? Yangından mal mı kaçırıyoruz, ne yapıyoruz?

Bu ülkede bugüne kadar nice seçimler yapıldı. Allah rızası için söyleyin, hangisi böyle yaz aylarının tam göbeğine denk getirildi?

Bu sorunun yanıtını hemen vereyim. Geçmişte yaz aylarında yapılmış bir tek seçim örneği var:

21 Temmuz 1946’da yapılan genel seçim. Bundan tam 61 yıl önce!

İkinci bir örnek yok!.. Çünkü yaz mevsiminin göbeğinde Türkiye’de seçim olmaz.


Özellikle temmuz ve ağustos ayları, milyonlarca insanın evlerinde, yani seçim bölgelerinde olmadığı zamandır.

Çoğunluk tatildedir.

Özellikle sıcak yörelerde insanlar yaylalara göçer.

Mevsimlik tarım işçileri işbaşındadır. Memleketin bir ucundan öbürüne ekmek parası uğruna çapaya, ürün toplamaya gitmişlerdir.

Şimdi bu tarihte seçim yapılması kararından sonra milyonlarca insanımıza sürekli çağrıda mı bulunacağız!

"Ey vatandaş, tatilini bırak ve sandığa koş... Çapaya, ürün toplamaya gitme, yerinde kal" mı diyeceğiz!

Şu manzaraya bakın! Yüzbinlerce insan, yılın yorgunluğunu gidermek için tatilde. Yüzbinlerce fakir fukara, mevsimlik işçi olarak yerinden yurdundan yüzlerce kilometre uzaklıktaki tarım alanlarında, ekmek parası peşinde.

Yüzbinlerce insan yaylalarda.

Toplamı milyonlara ulaşıyor.

Yukarıda tanımladığım milyonlarca insan arasında bilinçli olanlar sandığa elbette gidecek. Ama pek çoğu da gitmeyecek veya gidemeyecek.

İktidar takımı, başta başbakanları olmak üzere, 10 gün öncesine kadar haykırıyordu:

"Erken seçim yok. Seçim 4 Kasım’da."

Şimdi ne oldu da 180 derece döndüler? Cumhurbaşkanı bile seçemeyince hüsrana uğradılar, seçim kararı aldılar. İşin matrak tarafı, ağızları "erken seçim" demeye varmıyor da, "erkene alınmış seçim" diyorlar!

* * *

Kurulan tuzak apaçık ortada. Yangından mal kaçırır gibi yaz mevsiminin göbeğinde seçime gidiyorlar ki, özellikle büyük çoğunluğu kendilerine oy vermeyecek olan tatilcileri-emekçileri saf dışı bıraksınlar.

Cingözce bir plan kuruldu ve uygulaması başladı.

İki ay daha beklersin, seçimi adam gibi, efendi gibi, sonbaharda yaptırırsın. Eylül ayının ikinci yarısında evli evine, köylü köyüne dönmüş olur. Yani herkes seçim bölgesinde olur.

Ama sistemin çöktüğünü, geçen her günün kendi aleyhlerine çalıştığını gördüler.

İşin yasal boyutunu şu anda bilemiyorum. Ancak AKP dışındaki irili ufaklı bütün partiler bu rezaletin giderilmesi ve seçimin sonbaharda yapılması için ne yapmak gerekiyorsa yapmakla yükümlüdür.

Yüksek Seçim Kurulu, bu durumu dikkate almak zorundadır.

Amaç belli. Açık söylüyorum, amaç seçimde milyonlarca insanımızın mevsim nedeniyle oy vermesini önlemek.

Temmuz ve ağustos aylarında yapılacak bir seçim, milletin gerçek iradesini sandığa yansıtmayacaktır.

Bize düşen görev ise bu yanlış ve tehlikeli uygulamaya sonuna kadar karşı çıkmaktır... Ve çıkacağız.

MİTİNGLER... ŞÖLENLER...

SEVGİLİ okuyucularım, önümüzdeki 5 Mayıs Cumartesi günü Manisa ve Çanakkale’de Cumhuriyet mitingleri yapılacak. Manisa, Meclis’e seçip gönderdiği, her şeye maydanoz olan, yaptığı gaflar bini aşan "şeyini şey ettiğimin şeyi" Bülent Arınç’a yanıtını o gün verecek.

Cumartesi günü Çanakkale ve Manisa’da düzenlenen Cumhuriyet mitingleri ve şölenler, 14 Nisan Tandoğan ve 29 Nisan Çağlayan’ın devamı olacak. Yangından mal kaçıran, Cumhuriyet’in temel ilkelerini paspas gibi çiğneyen AKP’ye en güzel yanıt oralarda verilecek.

Ama işin en büyüğü, 13 Mayıs Pazar günü İzmir’de sergilenecek.

Bu kez onların deyişiyle "gávur İzmir" iktidara hak ettiği dersi yine Türk bayrakları, Atatürk resimleri, pankart ve afişlerle verecek.

5 Mayıs Cumartesi günü Manisa ve Çanakkale, 13 Mayıs Pazar günü İzmir inleyecek. İzmir’e hiç utanmadan "gávur" diyenlerin kulakları çınlayacak!

Cumhuriyet rejimine, Atatürk ilkelerine ve devrimlere yine milyonlar sahip çıkacak.
Yazarın Tüm Yazıları